Etyen MAHÇUPYAN
Yürütme ile yargı arasında yaşanan gerilimde kabaca iki görüşün ortaya çıktığını söyleyebiliriz.
Yaklaşımlardan biri demokrasinin ancak hukuk devleti ilkesi altında yaşayabileceğini, hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulunun ise kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı olduğunu vurguluyor. Diğer taraf ise demokrasi kültürünün eksik, toplumsal birliktelik iradesinin yetersiz olduğu bir ülkede öncelikle tarafsız bir hakemlik müessesesine ihtiyaç duyulduğunu, meşruiyet zaafı çeken bir yargının bağımsız kılınmasının vesayet anlamına gelebileceğini söylüyor. Mesele şu: Formel hukuk yapılanmasına şekilsel olarak uyan bir sistem kendiliğinden bir demokratik hukuk devleti üretebilir mi? Bir anayasa yaptığınızı, bütün yasaları o anayasaya bağımlı kıldığınızı ve tüm mahkemelerin bütün kararlarında söz konusu yasaların dışına çıkmadıklarını varsayalım. Birinci yaklaşım, bunun bir ‘hukuk devleti’ olduğunu ve demokrasi üreteceğini söylüyor. İkinci yaklaşım ise eğer kendisi demokratlığa veya özgürlükçülüğe dayanmıyorsa, bu hukuksal yapının demokrasi getirmek bir yana en kaba otoriter rejimleri üretebileceğini öne sürüyor. Nitekim birinci yaklaşıma göre Türkiye hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir devlet… İkinci görüşe göre ise Türkiye ideolojik amaçlarla hukuku araçsallaştırmış bir devlet.
Bu tartışmada gördüğüm kadarıyla hakikatin ibresi keskin biçimde ikinci yaklaşımdan yana. Hukuksal yapının iç tutarlılığı açısından eksiği olmayan, bu yapıyı 12 Eylül Anayasası ile ‘taçlandırmış’ bir ülkede yaşıyoruz. Sistematik ve hukuka uygun olarak dindarlara, Kürtlere ve gayrimüslimlere karşı ayrımcı bir duruş sergilemiş olan bir yapı bu. Söz konusu gözleme şöyle itiraz edilebilir: Hukuk hiyerarşisi ve yargı bağımsızlığı gereklidir ama yeterli olmayabilir. Temel hak ve özgürlüklerin de sağlanması gerekir… Ancak bu itiraz bile basit bir teşhisi mümkün kılıyor: Demek ki temel hak ve özgürlükleri hukuk üzerinden sağlamak mümkün olmuyor. Onları ayrı bir mekanizma ile hukukun içine (belki de zorlayarak) yerleştirmek gerekiyor. Diğer bir deyişle bu hak ve özgürlüklerin toplumsal taleplere dönüşmesi ve siyaset üzerinden demokratik çerçeveye zerk edilmesi lazım… Bunun anlamı siyasetin demokrasiyi yerleştirme misyonunun olmadığı bir ülkede, hukukun bunu yapma ihtimalinin hiç olmadığıdır. Hele toplum tarafından seçilmeyen ve meşruiyet zemini zayıf olan bir yargının, sırf kurallar içinde davrandığı için demokrasi üretebileceği bir hayaldir. Böyle bir yargının demokrasiyi de kendi ideolojik algısının içinde eriteceği ve kendi ‘iyi toplum’ modelini yürütme ve yasama üzerine empoze edebileceği açıktır. Hele hukuk askeri vesayeti daim kılmak üzere kurgulanan bir devletin parçasıysa, yargının doğrudan devletin bürokratik ayaklarından birini oluşturmasından daha doğal bir durum olamaz.
Bu ise tarafsız olmamanın ötesinde, tarafsızlık geleneğine de sahip olmayan bir yargı demektir. Geçen hafta Levent Köker (6 Şubat, Zaman) bu konuda ilginç bir saptama yaptı: “Yargının bağımsızlığı gerçekte tesis edilebildiği takdirde, aynı zamanda yargının tarafsızlığının da teminatıdır… (Çünkü) ‘hukuka aykırılık’ belirli bir kişiye veya gruba yahut spesifik bir hadiseye göre kurulmamıştır.” Yani yargı bağımsız olduğunda sadece kurallara uyacaktır ve kurallar da herkes için geçerli olduğuna göre bu tarafsız bir yargı olacaktır. Aslında bunun doğru olmadığını somut yargı pratiğinden biliyoruz. Yargı zenginle fakiri, Türk’le Kürt’ü ayırt etmeye devam ediyor. Ama işin esasına bakalım… Her hukuk sistemi suçlar arasında hiyerarşi üretir. Öte yandan farklı hukuk sistemlerinin farklı dengeler kurabileceğini, yine de ortaya bir hukuk devletinin çıkacağını ve bağımsız yargının mümkün olacağını öngörebiliriz. Ama ya suçlar sosyolojik bir zemine oturuyorsa? Örneğin taş atan çocukların hepsi Kürt, darbe yapanların hepsi de askeri sivil bürokrasi ise ve sistem darbeciyi değil taş atanı cezalandırıyorsa? O zaman temel alınan hukuk ne denli meşru ve demokrasi üretebilen cinsten olabilir? Bir adım daha ilerleyelim: Ya yargı kendisinde siyasi ‘yerindelik’ denetimi hakkı görüyor ve elinde buna uygun bir hukuk sistemi bulunduruyorsa? Adına hukuk devleti denen bir vesayet sistemi oluşmayacak mı?
Yargı bağımsızlığı ancak formel ölçüler içinden bakıldığında yargı tarafsızlığı üretebilir. Ama sosyolojik ve ideolojik farklılıklar işin içine girdiğinde, kendisi demokrat zihniyette olmadıkça hiçbir yargı bağımsızlık sonucunda tarafsız hale gelmez. Tarafsızlığı içselleştiremeyen bir yargının bağımsızlaşması ise demokratik gelişimi sadece engeller.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023