Ceren KENAR
Malum, New York Times gazetesinin editör kurulu bir yazı kaleme alarak, AK Parti'nin son seçim kampanyasının Türkiye tarihindeki en korkunç (vicious) seçim olduğunu iddia etti ve NATO'yu göreve çağırdı. Tarihte, 1960 darbesinden sonra gerçekleşen 1961 anayasasının oylandığı referandumu, “Türk halkı devrimi kutluyor” diye haberleştiren, Kenan Evren'i Batı dostu olarak öven gazetenin korkunç seçim kampanyası tanımı nedir ayrı bir tartışma konusu olsun.
Gazetenin NATO göreve derken tam olarak ne beklediği de ayrı bir soru işareti elbette. AK Parti'nin seçim kazanmasını mı engellemeli NATO ülkeleri? Nasıl olacak bu? Hükümeti devirme iştiraklerine mi el vermeli NATO ülkeleri? Daha önce yaptıkları gibi askerî darbeye destek mi vermeli veya bizzat düzenlemeli mi? İktidar partisi sandıktan her seferinde muzaffer çıktığına göre, sandık dışı yollar mı teşvik edilmeli, AK Parti iktidarını engellemek için? Veya Türkiye NATO'dan atılmalı mı? Gazetenin Türkiye'deki muhalefet partilerinin dilinden bile keskin olan manifestosunda bu sorunların cevapları da muğlak bırakılmış.
Lakin gazete için NATO kaynaklarından kötü haberler var. Zira NATO-Türkiye ilişkileri parlak bir dönemden geçiyor.
İki hafta önce Antalya'da NATO dışişleri bakanları toplantısı gerçekleşti. Stratejik Askerî Müttefikleri Konferansının hazırlık toplantısının bir ayağı da İstanbul'da gerçekleşti. Girişimin başında Bahçeşehir Üniversitesinde başarılı çalışmaları ile bilinen Uluslararası İlişkiler Profesörü Gülnur Aybet var. Bölgesel yükselen güvenlik tehditleri başlıklı çalıştay yoğun istişarelere sahne olmuş. Alt gündem maddelerini, savunma kapasitesi geliştirme, yabancı savaşçılar, Orta Doğu'daki krizin Afrika'ya olası taşma etkisi, mezhepçilik ve sınır güvenliği şeklinde özetlemek mümkün. Yani NATO'nun Türkiye'de muhalefet partisi olmaktan daha yoğun ve acil gündemleri var.
Gülnur Aybet'e Türkiye-NATO ilişkilerini soruyorum: "Türkiye NATO'nun en eski müttefiklerinden biri, 1952 yılından beri üyeyiz. Ben yıllardır NATO'nun hem sivil hem de askerî kanadı ile çalışıyorum. En son Galler zirvesinde bir öncü güç kurulma kararı alındı. Bu Rusya'nın agresif politikalarına karşı, Ukrayna krizinin Doğu Avrupa'daki NATO üyelerinde oluşturduğu endişeyi gidermeyi amaçlayan ve caydırıcılık unsurunu arttırmayı hedefleyen bir girişim. Ukrayna krizinin daha fazla yayılmasını engellemek için bir güç gösterisi üzerinden caydırıcılık oluşturmayı amaçlayan bir askerî unsur. Antalya'daki toplantının sonucunda açıklandı ki, bu öncü gücün kumandayı çeken, lider ülkesi Türkiye olacak. Yine Antalya toplantısında İngiltere'nin yeni bir fon oluşturacağı açıklandı ve Türkiye buna da destek veriyor. AB-NATO arasında karma savaş konusunda artan bir iş birliği var. Bu direkt olarak Türkiye'yi ilgilendiriyor, çünkü Türkiye hem NATO üyesi, hem de AB aday üyesi. Bu Türkiye-AB ilişkilerinde de üyelik kadar, stratejik iş birliğin gündeme gelecek olması anlamına geliyor...”
Peki dış basında "Türkiye ile NATO arasında yollar ayrılıyor" temalı analizler konusunda ne diyor?
“Bunlar şu şekilde abartılıyor: Evet, dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, güvenlik anlayışları değişiyor. Bütün bunlar olurken, eski alışkanlıklar ve uygulamalar, ilişkiler, şablonlar, her zaman aynı şekilde devam etmiyor. Türkiye son zamanlarda NATO içinde bazı şeylere tavır koyan bir ülke oldu bu da bir gerçek. Ama bu kendi ulusal çıkarları ve değişen bölgesinde bir NATO müttefiki olarak bunu çok büyük bir duyarlılıkla ve haklı olarak yaptı. Bazı müttefikler, hepsi demiyorum, bunu 'Türkiye neden şimdi buna tavır koyuyor' gibi soru işareti ile karşıladıysa da, benim tezim NATO bölgesinde daha baskın ve etkili politikalar izleyen bir Türkiye'ye alışıyor ve alışacak. Bu karşılıklı adaptasyon dediğimiz bir şey. Karşılıklı alışıyoruz. Antalya'daki zirve bu alışma sürecinin orta bir noktaya geldiğini gösterdi, geriye dönüşün olmadığını ve bu yeni anlayışın temellerini biz Antalya'da gördük. Ne kadar çok güvenlik alanında iş birliği yapılması gerektiğini de gördük. Türkiye'nin Batı ile temel anlaşmadığı mesele, Suriye konusu oldu. Türkiye, Suriye meselesinde kapsamlı ve uzun vadeli bir politika geliştirilmesinden yana oldu ancak Batı hep burada kısa vadeli öncelikleri nedeniyle direndi. Fakat bu konuları artık aştık. Artık bir karşılıklı anlayış ve iş birliği hakim. Benzer şekilde Türkiye'nin Rusya politikası da en başta anlaşılmadı. Ancak zamanla Türkiye'nin ilişkilerini kompartmantalize etme politikası daha iyi şekilde anlaşıldı. Bence Türkiye NATO ilişkileri eskisine nazaran daha sağlıklı, daha farklı, fakat geleneksel yapılar üzerine oturmuş şekilde devam edecek...”
Bu toplantılar için İstanbul'da bulunan stratejik planlamadan sorumlu karargâh temsilcisi, üst düzey bir NATO yetkilisi Aybet'in yorumlarını doğrulayacak bir şekilde cevap verdi sorularıma:
“Türkiye güney cephesinin en önemli ülkesi, NATO'nun en öncü ve hayati üyelerinden bir tanesi. Örneğin NATO'nun daha bir on yıl Afganistan'da kalması bekleniyor, bu tür gelişmeler güney cephesinin ve Türkiye'nin rolünü arttıran unsurlar..."
Türkiye'nin millî savunma endüstrisini geliştirme girişimleri ve bu konuda dışarıya olan bağımlılığını azaltma çabaları biliniyor. Bu konuda NATO'nun rahatsızlık duyduğu yönünde yorumlar çıkmıştı uluslararası medyada. NATO, Türkiye'nin bu girişimlerine karşı mı? Görüştüğüm yetkili bunu kesin bir dille yalanlıyor: “Tam tersine, son 20 yıldır, NATO üye ülkelerin GSMH'nın %2'sini askerî harcamalara ayırmasını ve bu bütçenin %20'sinin AR-GE faaliyetleri olmasını istiyor...”
"NATO, Türkiye'nin millî savunma endüstrisine yatırım yapmasından memnun mu?" diye soruyorum? NATO yetkilisi “Kesinlikle!” cevabını veriyor.
Yani NATO'nun güney cephesi ile ilişkilerinde daha iyiye doğru bir gidiş var demek doğru olur. NATO göreve diyenler için kötü haber...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Mülteciler üzerinden bir provokasyon girişimi
7.02.2017 - Bir tuhaf Körfez politikası
5.02.2017 - PYD'ye giden silahların akıbeti ne olacak?
4.02.2017 - Türkiye Katar'ı niye destekliyor?
27.06.2017 - Lübnan dağlarından bölgeye bakmak (2)
26.06.2017 - Lübnan dağlarından bölgeye bakmak
21.06.2017 - Körfez'de ipler nasıl koptu?
7.02.2017 - Riyad zirvesi sonrası Körfez'de gerilim
5.02.2017 - Kırmızı fularlı militarizm güzellemesi
2.02.2017 - Brzezinski ve mirası
30.05.2017
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Ad Soyad Giriniz...
Gok Turklerden Gulay Gokturk, daha once de yazmisti, PKKlilar once suclu olduklarini kabul edecekler, sonra affedilebilirler. Simdi biraz cita dusmus anlasilan. Devlet gorusunce Gok Turk de yumusamis hafiften. Artik illa ayaklarimiza kapanip af dilemeleri gerekmiyor anlasilan. Uzakdan kumandali yazarlar familyasi bu ulkeye cok zarar veriyor. Bu toplum bagimsiz dusunme yetisinden yoksun bu gibilere mahkum degil, olmamali!