Fehmi KORU
Yıllar ve yıllar boyu hemen her gün, çoğunlukla da ülkeyle ilgili konularda kalem oynatan biri olarak, aslında çok iyi anlamam gerektiği halde yine de zorlandığım bir konu var: Kritik durumlarda herkesin ‘birlik ve beraberlik’ içerisinde hareket etmesi arzu edildiği halde, neden kritik olmayan konularda farklılaşmayı, kendimiz gibi düşünmeyen insanları ötekileştirmeyi uygun görüyoruz?
Tersinden alayım: Siyasiler kendi doğrularının gerçek doğru olduğuna inanıyorlar bizde; bu sebeple herkesin kendi görüşlerini kabul etmelerini istiyor, buna yanaşmayanları en ağır ifadelerle eleştiriyorlar.
Siyaset biliminde buna ‘kutuplaştırma politikası’ deniyor.
İyi bir politik yaklaşım değil bu. Sonuçta herkes her konuda aynı düşünmek zorunda değil. Doğru olan tavır, farklılıkları olağan kabul edip onlardan yararlanmaya bakmak olmalı. Yararlanılmasa bile, farklı görüşlerin varlığını zenginlik sayabiliriz.
Hayır, bizde siyaset alanından toplumsal alana da sirayet eden genel geçer kural, hemen her konuda herkesin benzer -hatta aynı- görüşlere sahip olması gerektiği…
‘Kanal İstanbul’ gibi nereden baksanız tartışma götürecek bir konu o genel geçer kurala uygun bir biçimde ele alınıyor. “Çatlasalar da patlasalar da yapacağız” üslubu, bunun sonucu…
“Çatlasalar da patlasalar da” denilenler de bu ülkenin vatandaşları; hatta bir bölümü paralel bir kanal yapılmak istenen kentimizin yerel yönetiminin sorumluları…
Onlara da söz hakkı tanımadan proje hayata geçirmek isteniyor.
Kutuplaşıyoruz.
‘Birlik ve beraberlik’ mitosu
Deprem vurduğunda, yerle bir olan evler ve hayatını kaybeden insanlar gölgesinde, düne kadar insanları farklı görüşlerinden dolayı adam yerine koymak istemeyenler, ötekileştirenler, bu defa “Birlik ve beraberlik içerisinde bulunmamız gereken şu günlerde” diye başlayan cümleler kuruyorlar.
‘Birlik ve beraberlik’ içerisinde olmalıymışız…
Aslında her iki durumda da kapı aynı yere açılıyor: “Birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerektiğini” söyleyenler, öyle kritik ortamlarda bile, insanları derhal farklı köşelere yönlendiriyorlar…
Farklı köşelere yönlendirdiklerini, depremin sıcak ortamında, silkelemek için elinden geleni ardına bırakmayan çok.
En ufak bir sorgulamaya karşı sopa gösteriliyor.
Daha önce ötekileştirilmiş bir kesimden gelen deprem yardımına bile geçit verilmek istenmiyor…
Hani ‘birlik ve beraberlik’ içerisinde bulunmak gerekiyordu?
“Birlik ve beraberlik içinde bulunmak” ile kast edilenin, merkezi otoriteye tabi olmak anlamına geldiğini en iyi anlatan örnek de bu aslında: Ötekileştirilenler yardım toplayabilir, ya da kendi imkanlarını seferber ederek deprem mahalline malzeme getirebilir; ancak getirdiklerini kendileri kendi kimlikleriyle bizzat halka dağıtamazlar…
“Kızılay’a veya AFAD’a versinler” denilmiş siyaseten ötekileştirilmiş bir kesimden gelen deprem yardımları için…
İşte benim de “Anlayamıyorum” dediğim nokta bu.
Deprem vurduğu yerlerde hangi ırktan, hangi siyasi eğilimden insanların yaşadığına bakıyor mu? Birkaç gün önce Manisa’yı vurmuştu, en son Elazığ ve Malatya’yı yokladı, her an ülkenin en büyük ve en kozmopolit kentini de vurabilir.
Hayır, deprem ayırımcı davranmıyor.
İnsanlar ise ayırımcılık yapmayı marifet sayıyor.
Sıradan sayılabilecek dokundurmalara da, eğer o dokundurmayı yapan daha önce ‘farklı görüşü’ sebebiyle ‘öteki’ sayılmışlardan biriyse, sıradışı dokundurma muamelesi yapılıyor.
Açın herhangi bir yayın organını, deprem sonrası yazıların ve yorumların çoğunda, birkaç kişi üzerinden muhalif görünenler adam akıllı hırpalanıyor.
Muhalefet cephesi sanki farklı mı?
Yazımı buraya kadar okuyanlar eleştirimin yalnızca iktidara dönük olduğu zehabına kapılabilirler. Öyle değil, bu beğenmediklerini ille hırpalama merakı her kesimde var. Muhalif cephenin bazen belli eden hoyratlıklarına bakarak, ellerine iktidar fırsatı geçse onların da şimdi karşılaştığımıza benzer bir tavır benimseyebileceklerini düşündüren örnekler var.
Örnek mi istiyorsunuz?
Geçen hafta, CHP lideri ve kurmayları, muhalif tavırlı yazarları bulunan bir internet sitesi ailesiyle bir araya geldi. Buluşmaya en büyük tepkiyi, iktidar yanlıları değil, kendilerini CHP’li sayan bir kesim gösterdi.
Kendileri gibi muhalif olan ve yine kendileri gibi şimdilerde CHP’ye sempatiyle bakan o yazarlarla buluştu diye CHP kadrosunu yaylım ateşine tuttu o kesim.
Zaten aynı kesim, iyi bir şey bile yapılsa, doğru bir görüş dahi savunulsa, eğer onu yapan ve savunan kendileri gibi biri değilse, yapılanı ve söyleneni kabule hazır görünmüyor.
Onların çizgisine bütünüyle teslim olmayana onlar da sempatiyle bakmıyorlar.
Böyle bir ülkeyiz.
Depremler bile bizleri birleştiremedikten sonra yapılabilecek bir şey yok.
Galiba, iktidar-muhalefet ayırt edilmeden, bu görsel bozukluğa, bu yaklaşım yanlışlığına “Dur” diyecek yeni bir siyaset diline ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025