Etyen MAHÇUPYAN
İyimserlerin gerçekçi bir tespiti vardır… Hiçbir çatışmanın ebediyen sürmeyeceğini söylerler. Ancak kötümserlerin de aynı gerçekçilikte bir tespiti olduğunu unutmamak lazım. Buna göre de hiçbir barış ebediyen sürmez. Belki de en doğrusu bu iki halin iç içe olduğunu ve her adımda bizim tercihlerimizle şu veya bu yöne gittiğini kabul etmek. İnsanların birbirlerine sistemli veya münferit olarak yaptıkları bir yana, herkesin farklı bir deneyiminin olması da sonuçta ilkelerimiz, kabullerimiz, algılarımız ve hayallerimiz arasında çoğu zaman sert ayrışmalar yaratır. Dolayısıyla fikir farklılığı hayatın en doğal parçası ve her fikir ayrılığı esasta bir çatışmayı ifade ediyor. Mesele çatışmayı yaşayan tarafların söz konusu farklılaşmayı nasıl ele aldıkları, anlamlandırdıkları ve yönettikleri. Bu ise her iki tarafın da zihniyetine bağlı… Öte yandan zihniyet denen ‘doğal uyum paradigmalarımız’ hiçbir zaman tek odaklı olmadığı gibi sabit de değil. Diğer bir deyişle hiç kimse örneğin salt otoriter veya demokrat zihniyette davranmadığı gibi, farklı koşullar altında değişimler de yaşıyor. Sonuçta bir çatışma hali iki farklı zihniyet yelpazesine sahip aktörü karşı karşıya getiriyor ve birbirlerine tepki/uyum dinamiği çerçevesinde genellikle aynı zihniyette buluşuyorlar. O noktadan sonra artık aktörlerin değil, bizzat ilişkinin zihniyet zemininden söz etmek mümkün hale geliyor.
Böyle bakıldığında herhangi bir çatışma halinden barışa ya da barıştan çatışmaya geçmek için hiçbir neden bulunmuyor. İlişki bir statüko yaratıyor ve her iki taraf da o statükoyu kalıcı bir veri olarak algılıyor. Çözüm sürecini de bu çerçevede ele alabiliriz. Silahlı kalkışmanın serencamı, PKK’nın iç yapısı, ötekine davranışı otoriter zihniyetin yansıması. Buna karşılık devletin Kürt algısı, Kürtlere davranışı ve daha somutta Kürt siyasetine karşı tutumu da aynı şekilde otoriter zihniyette oldu. AKP iktidarı döneminde her iki tarafta da bir farklılaşma iradesi ortaya çıktı ama bu daha ziyade çözümün de bir alternatif olduğu idrakiyle bağlantılıydı. Yoksa ‘ilişkinin zihniyeti’ halen otoriter olmayı sürdürüyor. Çatışma araçsallaştırılırken çözümün bir bilek güreşinin sonucu olarak elde edilebileceği sanılıyor. Oysa otoriter zihniyet içinde ulaşılan ‘çözümler’ ancak kritik denge koşulları devam ettiği sürece ayakta kalabilir. Diğer taraftan ‘her şeyin değiştiği’ bir dünyadayız. Kürt meselesinde de bilek güreşi sonucunda varılacak noktanın dayanacağı dengelerin uzun bir ömre sahip olması bir hayal. Özellikle Ortadoğu coğrafyasına yaslanmış ve kendi içinde çalkantılı bir ihtilal süreci yaşamakta olan bir ülkede, bugün ‘çözüm’ denen bir noktaya ‘evet’ deseniz yarın bu tutumu değiştirmeyi teşvik edecek bir ek gündeme uyanacağınız kesindir.
Çevre koşullarının değişimi hemen her zaman çatışmanın aktörlerini farklı yönlerde ve oranlarda etkiler. Dolayısıyla çözümün bir an sonrasında aktörlerden biri çözüm anına oranla kendisini daha avantajlı bulacaktır. Eğer otoriter zihniyetin hâkim olduğu bir süreçten geçerek çözüme varmışsanız, bu yeni koşullarda daha avantajlı hale gelen aktör neredeyse kesin bir olasılıkla söz konusu avantajı ek bir güç olarak görecek ve bunu çözüme yansıtmak isteyecektir. Otoriter zeminlerde çözüm güç dengesinin sonucu olarak ortaya çıkabildiği için, bu dengenin değişmesi çözümü de yeniden masaya yatırtacaktır. Düşünün ki hayatın, dönemin ve bizim coğrafyamızın değişkenliği veri alındığında hiçbir güç dengesinin kalıcı olabilme ihtimali bulunmuyor. Bu da Kürt meselesinde herhangi bir çözümün şu anki zihni ortamda kalıcı olmayabileceğini, en azından inşa edici bir süreci mümkün kılmakta yetersiz kalabileceğini söylüyor.
Otoriter zihniyetin hâkimiyeti ibrenin kötümserlerden yana olmasını mantıklı kılmakta. Çünkü bu zihniyet değişmediği sürece hiçbir barış ortamı bizatihi kendisi olarak ele alınmaz. Daima gelecekteki kaçınılmaz bir çatışmanın hazırlık veya kuluçka dönemi olarak görülür. Bu bakışın karşılıklı olması ise, zaten kehanetin doğru çıkması için yeterlidir. Dolayısıyla sonuçta yaşanan, zaman zaman konjonktürel barış umutlarıyla kesintiye uğrayan bir derin çatışma halidir ve hemen her zaman her iki tarafın da mutlak anlamda zarar etmesiyle sonuçlanır. Ne var ki taraflar karşı tarafa zarar vermeye ya da rakiplerinin kaybını hesaplamaya o denli odaklanmış olurlar ki kendi hanelerine yazan zararı görmekte zorlanırlar.
Çözüm süreci bu kısır döngünün aşılması için tarihsel bir fırsat ama tarafların içine kısıldıkları zihniyeti de birlikte aşmalarını gerektiriyor.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları

























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024