Fehmi KORU

Ben de, CHP’li Muharrem İnce’nin başlatacağı yeni harekete ve muhtemel parti oluşumuna kendilerine özel sebeplerle düne kadar olumlu yaklaşan kalemlerin bugün yaptıkları gibi, ‘1000 Günde Memleket Hareketi’ açıklaması ardından yaşadığım hayal kırıklığıyla baş başa kalıp başka bir konuyu ele alabilirdim.
İddialı çıkışa iddiasına uygun sayıda yorumcu katkısı gelmedi.
Oysa ben yine de bu çıkışı ele almayı yeğledim. Hem de “Dağ fare doğuracak” diyenler büyük çapta haklı çıktığı, Muharrem İnce’nin dünkü ‘bomba’ açıklamaları birkaç emekli politikacının Anadolu Kulübü’nde kulak kulağa vererek yaptıkları dedikodular seviyesinde kaldığı halde…
Her şeyden önce kendimle çelişmek istemem. İktidar partisinin son yıllardaki gidişatını beğenmedikleri için yollarına yeni arkadaşlarla devam etme kararını alan Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan’ın parti kurmalarına ters bakmadım. Bulundukları yerde rahatsızlık duyanlara düşenin, aynı partide kalmaya devam etmek için kendilerinin de inanmadıkları mazeretler üretmek yerine, benzer düşüncelere sahip başka insanlarla buluşup yeni bir yol aramaları olduğuna inanırım.
Muharrem İnce, belli ki, CHP’de artık mutlu değil.
Kendisi gibi başka mutsuzlar bulur ve birlikte arayışlarını sürdürürlerse siyaset alanında onlara da yer olabilir.
Günümüzde ülkemizde yaklaşık 100 parti var; bir partinin daha kurulmasına itiraz edilemez.
İnce Nutuk’u okumadı mı yoksa?
Sorun şurada: Muharrem İnce’nin birlikte yol almayı hedeflediği kimlerse, onun dünkü açıklamalarını, yeni bir partinin varlığı için yeterli bir manifesto olarak görmüşler midir?
Mustafa Kemal’in İstiklal Savaşı öncesi Anadolu’yu hareketlendirmek amacıyla çıktığı yolculuğu 100 yıl sonra yeni bir siyasi hareketin oluşmasına gerekçe yapmak, o günlerin şartlarından çok farklı günümüz ortamının devasa sorunlarının farkında olmamak olarak göründü gözüme.
Yakın zamanlara kadar her yıl 19 Mayıs günü Samsun’a yanaşan bir tekneden Atatürk büstü çıkartılırdı; o müsamereden farksız bir geçmişe sığınma gösterisini yine o dönemin Sivas Kongresi’nin yıldönümünü başlangıç tarihi seçerek tekrarlamanın fazla bir anlamı olduğunu da sanmıyorum.
Üstelik Sivas Kongresi’nde bazı önemli isimlerin ‘Amerikan mandası’ teklifini günlerce ciddi ciddi tartıştırdıklarını bilmez görünüyor Muharrem İnce.
Keşke bilse ve hareketini 4 Eylül’de Sivas’tan başlatmak yerine, 22 Ekim’i bekleyip Anadolu’daki milli hareketin İstanbul hükümeti tarafından tanınmasını sağlamış protokolün imzalandığı Amasya’yı başlangıç noktası olarak tercih etseydi.
Hareket halinde kalırsa bu arada Atatürk’ün Nutuk’una göz atmaya bol bol fırsatı olacaktır.
Partileşmeye giderse ne olacak?
Daha doğrusu, Muharrem İnce’nin gündeminde, son cumhurbaşkanlığı seçimindeki yenilgisinin faturasını bugünkü CHP yönetimine çıkarmak ve bir sonraki seçimde yeniden adaylığını kotarmak dışında herhangi bir somut program var mıdır?
“Bomba haberlerim olacak” diye duyurduğu dünkü çıkışında bu sorunun cevabı alınamadı. Davet ettiği gazetecilere soru sorma imkanı tanımadığı, konuşması bitince mekanı derhal terk ettiği için de söylediklerini açma fırsatı bulunamadı.
En ‘bomba haber’, anlayabildiğim kadarıyla, “CHP yönetiminde bulunanların, başta genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere, Muharrem İnce’yi sevmedikleri” gerçeğidir.
İyi de, gelişmeleri yakından izleyen herkes bunu zaten biliyor. Kısa süre önce yapılan CHP kurultayı sonrası, kendisi, “Beni tuvaletlerin yanına oturttular” diye yakınmıştı çünkü.
Şahsen, Muharrem İnce’nin, dün merakla beklenen çıkışını, iki yıl önceki seçimde Tayyip Erdoğan yenilmiş ve kendisi cumhurbaşkanı seçilmeyi başarmış olsaydı, ülkemizin bugünkünden ne kadar farklı olabileceğini anlatarak değerlendirmesini isterdim.
Farklı olacak mıydı gerçekten?
Parlamenter sisteme geçiş için kollarını sıvayacak mıydı?
Ekonomide karşı karşıya kalınan sorunların üstesinden nasıl gelinebileceği hakkında ne düşünüyor?
Dış politikanın Suriye, Irak, Libya gibi başlıkları hakkındaki görüşleri neler?
ABD-Rusya denkleminde kendisi nerede duruyor?
Cumhurbaşkanı olmayı onun kadar çok arzulayan birinin, bu ve bunlara benzer soruların cevaplarını bizlerle paylaşması gerekirdi.
Konuşmasından ‘başkanlık sistemi’ – ‘parlamenter sistem’ arasındaki tercihini bile öğrenmek mümkün olamadı.
Politikacıları biraz tanırım, kendilerine olağanüstü önem verirler ve haklarında kim, ne yazmış öğrenmek isterler. Benim bu satırları yazdığım günün henüz ışımadığı erken saatlerinde kalkmış ve internetten gazetelerin köşelerine göz atmaya başlamış ise hiç şaşırmam.
O kadar gürültülü duyurudan ve köşelerden gördüğü teşvikten sonra yaptığı ilk açıklamanın fazlaca ilgi görmediğini fark etmesi kendisini muhakkak şaşırtacaktır.
Hayat böyle bir şey işte.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025