Bundan sonra MHP'yi siyaset alanında değerlendirmeyi doğru bulmuyorum.

2009'tan iki sıfırı atalım, 9'la 2'yi toplayalım falan filan durum 40 ediyor ama MHP'nin son zamanlarda yapmış olduğu hareketler Türkiye siyasal hayatında 46 senedir varolan bir partiye uymuyor.

MHP'yi değerlendirmek için ya Beyaz Show'a çıkmak lazım ya da Güldür Güldür Show'a falan.

Ama MHP'yi kesinlikle televizyonlardaki siyaset programlarında veya gazetelerin siyaset sayfalarında bu saatten sonra değerlendirmek bence kelimenin tam anlamıyla zulüm.

Şakayı bir tarafa bırakalım ciddi manada MHP 7 Haziran'dan sonra çok tuhaf işler yapıyor.

Devlet Bahçeli 7 Haziran gecesi erken seçimi ağzına ilk alan liderdi.

Daha sonra 22 Temmuz günü Bahçeli şehitlerin gelmeye başladığı zamanlarda Kırıkkale'de erken seçim startını veren yine ilk lider oldu.

Üzerinden çok geçmedi, AK Parti ile CHP'nin koalisyon görüşmeleri olumsuz sonuçlanınca erken seçimi bir “zehir” olarak gören parti MHP oldu, dolayısıyla lider de Bahçeli.

Bu kısa vakitte 180 derecelik değişim ve tuhaf hareketler silsilesi dün de devam etti.

AK Parti'nin bakanlık teklifi götürdüğü MHP'li Kenan Tanrıkulu hem bakanlık teklifini reddetti, hem de MHP genel başkan yardımcılığından istifa etti.

Oktay Vural'ın dediğine göre bu durumu kaldıramadı Tanrıkulu.

Allahtan AK Parti Devlet Bahçeli'ye bakanlık teklif etmedi de MHP erken seçime aylar kala lidersiz kalmamış oldu.

Kenan Tanrıkulu'nun istifa etmesinin sebebi bunu kaldıramamasının altında herhalde AK Parti tarafından tercih edilebilir olmakta yatıyor.

Yani kısaca diyor ki Tanrıkulu: “AK Parti beni beğendi, teklif etti. Demek ki ben MHP'ye uygun politikalar yapamamışım, AK Parti'ye uygun politikalar yapmışım, onun için AK Parti beni beğenmiş teklif etmiş. Bende MHP'li olamadığım için istifa ediyorum.”

Herhalde böyle demek istemiştir Tanrıkulu, en azından benim tahminim bu yönde.

Çünkü dünya üzerinde bir seçim hükümeti kurulurken kanuni olarak hükümetin içinde yer alması gereken bir partinin üyelerine giden bakanlık teklifi sonucu istifa eden başka bir parti yöneticisi yoktur sanırım.

Teklif demişken bize göre bakanlık teklifi, Oktay Vural'a göre ise “ahlaksız teklif” oluyor bu.

Ne zamandan beri ülkede bakan olmak “ahlaksız” bir konum oldu bilemeyeceğim ama Oktay Vural'a sormak gerekir; partiniz iktidara gelemez de velev ki geldi diyelim bakanları belirlerken çok “ahlaksız” bir iş mi yapmış olacaksınız?

Madem bakan olmak ahlaksızlık göstergesiyse partinizden zamanında koalisyon hükümetlerinde yer alan bakanlar çok “ahlaksız” bir şey mi yapmış oldular?

Ülke belki de Norveç, İsviçre olamadı ama MHP sağolsun sayelerinde bir reality show haline döndü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan için bozuk plak gibi “anayasal sınır” kavramını tekrarlayanlar nedense seçim hükümetinde kanuni olarak yer alması en doğal hakkı olan MHP'ye anayasa kanunlarını Demokles'in Kılıcı gibi hiç sallamıyorlar.

Erdoğan'a gelince hukuk, AK Parti kanuni haklarını kullanınca nedense bir anda hukuk onlar için guguk oluveriyor.

MHP'nin 7 Haziran'dan sonra göstermiş olduğu siyasal sorumsuzluk ancak reality show'lara konu olabilecekken bireysel olarak siyasal sorumluluğu üzerine alan Tuğrul Türkeş'in takdire şayanlığını da söylemek gerekir.

Türkeş'in partisi siyasal sorumluluk alanında sıfırları oynarken, kendisinin Türkiye'nin bu zor zamanında almış olduğu siyasal sorumluluğu tarih çok iyi bir şekilde yazacaktır.

Belki partisinden ihraç edilecek ya da istifa etmek zorunda kalacak ama aklıselim MHP'lilerin Türkeş'in arkasında duracağına ve milyonların da Türkeş'i en kalbi duygularıyla destekleyeceğine inanıyorum.

En merak ettiğim ise erken seçime aylar kala Devlet Bahçeli hangi yüzle halkın karşısına çıkacak ve hangi argümanına sarılıp sözüm ona yine başarısızlığına kılıf bulmaya çalışacak?

Elinde tek argümanı olan “AK Parti ile HDP seçim hükümetinde elele” sloganı da suya düştüğüne göre bence Bahçeli Orhan Gencebay'dan “Batsın Bu Dünya” parçasını şimdiden dinlemeye başlayabilir.

Hatta miting meydanlarına çıkacağına ülkede epeyce fazla olan reality show ya da talk show'lara çıkarsa daha çok oy toplayacağına garanti verebilirim.

Garantim tutmazsa da artık kusura bakmasın istifa edebileceğim ne bir genel başkan yardımcılığı görevim var ne de kendisinin beni “Çarşı Her şeye Karşı” sloganına uymadığım için ihraç edebileceği bir yerim.

Olsun, en kötü püskevit ısmarlar aramızdaki buzları eritiriz herhalde.