Etyen MAHÇUPYAN

Etyen MAHÇUPYAN
Etyen MAHÇUPYAN
Serbestiyet Tüm Yazıları
AKP’nin Kürt stratejisi
31.01.2013
4043

 Kürtlerin hakları konusunda ne kadar süreceği belli olmayan bir çözüm sürecinin hükümet için risk taşıdığı açık.

 

Dolayısıyla AKP kendisini sağlama almak üzere üç koşula uygun davranmaya çalışıyor: Öcalan’la karşılıklı güvenin oluşması, sürecin kısa tutulması ve şeffaf bir biçimde yürütülmesi. Böylece geri adım atma ihtimali en aza indirgenecek ve sürecin başarısız kalması halinde sorumlunun kim olduğu gözükecek. Öte yandan gözler kamuoyu yoklamalarında, çünkü AKP’nin oyunun ani düşüşler yaşamaması hayati bir unsur. İşin ilginç yanı, oyları sabit tutmak açısından görünüşte hayli riskli gözüken barış sürecinin, gerçekte iktidar için yeni olanaklar da sağlaması. Laik kesim bu son hamle karşısında belirgin bir kafa karışıklığı ve duygusal çalkalanma yaşıyor. Eğer süreç dirayetle yönetilirse, AKP karşıtlığı sosyolojik olarak yumuşayabilir ve laiklerle dindarlar arasındaki melezleşme dinamiğinin hız kazanması hükümete oy desteği olarak yansıyabilir.

Ancak bu kendiliğinden gerçekleşecek bir sonuç değil. İktidarın önündeki yol haritasını stratejik bir biçimde yönetebilme yeteneğine bağlı. Görünen o ki, hükümet bu bağlamda temel bir ayrışma yaratmanın peşinde. AKP’nin yeni hamlesinde artık ‘Kürt sorunu’ ve ‘Kürt meselesi’ birbirinden epeyce farklı alanlar. ‘Kürt sorunu’ şiddet ve PKK’nın geleceğine ilişkin olup, silahların susması, nihayette bırakılması ve PKK mensuplarının çeşitli düzenlemeler sayesinde sivil hayatın parçası haline getirilmesini ifade ediyor. ‘Kürt meselesi’ ise anadilde eğitimi, yerinden yönetimin çeşitli imkânlarını ve statü meselesini ilgilendiriyor. Temel haklar alanına giren konular ‘Kürt sorunu’ ile birlikte çözülecek. Yani anadilin öğrenilmesi, yer adlarının iadesi, Kürtçenin yargı ve bürokraside kullanımı, yerel yönetimde Avrupa şartına uygun adımların atılması ve anayasada Türk kimliğini vurgulamayan bir vatandaşlık tanımının yapılması nispeten kısa sürede gerçekleşecek. Bunlar Kürt siyasetine verilen tavizler olarak değil, Türkiye’nin zaten yapması gereken reformlar olarak sunulacak. Dolayısıyla ‘Kürt sorununun’ çözümü bir anlamda Türkiye’nin demokratikleşmesinin doğal ve ‘kendiliğinden’ ürünü, o sürecin zımni bir parçası haline gelecek.

Buna karşılık ‘Kürt meselesinin’ konuları temel hakları aşan, ancak talep ve siyasetle meşrulaşacak olan değişimler. ‘Temel’ hak bunların potansiyel olarak önünün kesilmemesi, gerçekleşmesi değil… Ayrıca bunların şu an kabulü hükümetin tavizi olarak değerlendirilmeye çok açık. Dolayısıyla AKP bu alanı geleceğe, Kürt siyasetinin maharetine ve basiretine bırakacak. Eğer Kürt siyaseti Türkiye toplumunu bu değişime razı edecek bir siyaset üretebilirse, ayrılıkçılığı ima etmediği sürece AKP’nin buna çok itirazı olmayacak ama Kürt siyasetinin eksiklerinin AKP tarafından kapatılmasını da kimse beklememeli…

‘Kürt sorunu’ ile ‘Kürt meselesi’ arasında ayrışma, AKP’nin hem bu tıkanıklığın üzerine gidebilmesi, hem de oy kaybetmemesi açısından kritik önemde. Çünkü ‘Kürt sorununun’ bitirilmesi için toplumda çok geniş bir fikir ve duygu birliği mevcut. Milliyetçi tabanın bile buna açıktan itiraz etmesi mümkün değil. Buna karşılık ‘Kürt meselesinin’ çözümü henüz sindirilmiş bir olgu olmadığı gibi, Kürt siyaseti tarafından hak edilmiş de değil. Bu alanda atılacak adımların AKP’nin oyunu düşürme potansiyeli epeyce çok. Oysa şiddetin bitirilmesine yönelik her adım toplumsal desteği artırıyor. Dolayısıyla AKP’nin oy kaybetmeden, hatta belki de tersine oylarını artırarak çözüm dinamiğini yönetebilmesinin koşulu, ‘sorun’ ile ‘meseleyi’, yani şiddetin durması ile siyasi hakları birbirinden ayırarak davranması ve bunu çok net bir biçimde sunması.          

Başbakan’ın daha görüşmelerin başladığı haberinin ertesi gününde “Öcalan’a ev hapsi söz konusu değil”, “gündemimizde af yok” türünden açıklamalar yapmasının muhtemel nedeni bu. Başbakan, parti içi ve seçmen nezdinde dengeleri korumak, siyasete hâkim olmak, gereksiz milliyetçi muhalefete maruz kalmamak, kartları elinde tutmak, beklentileri yükseltmemek, Kürt siyasetine bedavadan alan kazandırmamak istiyor.

AKP ‘Kürt sorununu’ çözerek ‘Kürt meselesinin’ çözümünü mümkün kılacak yolu açıyor. Ama ondan sonrasının garantisi yok. Kürtlerin de buna razı gelmesi, doğru dürüst siyaset yapmayı öğrenmesi, tüm topluma konuşabilmesi lazım. Bazı Kürtler ‘Kürt meselesi’ çözülmeden ‘Kürt sorunu’ da çözülmez noktasında ısrarlı olmak isteyeceklerdir. Ama buna Kürtleri bile ikna etmekte çok zorlanacaklarını öngörmelerinde yarar var. [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar