Fehmi KORU
Abdullah Gül ‘bağımsız adaylık’ serencamını kamuoyuyla paylaşıp defteri kendi eliyle kapattığına göre, günlerini hızla tüketmekte olduğumuz ‘cumhurbaşkanlığı seçimi süreci’ni artık biraz daha yakından ve daha rahat değerlendirebiliriz.
‘Seçim’, ismi üstünde, seçecek durumda bulunan insanların tercihlerini öğrenmek için yapılır. Ülke yönetimiyle ilgili seçim bunlardan en önemlisidir.
Partiler ve adaylar kamuoyu karşısına çıkıp neden oy istediğini insanlara anlatır ve ikna faaliyetinde başarılı olan/lar belli bir süreliğine yönetim görevini üstlenirler.
Türkiye Batı’dan ve Doğu’dan farklıysa eğer…
Bizim insanlarımız bu sürece önem verdiğini, sandığa başka ülkeler insanlarından daha fazla ilgi göstererek belli eder.
ABD’de sözgelimi, oy verebilecek durumda olanların yaklaşık yarısı başkanlık seçimine katılır, onların yarısından bir fazlasının oyunu alana görev teslim edilir. Hatta, son seçimde olduğu gibi, bazen adaylardan daha az oy alanın bile başkan seçildiği olabiliyor ABD’de…
Mısır’da seçmenlerin yüzde 60’ı iki hafta önce yapılan başkanlık seçiminde oy kullanma zahmetine katlanmadı; muhtemelen katılsa da bir şeyi değiştiremeyeceğinin bilinciyle… Katılanlardan 1,5 milyona yakın seçmen, aday olmadığını bile bile, olağanüstü başarılı Mısırlı bir futbolcuyu, İngiltere Premier Ligi’nde Liverpool’da top koşturan Muhammed Salah’ı, tercih etti.
Türkiye’de ise seçimlere katılma oranları hep yüksek oluyor.
Oyunun değerini biliyor bizim insanlarımız.
Bunun böyle devam etmesinde de yarar var.
Endişeli miyim? Evet öyleyim. Çünkü zamanından çok erkene çekilmiş bu seçim daha önce hiç yaşanmamış türden olaylara sahne olmaya başladı. Seçmende ‘‘Sandığa yansıyan bizim tercihlerimiz değil’’ hissini uyandırabilecek türden olaylara…
ABD ve Mısır gibi ülkelerde seçmenin sandığa ilgisizliğinin altında o his yatıyor çünkü.
İki hafta süren ve sonunda Gül’ün ‘‘Ben aday değilim’’ açıklamasıyla biten süreçte yaşananlar, halkın önünde bulunsa bir anlam taşıyabilecek farklı bir seçeneğin zamanından önce ortadan kalkmasına sebep oldu.
Bakmayın ardından yazılıp çizilenlere, televizyon ekranlarından konuşulanlara da fazla kulak vermeyin, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı adayı olarak seçime katılabilmesi, pek çok seçmen için farklı bir tercih teşkil edebilecekti.
Ülke sorunları yerine kişileri tartışmak…
Muhtemelen ilk defa ‘çatı adayı’ bile olmayan, ancak birden fazla partinin tabanından oy alabilecek bir ‘bağımsız aday’ seçeneği ile sandık başında baş başa kalınabilecekti.
Seçim de, kişiler arasında yıpratıcı bir yarış olmaktan uzaklaşıp vatandaşlara ülkenin gerçek sorunlarıyla yüzleşmesi fırsatı sağlayacaktı.
Referanduma (16 Nisan 2017) doğru dürüst tartışmadan gitmiştik; halkın yarısı sandıkta tereddüt beyan etmişti. O referandumun sonucunu sistem değişikliği olarak yaşamaya hazırlandığımız 24 Haziran sonrasında başımıza neler gelebileceğini anlama fırsatı verecekti seçim kampanyası…
Kimselere sataşma niyeti olmayan, hatta adaylığı bile makam için değil belli bir amacın tahakkuku için üstlendiği bilinen bir siyaset adamının yürüteceği kampanya, belki de demokrasi geleneğimizde yeni bir çığır açacaktı.
Eksiklerle dolu demokrasi geleneğimizde…
Adayın kazanıp kaybetmesinden bile daha önemliydi bu ihtimal.
Gül’ün adaylığını arzu edenlerin çoğu benim gibi düşünüyor olmalı.
Belki yine partilerine oy verecekti seçmenler.. belki yine parti adaylarından biri sandıktan ‘cumhurbaşkanı’ olarak çıkacaktı.. ancak aradan geçecek iki ay içerisinde ülkede tartışılacaklar seçmenin zinini açacak, adayların bakış açılarını bile etkileyebilecekti.
Ne demek istediğimi anlamak için, Abdullah Gül’ün ‘‘Ben aday değilim’’ diye özetlenebilecek dünkü açıklamasının tam metnini okuyun, hatta bir on dakikanızı ayırıp görüntülü olarak da bir kez daha izleyin.
Şimdi ne olacak?
Fazla bir şey olacağı yok. Ülkedeki siyasi kutuplaşmayı bire bir yansıtacak parti adaylarıyla gidilecek cumhurbaşkanlığı seçimi, kampanyaya şimdiden ağırlığını koyan bildik üslubun yeniden dillere hakim olmasıyla, her seferinde oy kullanmak üzere sandık başına koşmuş bazılarımızın seçeneksizlik yüzünden tereddüt geçirmesine yol açacak.
İnsanlar böyle böyle sandıktan soğuyorlar.
Şimdi karşı karşıya kaldığımız ortamın sebebi sadece iktidar çevresi olsaydı neyse, muhalefet partileri içinden birilerinin de seçmen tercihini kısıtlamada yarışmaları, politikacıların alışmadıkları bir üslupla kamuoyunu muhatap hale getirecek ve ‘‘Siyaset böyle de yapılabiliyormuş’’ kanaati oluşturacak bir yeni durumdan duydukları korku ile açıklanabilir mi?
Bana öyle geliyor da.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025