Ekrem DUMANLI
Ya “dava adamı” olursun; yahut heva adamı. İkisi birden olunmaz! Onca yalanı, yanlışı, iftirayı, ihtikarı “dava” tezleri ile örtbas edemezsin. Aklın sıra günü kurtarsan bile “Dava”ya yazık olur! Zulmünden dolayı inandırıcılığını kaybedersin. Ve ne yazık ki temsil iddiasında bulunduğun davanın saffetine, ismetine zarar verirsin.
Bir “dava”nın özü şefkate, merhamete, adalete, muhabbete dayanırken; kimin haddine düşmüş ki o kavramları hiddete, şiddete, zulme dönüştürülebilsin. “Dava”nın ana mesajı herkesi kucaklamaya, gönüller kazanmaya, toplumsal barışa çağırıyorsa ve siz tam ters istikamete giderek insanları kamplaşmaya, ötekileştirmeye, nefretleşmeye itiyorsanız hangi cüretle “dava”dan bahsedebilirsiniz.
Vaziyet vahim! Yüzyıllık “dava çilesi”yle elde edilen kazanımlar, gamsız ve arsız bir ekibin hovardaca yaptığı işler yüzünden çarçur ediliyor. Şımarıkça tavırlar sade insanları muhafazakar kesimlerden uzaklaştırmakla kalmıyor; dinden soğutuyor, imandan kaçırıyor… Oysa en mukaddes davanın en muhteşem timsali ne buyuruyor: “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız; sevdiriniz nefret ettirmeyiniz.”
“Dava adamı” yatlar, katlar, villalar, saraylar, tahtlar, arabalar vs. peşinde koşmaz. O, turnikeye nasıl girdiyse; çatlayıp son nefesini verdiği anda da öyle kalmakla mükelleftir. Mesela “Dava” deyip yola çıktığında basit bir gecekonduda yaşıyorsa, o ferdin son nefesini saray revakları altında vermesi düşünülemez. Zar zor geçinip sağdan soldan bulunan burslarla mektep okuyan insanlar, iktidar yüzünü gördüğünde gemiler, filolar, devasa şirketlere sahip oluyorsa artık “dava şuuru”ndan bahsedilemez.
Malvarlığı beyanına ihtiyaç var “İslami kesimler”de. On yıl önceki mali durumları ile bugünkü ihtişamları arasında derin uçuruma sahip olanlar, bu mal varlığına hangi yollarla ulaştığını izah etmeli. Etmeli ki “dava”ya leke sürülmesin. Dün, ödeyeceği kirayı bulamadığı için kıvrım kıvrım kıvrananlar, bugün yazlığı ayrı, kışlığı ayrı lüks mekanlarda yaşıyorsa ortada feci bir durum var demektir. Baş döndüren servete nasıl ulaştıkları bilinmeyen kişilerin yoksul halk umurunda mı?
Kendine menfaat ve avantajlar sağlarken araya bir kısım hayır-hasenat işlerini sıkıştırmak, dava iddiasını canlı tutmaya yetmez. Boşuna aldatmayın kendinizi. Devlet imkanları kullanılarak “dava aşkı” yaşatılamaz. Dava gönüllerde yükselir, fedakarlık üzerine bina edilir; devlet baskısı üzerine değil. Gönüllülük ve beklentisizlik meselenin ruhudur; o olmayınca yapılan her iş “çakma cemaat” komedisine dönüşür. Zoraki yaptırılan cami bile olsa ondan hayır gelmez. İnsanlar devlet baskısı altında kalarak Kur’an kursu bile açsa o işte bereket olmaz. Ve yazık edilir o güzelim “dava”ya...
Dava adamını kurşun öldürmez; ama dünya nimetlerinin altında ezilmek onu delik deşik eder. Ve maalesef bugün bir çürümüşlük, bir kokuşmuşluk hali söz konusudur. Dün “dava uğruna” alkışlanan insanlar, bugün küplerini doldurmanın derdine düşmüş; yapılan itirazlara pişkince “Ne var bunda; hazır nehir akarken maşrapanı doldurmayıp da ne yapacaksın” deme arsızlığına kapılmışlardır.
Yıllar boyu Üstat Necip Fazıl’dan “Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük” mısralarını okur, “Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya” derdik. Bununla dıştan gelen tehacüm kastedilirdi. “Dava ruhu” için şu mısraları ezberledi eskiler: “İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal/Hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal/Yalnız acı bir lokma zehirle pişmiş aştan/Ve ayrılık; anadan, vatandan, arkadaştan.” Ey koca şair! Kemiklerin sızlıyor olmalı kabrinde. Şu üç günlük dünya “dava adamları”nı esir aldı; “zehirle pişmiş aş” yerine saltanat şaşaasının zebûnu oldu niceleri.
Ey dava adamı olduğunu iddia edenler!
Ey yalan yanlış icraatlarına davayı kalkan yapanlar!
Hakikaten “dava” diye bir derdiniz varsa kini, nefreti, kibri, zulmü bırakın artık! Mekke fethi sırasında ürküp kenara çekilmiş bir adama Resulullah ne demişti: “Korkma ben kral değilim. Kureyşli, kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum!” İşte tevazu, işte mahviyet, işte muhabbet! Onun tahtı yoktu; hasırda yatıyordu. “Devlet-i İslami’nin izzeti için” bile olsa saraylar kurdurmuyor, lüks içinde yaşamıyor, israfa boyun eğmiyordu… Ondan daha büyük bir dava adamı mı var!
Hani ‘insanî yardım’ taşınmıştı!
İlk günden beri şu “MİT TIR’ları” konusunda bir tuhaflık var. Oysa mesele gayet basit: Malum TIR’lar ile ilgili ihbar geliyor ve savcılık harekete geçiyor. İddialara göre TIR’a eskortluk yapan araçlardan MİT mensubu insanlar çıkıyor ve TIR’ların aranmamasını istiyor. Arama yapmak isteyen devlet görevlileri bu talebin tutanak altına alınmasını, sorumluluğun yazılı olarak üstlenilmesini istiyor.
Olay duyulur duyulmaz kıyamet koptu; zira TIR’larda silah olduğu ve bunların bazı “radikal örgütler” vasıtasıyla Suriye’ye götürüldüğü iddia ediliyordu. Hükümet kanadı ilk başta bunların “insanî yardım” olduğunu, “Türkmenlere götürüldüğü”nü savundu. Açıktan açığa böyle beyanat veren yetkililer oldu. Ne var ki zamanla insani yardım tezleri çürüdü ve arama talebine karşı takınılan tavır iyice sertleşti, konu “vatan hainliği” suçlamasına kadar götürüldü. Ve nihayet savcıların ve bir Kurmay Albay’ın tutuklanmasına kadar vardırıldı gerginlik.
Kamuoyu MİT TIR’ları ile ilgili ayrıntıyı bilmiyor. Aslında hiçbirimiz bu konuda somut bilgilere ulaşamıyoruz. Konu ne zaman açılsa, hırçın bir dille ihanet suçlamaları artık art arda sıralanıyor. Tutuklanan savcılardan biri: “Beni ve meslektaşlarımı hedef alanların yaptıklarını milletimiz bilseydi onları tükürüğe boğardı.” demiş. Savcıların ifade verirken çok büyük bir iddiada bulunduğu da medyaya yansıdı: “TIR’lara eskortluk eden MİT’çilerin kullandığı araç El Kaide üyesine ait.”
Kafalar karışık; çünkü konunun etraflıca araştırılmasına, somut veriler üzerinden yayın yapılmasına müsaade edilmiyor; davalar açılıyor, ihanet suçlamaları art arda sıralanıyor. Hal böyle olunca da insanlar merak ediyor: Madem TIR’larda insanî yardım vardı; bunları niçin MİT taşıyordu ve neden ihbar hakkında işlem yapan insanlar hukukun sınırları zorlanarak tutuklandı. Panik havası ve hırçınlık, kuşkuları artırıyor maalesef ve durduk yerde “Siz nelere karıştınız ki bu kadar endişe duyuyorsunuz?” şeklinde özetleyebileceğim kocaman bir soru işareti yerleşiyor zihinlere. “İnsanî yardım” tezi doğruysa etraf niye bu kadar toz duman…
Sakın minderden kaçma
Vatandaş kızgın, dargın, yorgun. Devleti yönetenler aslî işlerini bırakmış bir paranoya üzerinden toplum mühendisliği yapıyor. Birkaç seçimdir bu taktik üzerinden oy devşirildi. Güvenlik sendromu oluşturuldu, “paralel” cinneti üzerinden “hain” yaftası kullanıldı, “iç tehdit” söylemi ile kitleler avlandı… Oysa bugün durum çok farklı. Vatandaşın derdi başından aşkın. İşte Türkiye gerçeğini bütün çıplaklığı ile resmeden birkaç taze hadise.
Tayyip Erdoğan’ın damadı milletvekili olabilmek için partili seçmenleri ile yüz yüze gelmiş. Bir partili söz alıp “AKP’yi hırsızlıklar yüzünden savunamıyoruz.” diyor ve acı bir gerçeği haykırıyor Damat Bey’in yüzüne.
Enerji Bakanı Taner Yıldız Yozgat’a gitmiş, vatandaşın dertlerini dinliyor. AK Partili bir kişi “Kılıçdaroğlu mazotu 1,50 TL’ye veriyor, siz neden vermiyorsunuz?” deyiveriyor. Adam haklı. Mazot, fâhiş fiyat yüzünden vatandaşın canını yakıyor…
Yer yine Yozgat. AK Parti milletvekili adayı esnaf ziyaretinde bulunuyor. O dakikaya kadar her şey tıkırında. Fakat, üç dönemdir AK Parti’ye oy verdiğini söyleyen esnaf mertçe bir cümle kuruyor ve itirazlara aldırmaksızın ısrar ediyor: “Yüksekokul sözü vermiştiniz buraya hiçbir icraat olmadı.”
Bu seçim, 10 yıldır yapılanlardan hiçbirine benzemiyor. Daha önce sokağın nabzını tutar, halka umut dağıtırdı AK Parti. Şimdi halkın arasına karışmakta zorluk çekiyorlar. İşsizlik tavan yaptı, dolardaki yükseliş mutfakları vurdu, milli eğitim tel tel dökülüyor…
Madalyonun bir de öbür yüzü var: İktidar yanlısı kişilerde mal mülk edinme arzusu sınır tanımıyor. Saray’daki aşırı lüksten bürokrasideki israfa kadar her şey debdebeyi, şaşaayı gösteriyor. Halk sorunlarının bir an önce çözülmesini beklerken, iktidar “paralel” palavrası üzerinden aslî problemleri perdeliyor, öteliyor. Siyasetin minderi, halkın temel sorunlarını çözmeyi gerektirir. Her kim kendi sorumluluk alanının dışına çıkıyor ve yalancı pehlivanlık yapıyorsa bilin ki toplum mühendisliğine soyunuyor. Her vatandaşın bu yalın gerçeği iyi bilmesi ve “Minderden kaçma; benim sorunlarımı çözeceğine yel değirmenleri üzerine kâbus senaryoları yazma” deyip Donkişotları ve Sanço Pançoları uyarması gerekiyor. İşte o zaman siyaset de normalleşir Türkiye de...
PANORAMA
Tam 16 gün geçtive hâlâ Başbakan sıfatını taşıyan kişi “kayıtlar elimizde” lafını ispat edemedi. Oysa konuşurken kendinden ne kadar da emindi Davutoğlu. Hidayet Karaca ve polislerin tahliye kararının Pensilvanya’dan gelen talimatla yapıldığını söylüyor ve ellerinde kayıt olduğunu ifade ediyordu. E hani o kayıt? 16 gündür insan bir şey çıkarıp ortaya koyamaz mı? “Zihnim berrak” dediğiniz konuda bile eski cumhurbaşkanı tarafından açıkça yalanlanıyorsan bin kez düşünüp bir kez konuşman gerekmiyor mu?
Her dönemdeküçük biri olur. Küçüktür ama mide bulandırır onlar. Son küçük en çapsızı ve iğrenci çıktı. Şantaj yapıyor, tehdit ediyor, tahrik ediyor. Kanun tanımayan, nizam tanımayan bu zerzevatı dikkate almak gerekir mi? Sanmam. Ama bilmekte fayda var: Sonradan görmüş ve devşirilmiş bazı küçük adamlar bir gün mutlaka adalete hesap verecek. İnanmayan kısa tarihimize bir göz atsın…
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı kendini gazete sanan bir evrakı perişana beyanat vermiş ve bazı dershanelere ruhsat verilmeyeceğini söylemiş. Umarım yalandır bu haber. Nabi Hoca gibi entelektüel bir İslamcı kendini bu kadar feci duruma düşürmez herhalde. Bu ülke orman kanunları ile yönetilemez; hem bu ülkenin iç dinamikleri hem evrensel hukuk gelir yakanıza yapışır. Tarihteki yerinizi kendiniz belirlersiniz. Bunu hiç kimse bilmese bile enformatik cehaletin nasıl geçici bir algı oluşturduğunu en iyi Bakan Avcı bilir...
Yazarlar
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015