Etyen MAHÇUPYAN
Bizdeki medyayı ve siyasetçileri takip ettiğinizde tüm dünyanın büyük bir komplo etrafında ‘bizim gibilere’ karşı birleşmiş olduğunu düşünebilirsiniz. Örneğin Suriye’de ABD ve Rusya’nın her ikisi de aleyhimize çalışmakta, ortakları ile birlikte etrafımızdaki çemberi her geçen gün daraltmaktalar… Sanki bütün aktörler her adımı Türkiye’yi zayıflatmak üzere atmakta. Oysa söz konusu iki büyük aktörün dünyası içinden bakıldığında Türkiye, sorun yaratmaması için tatmin edilmeye çalışılan ama son kertede oluşacak duruma razı edilecek birçok aktörden biri…
***
Küresel gelişmelere baktığımızda da genellikle aynı şekilde komplocu bir açıklama ihtiyacı içinde olabiliyoruz. Batı dünyasının, kapitalizmin ya da üst aklın her şeyi önceden organize ettiğini ve dünyanın geri kalanını kandırdığını düşünme kolaycılığına sapıyoruz.
Bu yaklaşımın altında ‘sonuçlardan hareketle nedenlere gitme’ diye özetlenebilecek bir yerleşik tutum var. Sonucun kime yaradığına bakarak herhangi bir olayın nedenlerinin ne olabileceğini anlayabileceğimizi sanıyoruz. Oysa her olay bir süreci ve sayısız etkilenme ilişkisini ifade ediyor. Çok aktörlü girift bir dünyada, olayın başındayken kimse sonucunu bilmiyor, ancak herkes etkilemek istiyor. Sonuç bu etkileşimlerin uzantısı olarak ortaya çıkıyor. Doğal olarak daha güçlü aktörlerin etkisi diğerlerinden fazla… Ama önceden tasarladıkları sonuçlara erişmeleri son derece zor...
Dolayısıyla bizdeki ‘sonuçlardan hareketle nedenlere gitme’ tavrının da başka bir nedeni bulunuyor. Biz herhangi bir süreci yönetmeye çalışmak ve sonucuna razı olmaktansa, daha baştan haklı olduğumuzu düşünüyor ve sonucun bizim istediğimiz gibi tecelli etmesini bekliyoruz. Bu gerçekleşmediği zaman da o süreci nasıl yönettiğimize ilişkin bir irdeleme ve özeleştiri tartışması yaratmaktansa, kültür ve kimliğimizin parçası yaptığımız bir savunma mekanizmasına sığınıyoruz.
Söz konusu savunma mekanizmasının üç boyutu var. Başkalarını suçlama, mağdur edebiyatı yapma ve kendi geçmişimiz ve kültürümüze ilişkin hamaset… Ne var ki bu tutum bir sonraki olayda da aynı tavrı sürdürmemizin psikolojik zeminini sağlıyor. Böylece yine olayları seyrediyor, müdahil olduğumuzda yaptığımız hataların üstünü örtüyor, kendimizi son ana kadar kandırıyor ve sonucun istediğimiz gibi olmayacağı ortaya çıktığında da yaşananları komplo ile açıklayıp yine bildik savunma mekanizmamıza dönüyoruz.
Bu tarihsel kısır döngü Osmanlıdan bir miras… Süreci yöneten aktörle sonucun lehine olmasını bekleyen aktörün karşı karşıya geldiği hemen her durumda birincinin kazançlı çıkacağı açık… İki yaklaşım arasında zihniyet farkı var. Bu nitelik ahlak, doğruluk, cesaret, zeka ve benzeri hasletlerden tamamen ayrı. Zihniyet, dışımızdaki gerçekliği nasıl algıladığımız ve kurguladığımıza ilişkin bir paradigma.
Batı dünyası çok uzun zamandan bu yana belirsizlikler ve parçalı hakikatler üzerine oturan bir zihniyete sahip. Bizimki ise hâlâ büyük ölçüde bütünlükçü ve mutlakiyetçi. O nedenle ‘Batılılar’ her olguyu ve süreci yönetmek üzere emek harcamanın getirisine inanıyorlar. Bizler ise fıtrata dayandırdığımız bir haklılığın karşılığının kendiliğinden elde edileceğine inanmak istiyoruz. Onlar kaderin kendi ellerinde olduğuna inanıyor, bizler kaderin belirleyiciliğine sığınıyoruz.
***
İlahi dinlerin bağlamından sıyırarak baktığımızda bile bizler ‘dindarız’. Çünkü dış gerçekliği ve onunla ilişkimizi dinselleştiriyoruz. Zihniyet değişikliğinden ise ürküyoruz… Çünkü zihniyetle kültürü ayırt etmeyi bilmediğimiz için, farklı bir zihniyete doğru yol alırsak kültürümüzü kaybedeceğimizi sanıyoruz.
Sonuçta onlar kazanıyor, bizi küçümsemeye devam ediyorlar. Biz de öfkelenmeye ve suçlamaya… Ama ‘kader’ değişmiyor, çünkü kendimiz üzerine düşünmüyoruz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları

























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024