Eser KARAKAŞ
28 Şubat günlerinde türban baskısı hiçbir işe yaramadı, belki de tek bir sonucu oldu o da AKP’nin 23 yıllık iktidarı. Bugün de gençlerin 1+1 evlerde oturma tercihlerine çirkin müdahale bir işe yaramayacak, herkes bildiğini okuyacak ya da bu ekonomik koşullarda mecbur oldukları evlerde oturacaklar.
T24’de 19 Nisan günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı bir konuşmayı haberleştiren “Nüfusumuz için esas tehlike 1+1 evlerdir” başlıklı bir yazı yayınlandı.
Yazıyı büyük bir dikkatle okudum, Erdoğan’ın söylemi ve üslubu tam bir anti-demokrasi, anti-hukuk söylem ve üslup örneği.
Aşağıda bu mezkur yazıdan kes-kopyala yöntemiyle örnekler de sunacağım* ve böylece de yazının hukuk ve demokrasi vahametini okurlarla da paylaşmak isteyeceğim.
Erdoğan’ın bu “insanların yaşamak için tercih ettikleri evlerin-1+1” yapısını geleceğimiz için büyük bir tehlike olarak gösteren konuşması nedense, muhtemelen serbest çağrışım diyorlar buna, beni 28 Şubat’ın o çok kötü günlerine götürdü.
O dönemde bazı dernekler, bazı siyasetçiler Türkiye yurttaşı kadınlar için giyilecek elbise modelleri belirlemişlerdi, cumhuriyetçi kadın diye nitelendirdikleri kadına bir tayyör tipi saptamışlardı, hatta tercih edilecek etek boyu konusunda da fikirleri ve önerileri vardı.
Bir kere bu Cumhuriyet kadını kavramı nedir, hiç belli değildi, bu önerilerin dışında giyim tercihi olan kadınlar Osmanlı kadınları mı idi yoksa yozlaşmış batı taklitçileri mi idiler hiç belli değildi ve bu saçmalıklar sonucunda üniversiteli kızlara dahi türban yasağı getirildi, toplum çok gerildi, bu gerilimin ve baskıların sonucunda da AKP 2002’de tek başına iki partili TBMM’de büyük bir çoğunluk elde etti, Erdoğan da 2003’de başbakan oldu.
Türkiye bugün şahsi görüşüme göre Lübnan ve Venezuela’dan sonra toplumsal kaynakları ve beşeri sermayelerine oranla dünyada en kötü yönetilen üçüncü ülke, faiz ve enflasyonda dünya şampiyonluğuna yaklaşıyoruz ama bu manzaraya ve 23 senelik iktidara rağmen Erdoğan’ın oyu yüzde otuzun altına inmiyor, yine kanımca bunun da en büyük sorumlusu paradoksal olarak işte 28 Şubat döneminde tayyör ve etek boyu saptamak isteyen zihniyet.
İnsanların özel alanlarına, mesela nasıl giyineceklerine müdahale ederek bir yerlere varmak, en azından güzel yerlere varmak hiç ama hiç mümkün değil.
***
Ancak, bu zihniyet sadece 28 Şubatçılara özgü bir zihniyet değil, takkeli 28 Şubatçılar da sonuçta çok farklı yerlere gelseler bile düşünme yöntemi olarak, siyaset tarzı olarak 28 Şubatçıların ayna imajı.
Erdoğan’ın o mezkur konuşması da, 1+1 stüdyo tipi evlerde oturma tercihini Türkiye ve nüfus yapımız için büyük bir tehlike olarak görmek insanların özel hayat tercihlerine türban müdahalesi, tayyörlere etek boyu önermek kadar müdahale demek ve özünde bir demokratik hukuk devletinde kabul edilebilecek bir şey değil.
Tayyör tercihi ya da türban yasağı bir kamu hizmeti değildir, devletin bu alanlarda aktif olması gayrimeşru aksiyonlardır.
Keza, doğumların hangi yöntemle yapılacağına karar vermek de, 1+1 evlerin mesela TOKİ’nin üreteceği evlerde tercih edilmemesi de kamu hizmeti değildir, gayrimeşru aksiyonlardır.
28 Şubat günlerinde türban baskısı hiçbir işe yaramadı, belki de tek bir sonucu oldu o da AKP’nin 23 yıllık iktidarıdır, tayyör önerileri de boş çıktı, o tür tayyör giyen kadın sayısında artış olmadı, o tür tayyör giyenler zaten eskilerden beri o tür giyinenlerdi, benim ailemde de kadınlar öyle giyinirlerdi.
Bugün de gençlerin 1+1 evlerde oturma tercihlerine çirkin müdahale bir işe yaramayacak, herkes bildiğini okuyacak ya da bu ekonomik koşullarda mecbur oldukları evlerde oturacaklar.
Benzer bir müdahale de doğumlarda yaşanıyor, geçen hafta Sivassporlu erkek futbolculara çok komik bir manzara sundurarak normal doğum önerisi içeren bir pankart taşıttılar.
Hiç kimsenin kadınlara tayyör dayatması, türban yasağı yaşatması, kadınların doğum tarzlarına müdahale, insanların, gençlerin hangi, ne tür evlerde oturmak istemelerini söylemek haddi değildir.
Devletin tek bir nihai amacı vardır, kamu hizmeti üretmek ve bu kamu hizmetleri ile vatandaşların refahını yükseltmek; devletin kamu hizmeti üretimi dışında her faaliyeti gayrimeşrudur.
Devlet de bir ölçüde soyut bir kavramdır, bu kamu hizmetini devlet siyasetçiler marifetiyle üretir.
Tayyör tercihi ya da türban yasağı bir kamu hizmeti değildir, devletin bu alanlarda aktif olması gayrimeşru aksiyonlardır.
Keza, doğumların hangi yöntemle yapılacağına karar vermek de, 1+1 evlerin mesela TOKİ’nin üreteceği evlerde tercih edilmemesi de kamu hizmeti değildir, gayrimeşru aksiyonlardır.
Doğum yöntemine sadece anne adayı kadın ve doktoru karar verir, başkalarına bir söz söylemek düşmez.
*Erdoğan’ın konuşmasından kes-kopyala alıntılar:
Yanlış eğitim ve nüfus politikası ile Türkiye'nin güç kaybettiğini söyleyen Erdoğan, muhalefeti hedef aldı. Erdoğan'ın konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Çocuklarımızın zihinleri ve gönülleri kontrolü tamamen bizim dışımızda olan sanal dünyanın tesiri altındadır. Batılı devletler dahil herkes, insanın ortaya çıkardığı Frenkeştayn ile mücadele içindedir.
Demografik yapımızdaki dramatik değişimi bundan ayrı göremeyiz. Birileri tehditlere karşı gözlerini kapatmış durumda. En iyimser projeksiyonlar bile Türkiye nüfusunun azalışa döneceğine işaret ediyor. İçinde bulunduğumuz asrın sonunda nüfusumuzun 10 milyon gerilemesi bekleniyor. Ülkemizi ve milletimizi nüfus konusunda endişe verici gelecek bekliyor.
İnşaat sektörünün artık “4+1” veya “3+1” değil, daha ziyade stüdyo tarzı “1+1” konutlar yapmaya yöneldiğinin altını çizen Erdoğan “Asıl tehlike budur çünkü gençler tek başlarına yaşıyor ve ‘1+1’ ev onlara yetiyor. Avrupa devletleri, kendi nüfusları ülkenin çarklarını çevirmeye yeterli olmadığı için sürekli dışarıdan göçmen alıyor. Bunun için sosyal medya mecraları dahil her türlü propaganda aracını kullanıyorlar. Türkiye’yi sürekli karalayan, ülkemizi kötüleyen paylaşımların önemli kısmı, bu kara propagandanın ürünüdür. Muhalefet de bu algı operasyonuna taşeronluk yapıyor. Eş zamanlı olarak yabancı düşmanlığı körüklenerek ülkemiz ekonomisine ve insani diplomasiye zarar verilmek isteniyor” dedi.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2025
30.05.2025
29.05.2025
13.05.2025
29.04.2025
22.04.2025
19.04.2025
15.04.2025
4.04.2025
1.04.2025