Etyen MAHÇUPYAN
Ekonomiyi nedensellik zincirinin başına koyanlar kapitalizmin modernliği yarattığını iddia edebilirler. Muhakkak ki kapitalizm ile birlikte farklılaşan bir modernlik ortaya çıkmıştır… Ancak modernliğin çok daha önceden, 10-11. Yüzyıllarda tomurcuklandığını, kendisine uygun ve kapitalizme evrilmeye müsait bir ekonomi yarattığını öne sürebiliriz. Yani her ne kadar bugün modernliği çok ‘kaygan’ bir zemin olarak, kapitalizmi ise bir ‘üst akıl’ şeklinde anlamlandırmaya müsait olsak da, aslında temeli oluşturan, vazgeçilemeyecek ve ‘hayati’ olan modernliktir.
Nitekim modernlik kapitalizmin krizine alışıktır. Hatta krizi kurumsallaştırmış, neredeyse ‘gerekli’ bir olgu olarak sunmuştur. Çünkü kapitalizmin krizi devrevidir… Yani yaşanır ve yeni bir denge içinde yeniden eski noktaya dönülür. Bunun son derece rahatlatıcı olduğuna kuşku yok. Düşünün ki krizin boyutları ne olursa olsun, yine eski güvenli ve istikrarlı günlere döneceğinizi biliyorsunuz… Nitekim bu bakış ve onu destekleyen deneyim insanların ve kurumların kapitalizmin krizine adaptasyonunu kolaylaştırmıştır.
Buna karşılık modernliğin krizi hiç öngörülmeyen, hatta düşünülmeyen bir şeydi… Bu krizle nasıl başa çıkılacağı bilinmiyordu. Çünkü modernlik devrevi değil, doğrusal bir değişim çizgisinin üzerinde varsayılıyor ve uzun bir dönem boyunca (belki ilelebet) hükmünü sürdüreceği düşünülüyordu. Dolayısıyla insanlar ve kurumlar modernliğin krizine hazır değillerdi… Bu durum Batıda tam olarak seslendirilmeyen ve açık yüreklilikle tartışılamayan bir panik hali yarattı. Modernliğin ‘bitebiliyor’ olması ve hele bunun iç dinamikler sonucu yaşanması o denli akıl almaz bir olguydu ki, Batılılar modernliğin tıkanmasının sebeplerini kendi dışlarında aradılar.
***
Bu tepkide, belki de en modernist disiplin olan ‘ortodoks’ tıbbın ‘insan/dış dünya’ ilişkisine dair varsayımlarının etkili olduğunu düşünebiliriz. Pasteur’yen bir yaklaşımla kendimizin saf ve temiz, dış dünyanın kirli ve tehlikeli olduğunu kabullenen, hastalıkların ‘dışarıdan’ geldiğini söyleyen bir bakış… Modernliğin sıkıntıya girmesinin küreselleşme dönemine rastlaması, söz konusu varsayımın çok daha kolay kabullenilebilmesini sağladı. Çünkü dış dünya hem teröristleriyle sokağınızda, hem de göçmenleriyle evinizin içindeydi…
Bu ortam sadece ‘siyasi hayaletler’ ve ‘ideolojik hurafeler’ üretmedi… Bunların var olduğu bir dünyada nasıl yaşanabileceği sorusunu gündeme getirdi ve ilk cevap kendini korumak üzere tedbir almak, bu tedbirlere dair demokratik kaygıları unutmak, kısaca otoriterleşmeyi normalleştirmek şeklinde oldu.
Böylece Batılı demokrasilerin merkez partilerinin krizine tanık olduk… Çünkü bu partilerin bütün cazibesi çoğulcu bir toplum yapısında farklı talepleri buluşturmak, oradan sentezler ya da uygulanabilir pazarlıklar üretmekti. Diğer deyişle bu partilerin gücü demokratik mekanizmanın kullanılabilirliği ile bağlantılıydı ve toplum tarafından anlamlı bulunmalarının nedeni de, bizzat toplumun kendi sorunlarını çözmek ve bir arada yaşayabilmek için söz konusu demokratik mekanizmalara muhtaç olmasıydı. Kısacası Batıda demokratik sistem toplumsal bir ihtiyaca karşılık geliyor, çoğul yapının karmaşık talep zenginliğinin somut siyasi hedeflere yönelmesi, buna uygun dinamikler yaratması mümkün kılınıyordu.
***
Ne var ki, modernliğin küresel bir ortamda dışarıdan ve içeriden ‘modern dışı’ tehlikelerle kuşatıldığı bir ortamda, iç dinamiklerin ürettiği talepler ikincil hale geldi… Soru dış dinamikle kimin başa çıkabileceğiydi ve cevap ‘merkezkaç’ siyasette bulundu. Çünkü tehditlerden paranoya üretebilen ve her şeyi ‘millileştiren’ bir söylemleri vardı… Altı boş ama rahatlatıcı bir söylem… Popülizmin yeniden sahneye çıkması böyle oldu.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024