Ekrem DUMANLI
“Elazığ'a vardığımız zaman (Mahkeme Reisi) yanımıza geldi. Hoşça hasbihal ettikten sonra: ‘… Bakınız arkadaşlar… Ben vicdanımı Ankara'ya sattım. Bana as derlerse asarım, bırak derlerse bırakırım, bu sebeple siz Ankara'ya başvurup işinizi halletmeye bakın. Darılmaca yok…' demişti.”
Bu feci hadiseyi Suphi Nuri İleri anlatıyor; diğer tutuklu gazeteciler de teyit ediyor. Bahsi geçen Mahkeme Başkanı Mazhar Müfit Bey, Mustafa Kemal'in ısrarı neticesinde (biraz da korkusundan) tercihini Anadolu Hükümeti'nden yana kullanmıştı. Ve şimdi o çekingen adam, Milli Mücadele'nin önde gelen şahsiyetlerini yargılıyor, bazı sanıklar için idam cezası veriyordu.
İstiklal Mahkemeleri siyasî bir tasfiye aracına dönüşünce yargıdaki keyfîlik akıl almaz boyutlara ulaşmıştı. Zaten olağanüstü bir dönemden geçiliyordu. Özellikle Ankara İstiklal Mahkemesi'nin şımarık ve küstah cezaları dilden dile dolaşıyordu.
Farklı fikirlere mensup gazetecilerin duruşmaları gergin geçiyordu. İsmail Müştak Bey tecrübesini vesile ederek Ahmet Emin Yalman, Eşref Edip, Sadri Ethem ve Ahmet Şükrü'yü sessiz sedasız topladı: “Bizi asmak için bir falso yapmamızı istiyorlar. Gözlerinin üzerinde olduğu kimse Velid Ebuzziya Bey…” dedi. Gerçekten de Velid Bey gözünü daldan budaktan esirgemeyen bir gazeteciydi. İsmail Müştak, o gece bir başka noktaya dikkat çekti. Birkaç gün önce mahkemede Sadri Ethem, Eşref Edip'i göstermiş ve “Bu zâtla nasıl aynı suçla itham edilebilirim, ben onların fikirleriyle senelerdir mücadele ediyorum” diyerek ağlamıştı. İşte İsmail Müştak bunu hatırlatarak çok önemli bir uyarıda bulundu: “Sizler bizi asacak veya salıverecek kimselerin fikirle meşgul mü olacağını sanıyorsunuz?..”
Doğru söylüyordu. Maksat fikirler değildi. Ülkenin tamamını korkutmak için seferber olmuştu yargı bürokrasisi. Tabii ki korkan da olmuştu, kalemini iktidarın emrine teslim eden de. Lakin boyun eğmek çare değildi.
Suphi İleri Bey'in anlattığına göre: İdama nezaret eden bir adam vardı, haşin vazifesini bitirdikten sonra oturur tavla oynardı. İşte bu adam sık sık tutuklanan gazetecilerin yanına gelir, özellikle Velid Ebuzziya Bey'e dikkatli bir şekilde uzun süre bakardı. Velid Bey bu, korkar mı? Birkaç kez gülerek seslenmiş meslektaşlarına “Çocuklar! Bizimki yine geldi, boynumun ölçüsünü alıyor!”
Haziran 1925'te Elazığ Şark İstiklal Mahkemesi'ne tutuklanarak Şeyh Sait isyanı bahene edilerek çıkarılan muhalif gazeteciler: 1- İsmail Müştak Mayakon (İstiklal Gazetesi), 2-Sadri Ethem Ertem (Son Telgraf), 3-Ahmet Şükrü Esmer (Vatan), 4-Eşref Edip Ferman (Sebilürreşad), 5- Ahmet Emin Yalman (Vatan), 6- Velit Ebuzziya (Tasvir-i Efkar), 7- Suphi Nuri ileri (Son Telgraf), 8-Abdulkadir Kemali Öğütçü (Tok Söz-Adana) 9-Güzdüz Nadir (Soyha Gazetesi-Adana), 10-Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu (Son Telgraf)
“Akıbetin belli: Asılacaksın!”
Mahkeme üyelerinden Ali Saip Bey sanıklardan nefret ediyor, daha yargılanma yapılmadan onları suçlu görüyordu. Ahmet Emin Yalman'a ayrı bir husumeti vardı mesela. İddiasına göre Yalman'ın başyazarlık yaptığı gazete çirkin bir fotoğrafını basarak kendisini küçük düşürmüştü. Ve sıra Saip Bey'de idi. Kısa bir süre çocuğu dünyaya gelecek olanYalman'ın yanına gelerek: “Üzülmene gerek yok. Akıbetin belli: Asılacaksın… Bu çok basit bir şeydir. Boynuna ilmek halinde ip takarlar. İpi çekerler. Bundan sonra hiçbir şey duymazsın. Görüyorsun ya, bu diş çektirmekten daha kolay ve rahat bir şey…”
Bu ne ilk iğnelemesiydi Saip Bey'in ne de son. “Duydum ki bebek bekliyormuşsun. Haberin olsun, ömrün vefa ederse 20 yaşına kadar çocuğunu göremezsin.” diyen de odur, “Baban da gazeteciymiş. Mahkeme suç ortağı olarak onu da çağıracak.” diyen de. Bir keresinde, “Sen dürzü müsün?” diye sual etmiş, bir defasında da “Kedinin kaç ayağı var?” diyerek sanığı aşağılamıştı.
Bak şu kaderin cilvesine! Aradan altı yıl geçer, artık gazeteciler serbest bırakılır, Mustafa Kemal'e düzenlenen bir suikast planında yer aldığı suçlamasıyla Ali Saip Bey hapse girmiştir, İstiklal Mahkemeleri'nde idamla yargılanmaktadır.
Yargı mensupları arasında bir insicam yoktu zaten. Liyakat de esas alınmıyordu. Bu uyumsuz hâkim ve savcıların birleştiği tek bir nokta vardı: Ankara'yı memnun etmek terfien bir makama ulaşmak. Bu amaç uğruna yapmayacakları zulüm yoktu.
Kim hain? kim kahraman?
Mesela gazetecilerin topyekûn tutuklanmasını talep eden Savcı Ahmet Süreyya Bey, bir dönem Balıkesir milletvekili olduğu için maznunlar tarafından da iyi bilinen bir adamdı. Abartılı konuşmayı, övünmeyi seven bir adam diye bilinirdi, “ihtirası” ile tanınırdı. Mustafa Kemal'in aleyhine konuşarak şöhret kazanmış bu kişi daha sonra İsmet Paşa'ya yaklaşarak savcılığa getirilmişti.
Gazeteciler Elazığ hapishanesine getirilmeden Süreyya Bey tevkif müzekkeresini imzalayıp hemen oradan ayrılmıştı. Onun yerine gelen Avni Bey, açılan davanın çürük olduğunu anlamış; ama renk vermeyerek duruşmanın sonunu beklemişti.
Avni Bey, hatıralarında İstiklal Mahkemesi heyetinin ne kadar uyumsuz fertlerden oluştuğunu anlatıyor. Elazığ için yola çıkan mahkeme heyetinin nasıl protokol krizi yaşadığını hatta meselenin küfür ve atışmalara kadar tırmandığını naklediyor ve diyor ki: “Herkesin kendine göre bir politikası, kendine göre bir hukuk anlayışı vardı. Hâkimler karar için bir odada toplandıklarında sık sık görüş ayrılıkları kendini gösterir, kavgalar başlar, bazen tabancalar çekilirdi.”
Ortada hak-hukuk yoktu ki! İnsaf, vicdan da kalmamıştı. Ankara'dan bütün muhaliflerin susturulması emrediliyor, hâkim ve savcılar da çadır tiyatrosuna benzeyen davalarda rollerini yerine getirmeye çalışıyordu. Düşünebiliyor musunuz; mahkeme üyesi Hâkim Ali Saip, idam cezası verdiği kişileri artık sayamadığını söyleyip övünüyor ve her fırsatta şöyle diyordu: “Ben Mustafa Kemal'in tek bir kılı için yüz bin darağacı dikerim.” İşte bu hâkim, bir gün “Atatürk'e karşı kökü dışarılarda düzenlenmiş bir suikast” ithamıyla tutuklandı. Oysa o dönemde milletvekiliydi. Önce dokunulmazlığı kaldırıldı sonra tevkif edildi. Dokunulmazlığının kaldırılmasını Meclis kürsüsüne gelerek kim teklif etmişti biliyor musunuz? İsmet Paşa.
Siyaset ve hukuk iç içe girince kimin “hain”, kimin “kahraman” ilan edileceği ve hangi zulmün kime reva görüleceği asla bilinemez.
1925'te Elazığ hapishanesinde tutulan saygın gazeteciler tabii ki defalarca rencide edildi; ama düzmece davaların sonsuza kadar sürdürülmesi mümkün değildi. Avni Doğan (savcı), hatıralarında (Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası/Dünya Yayınları) diyor ki: “Şeyh Said'in gazete muharrirlerinin birer birer isimlerini söyleyerek yaptığı isnadın iç yüzünü sıkı bir tetkikten sonra öğrenmiş bulunuyordum. Şeyh Said'in gazeteciler hakkında yaptığı beyanat, kendi fikir ve kanaatinden doğmuş değildi. Ona telkin yapılmış, muayyen isimler verilerek bunları itham ederse cezasının hafifletileceği vaat edilmişti.”
Hukuk işlemezse...
Yani? Davanın sonradan atanan ve otuzlu yaşlarda olduğu için en genç mahkeme üyesi olan savcısı Avni Bey diyor ki; “Dava düzmece, ifadeler uydurmacaydı.”
Gazeteciler uzun bir zulüm döneminden sonra serbest bırakıldı. Ne var ki siyasî atmosferdeki boğucu hava devam ediyordu. Serbest kaldıktan sonra İsmail Müştak, Ahmet Emin Yalman ve Suphi İleri Ankara'ya gitti. Bir otele yerleşmişlerdi. Sabah ilk uyanan Suphi Bey, manzarayı aynen şöyle naklediyor: “Başımı pencereden uzatınca ne göreyim? Şehrin merkezindeki bu otelin nâzır olduğu meydanda pek çok darağaçları ve biz uykudayken asılmış adamlar…”
Bir kere hukuk rafa kaldırıldı mı; insanların mağduriyetlerinin önüne geçilemiyor. Zaman alıyor normalleşme. Sabır istiyor, metanet istiyor, cesaret istiyor. Ve haksız uygulamalar bir gün mutlaka son buluyor. Nitekim 1925'te tutuklanan bütün gazeteciler serbest kalmış, adlarını tarihe yazdırmıştır. Zaaflarıyla, endişeleriyle, cesaretleriyle o insanları çektikleri çileden dolayı bugün saygıyla yâd ediyoruz. Ya astığı astık, kestiği kestik yargıçlar! Kraldan çok kralcılık taslayan savcılar! Kısacası “vicdanını Ankara'ya satanlar”. Hiçbirinin ardından güzel şeyler söylenmiyor. Ve tarih med-cezirler eşliğinde akıp gidiyor. “Vicdanını Ankara'ya satanlar”ın evlatlarına iftiharla anlatabileceği tek bir satır kalmıyor günün sonunda. Tarih bin kez aynı gerçeği haykırıyor hepimize: Zulüm ile payidar olunmaz...
Yazarlar
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2015
6.01.2015
3.01.2015
30.10.2015
27.10.2015
23.10.2015
20.10.2015
16.10.2015
13.10.2015