Fehmi KORU
İki önemli gelişme, daha doğrusu iki uyarı. İkisi de biraz gecikmeli gelse bile, yerinde ve önemli uyarılar…
AK Parti genel başkanı sıfatı da bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, partisinin genişletilmiş İstanbul İl Danışma Meclisi toplantısında dile getirdi uyarısını.
Uyarısı ‘gazeteci’ ve ‘yazarlar’ ile ilgiliydi.
Hürriyet gazetesinin okur temsilcisi de, başta kendi gazetesi olmak üzere, bütün medyayı, gazeteciliğin temel ilkelerini hatırlatarak uyardı.
Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı dinlerken düşündüm: Gazetecilik gerçekten de son yıllarda bambaşka bir hal aldı.
Bildiğimiz anlamda gazetecilik yapılmıyor; gazetecilik adına yapılan ise aslında gazetecilik değil.
Eskiden gazetecilik…
Eskiden, gazeteler gazetecilik ürünlerini ön plana alan reklamlarla okur kazanmaya çalışırlardı.
Hatırlayın: Hemen her gazete, zaten yaptıklarıyla parlamış bir mensubunun –muhabir veya yazarının– özel bir çalışmasını, araştırmasını duyurma gayretine girerdi.
Yazarlar eğer yeni bir gazeteye geçtilerse, bu durum, her türlü reklam mecrasıyla, o sayfalarına geldiği için gazete almayı düşünecek bir kitleye reklamlarla duyurulurdu.
Ne o yapılıyor bugün, ne de öbürü.
Hürriyet gazetesinin kurucusu Sedat Simavi adına Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül jürisinde yıllarca görev yaptım. Jüri sekretaryası, üyelere, toplantıdan günler önce, dosyalar dolusu gazetecilik ürününü gönderir, bizler de onları okuyarak kanaat belirlerdik. Aralarından birini diğerlerinden öne çıkarmanın zor olduğu ürünlerdi çoğunluğu.
O gazetecilik ürünlerinin benzerlerine artık gazetelerde rastlanmıyor.
Jüriden ayrıldığım için değerlendirmenin şu sıralarda nasıl yapıldığını bilmiyorum, ama heyetin işinin çok zor olduğunu da düşünmeden edemiyorum.
Gazetecilik yok da ne var?
İsmini koymanın kolay olmadığı yeni bir durum var.
“Racon kesilecekse…”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünkü sözlerine bu tespit ışığında yakından bakalım.
“Zaman zaman kamuoyunda, medyada, partimiz içinde, kesinlikle arzu ve tasvip etmediğim tartışmalara şahit oluyoruz. Genellikle sosyal medya hesapları veya kimi köşe yazarları üzerinden başlatılan bu tartışmalarda, birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği, herkese ayar vermeye çalıştığı anlaşılıyor.
Burada bir kez daha açık ve net olarak ifade ediyorum; benim, milletimle, partimle paylaşacağım bir düşüncem, bir teklifim, bir hissiyatım varsa, bunun yolları bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim.”
Doğru söylüyor Cumhurbaşkanı; yazarlar ve yazılar hakkında, kendisini veya partisini ilgilendiren haberler konusunda ne düşündüğünü başkalarına ihtiyaç duymadan kendisi toplum önünde seslendiriyor.
Racon kesilecekse, yine kendisi racon kesiyor; kesilen raconların sonuçları da ortada zaten. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sevmediği düşünülen kişileri, medya, bünyesinde barındırmak istemiyor.
Son zamanlarda ‘Beştepe’ye yakın’ diye bilinen bazıları Cumhurbaşkanı Erdoğan adına racon kesmekteymiş… “Şu köşe yazarının Cumhurbaşkanı ile dostluğu var…” düşüncesiyle okunuyormuş yazdıkları…
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında anlatıyor bunu.
Kulağıma geleni yazayım: Biri, önceki akşam, bir televizyon kanalında, “Aydın Doğan’ı parmağımda ben oynatıyorum; ne dersem yapar o” sözlerini sarf etmiş…
Muhtemelen kendisine iletilen o sözlerden sonra böyle bir açıklama yapma ihtiyacı hissetmiş olmalı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Tek Parti Dönemi yanlışlıkları
Eskiden, öyle asırlar önce de değil, ‘gazeteci’ makulesinin ‘bağımsız’ olması bir üstünlük sayılırdı. ‘Tek parti dönemi’ndeki yanlışlıklara tepki duyulurdu da ondan.
Tek parti döneminde.. bir, devletle veya Çankaya ile iç içe yazarlar vardı.. bir de, devlet veya Çankaya tarafından kalemleri kırılan yazarlar…
Çankaya aleyhine yazanlar İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanırdı. “O yazmasın” dendiği için de, Ahmet Emin Yalman, uzun yıllar mesleğinden uzak kalmıştı.
O dönemde yazamaz olmuş tek gazeteci Yalman değildi elbette; en ünlüsü ve şaşırtıcısı o olduğu için ismini anıyorum.
Şaşırtıcıdır; çünkü Şeyh Said isyanı sonrasında Şark İstiklal Mahkemesi’nde yargılanmak üzere tutuklandığında, aynı durumdaki arkadaşlarıyla birlikte, şu arizayı telgrafla ilgilisine göndermişti Yalman:
“Yüksek dehanızla vücuda getirdiğiniz inkılâpta hakiki ve samimi birer fikir amelesi sıfatıyla çalıştığımızı ve Cumhuriyetin zafer ve istikrarına faydalı olmaktan başka emel beslemediğimizi İstiklal Mahkemesinin huzuru adaletinde de ispat etmek için, Şark vilayetlerinden Elaziz’e doğru giderken isyan ve irticaın pençesinden bir defa daha kurtarmış olduğunuz bu vatan parçasında gördüklerimiz ve duyduklarımız, bize şu kanaati verdi ki, eski idarelerin ihmal ettiği memleketimizde, yazı masası başında görülemeyen birtakım vaziyetler mevcuttur. Bu vaziyet içinde vatanın süratli bir inkişafa mazhar olmasını temin edebilmek ve Türk Milletini işaret ettiğiniz inkılâp yolu üzerinde gayeye doğru sarsıntısız yürütebilmek için, şahsi münakaşalardan ziyade, birlik ve dayanışma halinde bir sükûnete muhtaç olduğumuza kanaat getirdik. Türk aile topluluğu içinde, bundan sonra işgal edeceğimiz mevki her ne olursa olsun, mesleğimizi bu kanaate göre düzenlemeye ve çevremize aynı kanaati samimiyetle telkin etmeye çalışacağımızı arz eder ve kurtarıcımıza, irticadan huzur ve refaha kavuşan bu muhitten, en derin tazimlerimizi bir daha tekrar ederek feyizli nazarlarınızın üzerimizden eksik edilmemesini istirham eyleriz muhterem Cumhurreisimiz Hazretleri.”
(İmzalar: Ahmet Şükrü, Ahmet Emin, Müştak, Suphi Nuri, Gündüz Nadir.)
Kaynak: Hasan Rıza Soyak, ‘Atatürk’ten Hatıralar’, Yapı Kredi Yayınları 2005, s. 333-334.
Böyle birinin de kalemi kırılabilmişti.
Sedat Simavi’ye atfedilen “Kalemini kır, ama satma” tavsiyesi daha sonraki dönemlere aittir.
Hürriyet okur temsilcisinin uyarısı da önemli, ama yazıyı daha fazla uzatmamak gerekiyor.
O konuya belki yarın girerim.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025