Etyen MAHÇUPYAN
İktidarın destekçilerinde bile şu kanaat var: On üç yılı kabaca iki kısma bölersek, siyasi açıdan AKP’nin ilk bölümde daha başarılı olduğunu söylemek durumundayız. Neden olarak ilk iktidar olduğunuzda geçmişteki apaçık yanlışları düzeltme ve yenilikler getirme fırsatlarının çok daha fazla olduğu söylenebilir. Ancak asıl neden sonraki dönemde yürütülen mücadelenin çok daha riskli ve yıpratıcı olmasıydı.
İlk dönemde hükümet askerî darbeler döneminin hemen ardından, bizzat kendisine yönelik darbe girişimleri ile uğraştı. Askerî darbeler toplumun geniş çoğunluğu tarafından manen zaten mahkûm edilmişti. Dünya konjonktürü sivil siyaseti desteklemekte, Türkiye AB üyeliği yönünde önemli eşikler geçmekteydi. Dolayısıyla AKP asker ve onun destekçileri karşısında ‘meşru’ bir konumun sahibiydi. Bu arada cinayetler işlenmekte, silah depoları bulunmakta, ordu toplantılarının içerikleri kamuoyuna düşmekteydi. Bu nedenle ilk dönem AKP hemen hiç yıpranmadı. Aksine her adımda sahip olduğu meşruiyet daha da arttı.
Oysa ikinci dönemde sivil hükümetin üzerinde tasallut kurmuş olan askerle değil, aksine yürütmenin etkisinde kalmasından korkulan yargı ile karşı karşıyaydı. Demokrasinin bir kuvvetler ayrılığı sistemi olduğu vurgulanıyor, yargının bağımsızlığına riayet edilmesi isteniyordu. Yargının tarafsız olmaması ve Gülen hareketinin kontrolüne girmiş olması ikincil kaldı. Bu arada hükümeti ‘demokrasiye davet’ eden baskıya Batı dünyası ve AB da katıldı. Böylece AKP kendi arkasında olduğunu düşündüğü Batı desteğinin buharlaştığını gördü. Gezi olayının Batıda ele alınış biçimi ve aynı döneme denk gelen Mısır’daki Sisi darbesine yine Batı’nın destek vermesi, AKP’nin ‘yalnız’ olduğu duygusunu güçlendirdi. Öte yandan yargı işlemleri şeffaf değildi ve polis-savcı-yargıç üçgenlerinin kurulması sayesinde hemen her türlü suçun üretilmesi ve hemen herkesin suçlu konumuna getirilmesi mümkündü. Ne var ki yargının bizzat kendisi meşruiyetin taşıyıcısıydı… Sonuçta AKP giderek köşeye sıkışırken, partinin kendisini ancak medya üzerinden savunabileceği, tek gücünün seçmenden geldiği tespiti yapıldı. Böylece yargıya müdahale adımları atılırken, medyanın bir bölümü de hükümete destek verme misyonunu benimsedi.
Bunun normatif açıdan demokrasiden uzaklaşma olduğuna bugün AKP’liler de itiraz etmiyor. Ama gerçek açısından demokrasiden uzaklaşma olduğunu söylemek de pek mümkün değil. Çünkü Gülen hareketinin yargıya hakim olduğu, hayali soruşturmalar üzerinden alan genişletme adımları attığı, bu sayede orduya ve bürokrasinin diğer kurumlarına bilinçli olarak sızdığı, elinde biriktirdiği dinlemeler sayesinde şantajı legal ve meşru kıldığı bir sistemin adı herhalde demokrasi olamaz.
Soru AKP’nin normatif açıdan demokrasiye daha az zarar verecek bir yol izleme şansının olup olmamasıdır. Bu soruya da bugün birçok AKP’li olumlu yanıt verebiliyor. Geriye dönüp bakıldığında veya halen yürüyen süreçlerde hükümetin hukuka saygı anlamında daha ‘yumuşak’ bir yol tutturması mümkün. Ancak kavganın şiddetini ve derinliğini göz önüne aldığınızda hiç kimsenin bunu önerme meşruiyeti de yok. Çünkü bu mücadelenin sorumluluğunu taşıyan bizim gibi yorumcular değil, hükümet… AKP’nin bekası söz konusu mücadelenin nasıl sonuçlanacağına bağlı… Gücü ise hala seçmen tabanını korumasıyla doğru orantılı… Bugün AKP seçim sonrasında sağlam bir demokrasiye yöneleceği mesajını verirken, aslında son dönemdeki tasarrufların ‘beğenilerek’ yapılmadığını da söylemiş oluyor. Bu mesajın seçmen tarafından ne derece itibar gördüğü ise seçim sonucuyla ortaya çıkacak…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024