Eylem YILMAZ
Çok uzun bir zaman geçmedi üzerinden intihar eden kadınları konuşuyordu yurdum medyası, yurdum aydınlarıyla. Bu konuyu anlayamadan töre cinayetleri süratle gündemimize girdi ve bunu tartışmaya başladık. Bugünler de ise kocasından boşanmak isteyen kadınların ölümlerini konuşuyoruz. İnsanlardaki bu balık hafızası, bu çok çabuk unutma hali bana hep acı verir. Tabi benim hafızamı da eleştirebilirim bu noktada, bir insan hiç unutmaz ama sanırım ben unutmayı sevmiyorum. Dolayısı ile başa gelen çekilir diyerek aklıma intihar eden kadınlar geldiğinde onları düşünüyorum. Bir insan nasıl bir çıkmaza, çaresizliğe düşer de kendi asarak öldürür?İntihar eden kadınları konuşurken insanların nasıl olur da yüzü hiç kızarmaz? Bu kadınları koruyamayan bir devlet nasıl olur da varlığını sürdürür? Türkiye’nin özellikle doğu bölgesinde yoğun olan bu intiharlar en çok Batman ilini ünlendirmişti. Batman nasıl bir şehir görmedim ama eminim böyle bir ünü hak etmiyordur. Şehirler içindeki yaşamlarla ünlenir, bizim güzel ilimiz Batman baba baskısına, ağabey baskısına, amca, dayı, kuzen minimum ata baskısı ve o ataların izini itina ile takip eden koca baskısına, dayağına isyan eden genç kızların, kadınların intiharları ile ünlenmişti. Kaçmak isteyen kadınlara yapılmış sığınma evi diye bir varlık belli ki yetmiyor, devlet kadınları ölümün o korkunç yoluna soktukça sokuyordu. Polisin kadınları korumayışına kızmak için önce herkes kendi evine de bir bakmalıdır. O polisler uzaydan gelmiyor, bu ülkede kızlarını zorla evlendirmek isteyen babalardan yetişiyorlar hatta öyle babalar da içlerinde çoktadır ya da koca dayağından kaçan bir kadını koruma vazifesini yerine getirmiyor olması da aynı nedenlerle çok rahatlıkla açıklanabilir.
Bizim ülkenin en korkunç geleneği aslında suçu hep bir başkasına atmaktır. Kimse bir kez bile acaba “bunda benim bir hatam yok mudur” diye düşünmez. Örneğin, “kocasının silahından çıkan kurşunla öldürülen kadın” haberini görünce, o haberin içinde geçen kadının babası “ben bu adamın böyle bir şey yapabileceğini nasıl öngöremedim, neden adamı yeterince tanımadım” diyor mudur? Suçu kızını evlendirdiği adama atıyor, eğer kızı koruma talep etmiş ve verilmemişse suçu bir de devlete atıp işin içinden kendini kolayca kurtarıyordur. Aynı haberi neredeyse her gün gören yurdum insanları “yine mi!” diyerek gününe devam ediyor, eminim suçluluk hissetmiyordur. Herkes kendini suçlu hissetmelidir, çünkü bu kadınlar bağırıyor, hep bağırdılar. Deprem enkazında yaşayan bir insan varlığı duyabilmek için haykırılan “Sesimi duyan var mı?” gibidir kadınların yıllardır bağırması. Neden duymuyoruz o sesleri? Oysaki başka ülkelerdeki katliamları duyup konsolosluklar önüne akıyoruz, oysaki başka ülkelerdeki seçim sonrasında yapılan mitingleri duyup kafalar patlayıncaya kadar tartışıyoruz. Ama kendi ülkemizdeki kadın katliamlarını görüp de sığınma evlerinin sayısı neden hala bu kadar az diyerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önlerine gitmiyoruz. Oturup ülkemiz kadın intiharlarından başlayıp, töre cinayetlerine, boşanmak isteyen kadınların kocaları tarafından öldürülmesine dönüşmüş olmasına kafa patlatmıyoruz.
Dünya büyüdükçe bize geliyor, iletişim sınır tanımaz oluyor. Bilgisayar başında çalışma hali farklı olanaklar sunuyor. Daha büyüyor iletişim, daha gelişiyor sanayi, daha çok kadın geçiyor iş başına. Erkeğin o kutsal beden gücü artık bir şey ifade etmiyor, mesele beden gücünden çıkıyor beyin gücüne dönüşüyor. Kadınlar kendilerine böylece her alanda yer buluyor. Erkek ve kadın rekabette, üretimde eşitleniyor. Mesela Amerika’da bir erkeğin kadına iş yerinde cinsiyet belirten şaka dahi yapması hukuksal zeminde engellenmiş. Böyle bir şeyin hayalini kurabileceğim duruma henüz sevgili ülkemin, sevgili insanları olarak daha gelmedik. Biz hala, öldürülen kadınların haberlerini gördüğümüz de alışmışlıkla bakıp geçiyor, yüzümüzü kesinlikle kızartmıyor, öylece o kadınların kocalarını veya babalarını suçlayarak işin içinden kendimizi sıyırmaya çalışmakla meşgulüz. Kadınlar enkaz altından bağırıyorlar “Sesimizi duyan var mı?” Seslerini duyanımız pek az tıpkı sığınma evlerinin sayısı gibi.
Kullanım süresini fazlasıyla aşmış anayasamızda 5393 sayılı Belediye Kanunu'na göre büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyelerin kadın ve çocuk sığınma evi açmasını zorunlu hale getiriyor.Türkiye'de kanun kapsamında olan belediye sayısı 250 civarında. Ancak 2010 yılı sonu itibarıyla ülke genelinde belediyelerin açtığı sığınma evi sayısı 23 adet. 46 ilimizde ise sığınma evi diye bir yapının, varlığın esamesi okunmuyor. Bence 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü dünyalı gibi kutlaya bilemenin yolu, sığınma evlerini yapmayan belediyelere soruşturma açtırmak olabilir. Kadınlar cinayetlere kurban gidiyorlar kaçacak yerleri yok. Onların sesine kulak verip en azından kaçacak yer sağlana bilinir.
Sizi 2011 yılında Diyarbakır Belediyesinin yaptığı bir araştırmayla bırakayım. “Diyarbakırlı kadınların yüzde 65,3'ü şiddetin erkeklerin kadını baskı altında tutma aracı olduğunu düşünüyor. Yüzde 18,2'si kadınların kendi hatalarından dolayı şiddet gördüğü fikrinde. Her 100 kadından 67'si erkeklerin eğitilerek şiddetin önlenebileceğini kaydetti. Kadınlar, kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda kurumların üzerlerine düşen görevlerini yerine getirmede yetersiz kaldıklarını düşünmektedir. Evli her 100 kadından 51'i eşinden şiddet görmüş veya görmektedir. Evli 10 kadından biri her zaman şiddet gördüğünü söylüyor. Evlendiğinde 18 yaş altında olan kadınların yüzde 58,7'si eşinden şiddet görürken, daha büyük yaşlarda evlenenlerde bu oran azalmakta. Resmi nikâhı olmayan kadın daha fazla şiddet görüyor. Görücü usulüyle evlenen her 100 kadından 54'ü eşinden şiddet görmekte."
“Sesimizi duyan var mı?”
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2013
9.06.2013
3.06.2013
3.04.2013
24.03.2013
29.01.2013
12.10.2012
12.09.2012
20.08.2012
21.07.2012