Etyen MAHÇUPYAN
Kendisine biçtiği rolde her geçen gün aşama kaydeden, AK Parti’nin sessiz kalmasınaparalel olarak cesaretini artıran ve yetki alanının sınırlarını hepten kaldıran Bahçeli, yüz bin imza konusunda da kayda geçecek bir çıkış yaptı.
Mantık şöyle işliyor: ‘15 Temmuz darbesinin siyasi ayağı üzerinde kesin bir sonuca varılamadığına göre, demek ki siyasi ayak var. Eğer siyasi ayak varsa onun seçmeni de var… Elimizde işlerinden atılan ve tutuklanan kişilerin listesi olduğuna göre, bakalım bunlar arasında cumhurbaşkanı adayları için imza verecekler olacak mı? Eğer varsa o adayı FETÖ adayı olarak tanımlamak ve gayrı meşru ilan etmek de mümkün olur.’ Açıklama sonrasında sorulan ‘size gelen istihbari bilgi mi var?’ sorusuna ise Bahçeli “bilgileri aklımdan alıyorum” diye cevap vermiş.
***
Yürütülen muhakemenin baştan mantıksız olduğuna ve mizahi niteliğine takılmaya gerek yok, çünkü Bahçeli bilgiyi zaten ‘aklından’ aldığına göre ortada herhangi bir bilgi olmadığını bizzat kabul ediyor. Aksine ortada bilgiye dayanmadığı ölçüde ve tam da bu nedenle ‘ciddileşen’ ideolojik ve siyasi bir hamle var.
Bir, bu açıklama ile Bahçeli bir kez daha ön aldı ve iktidarın kararlarının ardındaki ‘rehberin’ kim olduğunu gösterdi. Neyin asli öneme haiz olduğunu söylerken gündemi de belirledi ve hükümeti buna uygun bir tavır göstermeye davet eti. Üstelik bunu hiçbir bilgiye dayanmadan, kendi aklının hikmetinden hareketle yaptı. Diğer deyişle herhangi bir gerekçe ya da rasyonaliteye dayanma ihtiyacı olmadan iktidar üzerindeki ‘pratik tahakküm’ gücünü hayata geçirdi.
İki, bu hamle ile bir kez daha kendisini iktidarın siyaset üstü öznesi olarak tanımladı. İktidarın ortağı olarak içinde olmayı ve imkanlarından yararlanmayı sürdürürken, sanki iktidarın dışındaymış ve onun sınırlarını çizme yetkisine sahipmiş görüntüsü verdi. Kısacası aynen erken seçim olayındaki gibi ‘ben söylerim siz yaparsınız’ demiş oldu. Bu gücünü milli çıkarlar adına kullandığı izlenimini vererek de kendi ‘denetçi’ konumunu meşrulaştırdı. Böylece hükümet üzerinde bir ‘ideolojik tahakküm’ yeteneğine sahip olduğunu gösterdi.
Üç, işin nasıl yapılacağını tarif ederek Adalet ve İçişleri Bakanları gibi ‘fanileri’ göreve çağırdı. İşin gereğinin yapılmadığının farkında olduğunu belirtmiş oldu. İktidar içinde çeşitli ünvanların önem taşımadığını, kendisinin ünvanların üzerinde bir konumda bulunduğunu, yani asıl karar vericinin kendisi olduğunu ima ederek hükümet üzerindeki ‘siyasi tahakkümünü’ pekiştirdi.
Dört, Bahçeli elbet Gülencilerin büyük kısmının yıllar içinde AK Parti’ye oy verdiğini ve AK Parti’li çok sayıda ailede de Gülen mensubu kişilerin olduğunu biliyordu. Yani ortağına kendi tabanınıza hakim olun dedi. Böylece AK Parti tabanını yeniden dizayn etmeye soyunarak muhafazakar sosyoloji üzerinde de tahakküm oluşturma niyetini açık etti.
Nihayet beş, Bahçeli tutuklamaları ve işten atmaları onayladı. Bu uygulamaları gerçeği yansıtan bir veri olarak sundu. Yapılmış olduğu gözüken birçok adaletsizliğe hedef ve görev adına sahip çıktı ve iktidar üzerinde ahlaki açıdan da tahakküm oluşturmaya çalıştı.
Vatandaşları suçlu kılmaya, ellerinden temel haklarını almaya yönelik böyle bir cadı avının teklif edilebilmesi ve karşılığında AK Parti’den ses çık(a)maması bile çok şey anlatıyor.
***
İşin dinamiği de ilginç… Nurlu ufuklar tablosu çizerek seçimi kazanmayı hedefleyen AK Parti’nin, bu nurlu ufka bir adım daha yaklaştığını sandığı her momentte, Bahçeli’nin çok yönlü tahakkümü artıyor ve daha da işlevsel hale geliyor. Öyle ki sanki AK Parti son hedefine ulaştığında Bahçeli’nin iktidar üzerindeki tahakkümü de en tepeye, azamisine çıkmış olacak.
Tevekkelli değil AK Partililer her yerde üst akıl görüyorlar. Kendi içinizde bile birileri bu konuma talip olunca insan her yer üst akıl sanabilir…
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024