Fehmi KORU
Robert Ludlum ölene kadar (2001) her yazdığını hiç kaçırmadan okuduğum bir casusluk ve gerilim romanları ustasıydı; öldü ama, onun adıyla yeni romanlar çıkmaya devam etti.
Ölümü bile namına uygundu Ludlum’un; Florida’daki evinde gizemli biçimde çıkan yangında aldığı yanıklar yüzünden…
Kimbilir kaç yazı yazmışımdır okuduğum romanları üzerine…
Ludlum’un romanlarındaki ‘teröristler’, bir dava uğruna ölmeyi göze alan ve ideolojisi adına ölen-öldüren tipler olmak yerine, hükümetler veya bazı çıkar gruplarının yönlendirmesiyle eylemlerini profesyonelce icra eden birer kukladan başka bir şey değildir.
CIA gibi devlet kurumları ile onların hizmet verdiği politikacılar.. karanlık işlere meyyal.. çıkarları için her şeyi göze alabilen.. ve ortada yanlış bir iş varsa ilk kuşkulanılması gereken yerler ve kişilerdir…
Jason Bourne: Hafızası kaybettirilen ajan
En önemli roman karakteri olan Jason Bourne tam dört kez Matt Damon tarafından beyaz perdeye yansıtıldı.
Sonuncusu Digiturk’ün ‘Salon 1’inde şimdilerde gösterimde.
Dün gece izledim ‘Jason Bourne’ filmini…
Kendisinin gerçekte kim olduğunu, geçmişte hafızasıyla oynanarak CIA tarafından tetikçi hale getirilerek karanlık operasyonlarda kullanıldığını önceki üç filmde öğrenmişti Bourne; tetikçi geçmişinde 35 kişinin canını aldığını da…
Bu yeni (2016 tarihli) filmde, öğrenmek için öldürmeyi ve gerekirse ölmeyi göze aldığı ise, CIA’de tahlilci olarak çalışmış babasının neden öldürüldüğü sorusunun cevabıdır.
Babasının ölümünden sorumlu kişi, CIA içerisinde basamakları çıka çıka kurumun başına kadar gelmiştir ve geçmişindeki yanlışlıkların sergilenmesini engellemek gibi bir derdi vardır; bir de kurulmasına parasal destek verdikleri bir bilgisayar programıyla bütün dünyayı izleyip gözlemeyi kafaya koymuştur…
Filmi uzun uzadıya anlatacak değilim.
İlgimi çeken senaryosu içerisine yerleştirilmiş bir entrika…
Bir tetikçi var.. bir de belirlenmiş tetikçi..
CIA başkanıyla kaderini birleştirmiş tetikçi aldığı talimatla bir bilgisayar programcısını kalabalık ortamda öldürecektir. Tabii kendisini görünmez kılıp gizleyerek… CIA başkanına körü körüne bağlı bir ajana düşen ise, suikast sonrasını düzenlemektir.
“Cinayeti işlemekle suçlanacak kişi de hazır efendim” der o ajan ve devam eder: “20 yaşında bir Iraklı.. Cesedi sonradan bulunacak… Tabii esas tetikçinin geride bıraktığı cinayet silâhının üzerinde de parmak izi…”
Bu cümleyi filmde yan bir rol üstlenmiş adamın ağzından duyunca “Yanlış mı işittim?” merakıyla filmi geriye sarıp o sahneyi bir daha izledim.
Hayır, söylenenleri doğru işitmişim…
İzlemeye devam ettim.
Tetikçinin silâhından çıkan ilk kurşunla birlikte ortalık doğal olarak karıştı filmde. Tetikçi ortada görünmediği için.. salonu dolduran erkekli-kadınlı izleyiciler derhal can derdine düştüler ve kaçışmaya başladılar…
Onların kaçışlarını izlerken birden kendimi Reina’da kıstırılmış insanların can havliyle neler yapabileceklerini zihnimde canlandırır buldum.
Aynısını yaparlardı herhalde: Olay mahallinden derhal kaçarlardı ve katilin yapacağı, filmde olduğu gibi, kalabalıkla birlikte hareket etmesiydi…
Eylem mahallinde bırakılması kararlaştırılmış cinayet silâhı… üzerinde gerçek tetikçinin değil ‘cinayetin kendisine mal edileceği kurban’ rolü önceden biçilerek belirlenmiş kişinin parmak izi… tetikçi kaçıyor… rolü üstlenmesi beklenen kişi ölü ele geçiriliyor…
Bu, 2016 tarihli Jason Bourne filminin senaryosu…
İki tetikçi var; biri gerçek, öteki belirlenmiş…
Suikast için ‘câni’ rolü biçilmiş kişinin hangi dini veya etnik kimlikten olacağını.. eylemin işleneceği dönemin özellikleri belirliyor doğal olarak…
Dünya çapında sihirbaz David Copperfield herkesin gözü önünde kocaman uçağı yok etmiyor mu?
Filmde de CIA cinayeti kendi tetikçisine işletiyor, ama dünyaya “O yaptı” diye eylemle hiç ilgisi bulunmayan başka birini göstermeye hazırlanıyor; tabii adamı ölü ele geçirdikten sonra…
Sadece filmlerde değil, gerçek hayatta da eylemciler nedense hep ölü ele geçirilir oldular.
David Copperfield’i bilir misiniz?
Ludlum’un filmlerinde, özellikle Bourne serisinde, CIA de, bir tür David Copperfield, bir tür sihirbaz…
Oğlunun şirket (CIA) içindeki kötü tipler tarafından karanlık operasyonlarda ‘tetikçi’ olarak eğitilmek istendiğini fark eden iyi bir baba ne yapar? Buna engel olmaya çabalar değil mi?
Jason’ın babası da öyle yapmış…
Bu çabası fark edildiğinde, ellerine her bakımdan ‘ideal bir tetikçi’ geçmişken babası yüzünden ondan vazgeçmek yerine, CIA içindeki kötü tipler, babayı sanki teröristlerce yapılmış süsü verilen bir suikastla ortadan kaldırıp oğlunu teşkilâta daha da bağlı hale getirmeyi yeğlemişler…
Filmin sonunda.. o ana kadar en halisane duygular içerisinde davrandığını görmeye alıştırıldığımız bir kadın ajanın da, ayaklarını kaydırmada görev aldığı kötü tiplerden fazla farkı olmadığı.. onun motivasyonunun da hak etmediği bir makama gelmek ve bunun için gerekirse öldürmek olduğu..
Ne kötü şu film senaryoları…
Bu yazının bir yerinde ‘Reina’ adı geçiyor, ama siz bunu taze izlenmiş bir filmin üzerimde bıraktığı etkiden daha öteye çekmeyin lütfen…
İmkânınız varsa, ‘Jason Bourne’ filmini kendiniz de izleyin.
ΩΩΩΩ
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025