Etyen MAHÇUPYAN
İmralı görüşmesi tutanaklarının gündeme düşmesinden medet umanların hevesi kursağında kalmış gözüküyor.
İşin esası şu ki, kayda geçen metinde Öcalan’ın her zaman yaptığı ‘garip’ ve itici yorum ve değerlendirmeler fazlasıyla mevcut, ama bunların Kürt meselesiyle ve çözüm süreciyle doğrudan bağlantısı yok. Bunlar uzun süren bir tek taraflı sohbette, karizmasının farkında olan bir liderin hayata serpiştirdiği kelamlar… Ciddiye alınmaları pek mümkün değil. Öte yandan aşırı ciddiye alınmalarının çözüm sürecinin üzerini örtmek gibi bir işlevi var. Önemli olan Öcalan’ın süreçle ilgili verdiği mesajlar ve görünen o ki bunların ne hükümeti ne de genelde Türkiye toplumunu rahatsız edecek pek fazla bir tarafı yok. En kritik cümleler PKK’nın sınır dışına çıksa bile silah bırakmayabileceği ve ‘gerillanın’ başka coğrafyalarda da iş tutabileceğine ilişkin. Ancak bu önermenin şu aşamada hükümetle yapılmış olduğu varsayılan anlaşmayı engelleyici bir yanı olmadığı gibi, psikolojik açıdan PKK’nın rahatlaması ve dolayısıyla sınır dışına çıkması açısından da olumlu bir işlevi var. Öcalan’ın böyle bir mesaj vermek durumunda olması aslında barış sürecinin temel dinamiğinin de doğrudan Kandil’de aranması gerektiğini ortaya koyuyor.
Bunun göstergelerinden biri BDP yetkililerinin her fırsatta Kürt siyasetinde birlik beraberlik mesajları verme ihtiyacı içinde olmaları. Yelpazenin Avrupa ayağında bir sıkıntı olmadığı görülüyor. BDP cenahında ise, tutanakların sızmasını mümkün kılan ve yapısal hale gelen bir acemilik ve başıboşluk var. Ama kurumsal açıdan bakıldığında parti içinde çatlak ses çıkma ihtimali yok. Diğer bir deyişle Kürt siyasetinin iki ayağı olan Avrupa ve BDP, Öcalan etrafında kenetlenmiş durumda. Diğer taraftan tutanak sızması bir başka sızmaya işaret ediyor: BDP’liler sızdıranın kim olduğunu bildiklerini söylüyorlar ama söz konusu kişi veya kişileri açıklamıyorlar. Bu durum olayın basit olmadığını ve belki de içinde Kandil’in uzantılarının da olabileceğini akla getiriyor. Kısacası çözüm sürecinde ilerlenmesi Kandil’in kendi içindeki siyaseti kimin kazanacağıyla doğrudan bağlantılı. Bu siyaset şiddet kullanmaya yaklaşım anlamında şahinlerle güvercinler arasında değil. Kürtlerin ‘statüsü’ ve devlet olma anlamında farklılaşan taraflar arasında. Ancak geçmişin şahinleri ile bugün çıtayı yükseltenlerin aynı safı oluşturduğu da söylenebilir.
Böyle hassas bir noktada tutanakların sızdırılmasında hedefin sadece AKP değil, aynı zamanda Kandil’in bir bölümü olduğunu görmekte yarar var. Çünkü Kürt siyaseti içinde bu sürecin durmasını isteyenlerin en yoğun olduğu yer Kandil… Nitekim Kandil’in Öcalan’a resmi cevabını henüz bilmesek de, Kandil’in BDP’ye karşı olan tavrından hareketle ana mesajlarından birini görmüş durumdayız: Bizim işimizi zorlaştırmayın! Kandil kendi iç muhasebesini dış baskı altında kalmadan ve Öcalan’ın manevi gücü karşısında mahkum olmadan yapmak istiyor.
Kandil’in tutumundan çıkacak ikinci bir mesaj, Öcalan’ın rehinelerin serbest bırakılması önerisinin avantajlı bulunduğunu gösteriyor. Böylece Kandil çözüm yolunda hasbelkader elinde tuttuğu bir kartı oynayarak sırasını savmış ve sonraki adımın hükümetten gelmesi beklentisini beslemiş olacak. Nitekim 4. Yargı Paketi de belki rehinelerin serbest kalmasını bekliyor ve hükümet de kendi iyi niyetini bu şekilde ortaya koymak istiyor. Kandil’in rehinelerin dönmesi sonrasında gerçekleşmesini umduğu gelişmelerin içinde, sadece bazı KCK’lıların serbest kalması gerçekçi bir beklenti. Diğerleri yeni anayasayı beklemek durumunda…
Mektup alışverişinde Kandil yetkilileri iki net mesaj daha verdiler: 1) Örgütün silahsızlanması ve tasfiyesi konusunda şu an hiçbir adım atılmayacak, 2) Özerklik talebinde bulunulmayacak ve Türkiye Cumhuriyeti zemininde kalınacak. Bu tablo Kandil’e hakim olan anlayışın daha baştan Öcalan ile aynı eksende siyaset yapmaya niyetlendiğini gösteriyor. Kandil, Öcalan’ın işaret ettiği güvenceleri bir siyasete dönüştürme, onun uyarılarını dinleme ve onun önerdiği pazarlık çizgisini sürdürmeye hazır bir görüntü çiziyor. Ne var ki bu anlayışın hakim olması henüz olgunlaşmış bir barış desteğinin işareti değil. Bu noktaya varılması Kandil’in kendi içinde yapacağı müzakereleri gerektirmekte ve bunun barış için ne denli hayati olduğunun idrak edilmesi şart. Dolayısıyla her cenahtan bu barışın böyle ‘kolay’ gerçekleşmesini istemeyenlerin önümüzdeki dönemde Kandil’in iç aktörleri üzerinde oyun geliştirmeye çalışmaları kimseyi şaşırtmamalı.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023