Fehmi KORU
Başbakan Tayyip Erdoğan son birkaç konuşmasında, herhalde 12 Eylül (1980) askeri darbesinin yıldönümüne denk düştüğü için, dönem mukayesesinde bulundu: 12 Eylül ve 28 Şubat (1997) öncesinde de bugünküne benzer gelişmeler yaşanıyormuş... Sokaklar hareketleniyor, medya “Emret komutanım” deyip hizaya giriyormuş...
Yanlış bir benzetme değil bu. Sadece 12 Eylül ve 28 Şubat müdahaleleriyle değil, 27 Mayıs (1960) ve 12 Mart (1971) darbeleriyle de aynı mukayese yapılabilir: Sokaklar hareketlenince medya biri bin yaparak, olmayanı olmuş göstererek devreye girmişti o dönemlerde; bugün de sokaklar hareketli, bugün de medyada kışkırtıcı bir hava var...
Mukayese doğru, ama çıkarılan sonucun doğru olduğundan o kadar emin değilim...
“Darbeler devri kapandı” saflığında olmadığımı biliyorsunuz; ancak yine de bugünün Türkiyesi’nde ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın bir askeri müdahalenin şartlarının hazırlanmasının kolay olmadığına inanıyorum. Her şeyden önce, arkasında her iki kişiden birinin desteği bulunan ve desteğin sürdüğü bir siyasi iktidarı yerinden edecek demokrasi-dışı bir hareketin göreceği tepki göze alınamaz...
Türk Silâhlı Kuvvetleri ne zaman siyasete müdahale ettiyse, bunu, ‘millet adına’ yaptığına inanır; arkasında millet desteği bulunmayan müdahaleler zaten ömürsüzdür...
İyi de, mukayese tablosuna baktığımızda, darbeler tarihimizin köşe taşlarıyla bugün olanlar arasındaki benzerliği görebiliyoruz: Gösteriler... Eylemler... Gösteri ve eylemlerde hayatlarını kaybedenler... Olan bitenlerin medyaya yansıması...
Geçmişteki herhangi bir darbeyi irdeleyen bir kitabı açın; kitabın sayfaları arasında dolaşırken bugün yaşadıklarımızın anlatıldığı hissine rahatlıkla kapılabilirsiniz... Hatta darbelerin hazırlık aşamasında yer almış bazı kurum ve şahısların bugün de benzer görevleri ifa ettiklerini görebilirsiniz... 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a her müdahalede destek hizmeti vermiş niceleri, daha yaşlanmış olsalar da, bugün de bir yerlerden başlarını çıkartabiliyor...
Kendileri bizzat değilse, onların el verdikleri...
Ülkemiz böyle bir ülke işte...
Ancak yine de, bu kadar benzerliğe rağmen, şimdilerde yaşananların darbe beklentisiyle ilgisi olduğunu sanmıyorum.
Benzerliklere bakıp aynı sonucun arzu edildiğini sanmak, eğer yapılanlarda amaçlanan sonuç farklıysa, teşhisin sahiplerini yanlışa sürükleyebilir...
Galiba sürüklüyor da...
Eylemlere katılanlar, onlara destek verenler, sokakları hareketli tutmakta yarar görenler, bunu hangi masum düşünceyle yapıyor olursa olsunlar, aslında siyasi iktidarı değil ülkeyi zayıflattıklarını bilmeliler...
Kısa süre öncesine kadar bulunduğu bölgede ‘öncü’ rolünü başarıyla üstlenmiş, krizlerden etkilenmeyen ekonomisiyle, sağladığı sosyal barışı ve sorunlarını çözmede çekincesiz demokratik yöntemleri benimsemesiyle ‘örnek bir ülke’ konumundaydı Türkiye...
Şimdi üzerinden sanki uğursuz bir bulut geçmiş görüntüsü veriyorsa, bunda, son aylarda yaşananların büyük payı var.
Yaşanmayabilirdi yaşananlar; bunda, bugünlerde olanları geçmişin darbeleriyle mukayese etmenin ve konulan yanlış teşhise uygun politikalar üretmenin ne kadar etkisi var, bilemiyorum...
Mutlaka etkisi var; ama ne kadar?
Doğru teşhis konulabilirse, alınacak doğru tedbirlerle sorunla daha kolay baş edilebileceğine ise eminim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025