Fehmi KORU
İktidar cephesinin geleceğe dönük siyasi hesaplarının iki nirengi noktası var: Biri HDP’nin seçime tek başına ve yüzde 10 barajına takılmasını getirecek ağır yaralarla girmesini veya kapatılmasını sağlamak… Diğeri de, ittifakı mümkünse İYİ Parti ve Saadet Partisi ile -veya hiç değilse biriyle- zenginleştirmek…
Takdir etmek gerekiyor; hiç kuşkusuz sağlam bir akıl yürütmeye dayanıyor bu hesap…
Baraja takılması veya kapatılması son seçimlerde çıkarmakta olduğu 60 ila 80 kadar milletvekilinden HDP’yi mahrum edecek, o milletvekillerinden önemli bir miktarını AK Parti’nin kazanmasını getirecek…
İYİ Parti ile Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılması ise, ‘yüzde 50+1’ şartının yerine getirilerek sandıktan yeniden iktidar olarak çıkılmasını garantiye alabilecek…
Olaylar bu hesaba uygun geliştiği takdirde, AK Parti iktidarda Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanlığında bir dönem daha kalabilecek demektir…
Korona aşısı ve siyasette yan etkiler
Politikada bu tür hesaplar yapılması doğaldır.
Doğaldır, ancak bu tür ince hesapları hayata geçirmek için gösterilen çabaların yan etkilerinin olması da kaçınılmaz.
Korona günlerini sona erdirmesi umulan aşı konusu gündemin bir başka acil konusu. Salgından kurtulmak için üretilen aşılar birkaç aşamalı denetime tabi tutulduktan sonra ilgili kurumlardan onay alınarak kişilere uygulanıyor. Denetimde, aşının koronadan korunsun diye aşılanan insanlar üzerinde farklı yan etkilerinin bulunmamasına önem veriliyor. Koronadan kurtulurken o yan etki sonucu ölümle karşılaşılmaması hedefleniyor.
Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de alınan kararların yan etkileri olabiliyor. Bunun en çarpıcı örneği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla benimsenen parlamenter sistemin Cumhuriyet’in 100. yılını kutlamaya hazırlanılan günümüzde ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ ile değiştirilmesi sonrasında yaşananlardır.
Yeni sistemle yetkilerin merkezileşmesi sağlandı, daha kolay ve çabuk kararlar alınabiliyor. Cumhurbaşkanı seçilmeyi başaran kişi, anayasa değişikliğiyle kendisine sağlanan yetkileri kullanarak istediği kişiyi bakan yapabiliyor, üniversitelere, Yargıtay’a, Anayasa Mahkemesi’ne istediği kişilerin üye olabilmesini doğrudan sağlayabiliyor. Merkez Bankası’nın başkanını istediğinde değiştirebiliyor.
Aynı zamanda içinden seçildiği partinin genel başkanlığını da üstlenebildiği için, cumhurbaşkanı konumunu kullanarak rakipleriyle dişe diş mücadelede ön safta yer alabiliyor. Cumhurbaşkanı sıfatı bulunduğundan, parti genel başkanı olarak kendisine yönelebilecek aşırı tepkiler ağır mahkumiyet getirebilecek hakaret davalarına sebep olabiliyor.
Yukarıdaki özette yer alan her cümle günümüzde iktidar ile muhalefet arasında çatışmaların ana konusunu teşkil ediyor. Ayrıca, ülkenin içinde yer aldığı uluslararası ittifakların öteki üyelerinden tepkiler gelmesine de yol açabiliyor. Vatandaşları en yakından ilgilendiren ekonomiye dönük uygulamalarda sıkıntılar doğmasını getirebiliyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kabulünden sonraki Türkiye ile önceki Türkiye arasında her konuda yapılacak mukayeseler yeni sistemin sakıncalı sonuçlar doğurduğunu sergileyecektir.
Ekonomide yaşanan sıkıntıların bile kaynağı yeni sistemdir.
Bir çok ülkeyle aranın bozulmasının altında da yeni sistemin yan etkilerini görmek mümkün.
ABD ile mukayese ne gösteriyor
Türkiye’ye yeni sistemi ithal ederken başkanlık sistemini benimsemiş bazı ülkelerin reklam unsuru olarak kullanıldığını herhalde hatırlarız. Ancak ne zaman bir başka başkanlık sistemi ülkesi olan ABD ile mukayeseye kalkışılsa, laf bunu yapanın ağzına tıkılıyor.
En taze örneğe bakalım.
Donald Trump’ın dört yıl süren başkanlığı döneminde çok ağır saldırılara muhatap olduğunu ABD’yi uzaktan da olsa izleyen herkes biliyor. Basında, ekranlarda, sosyal medyada ağza alındığında yüz kızartan her türlü sıfat Trump hakkında kullanıldı. 100’ün üzerinde psikiyatristin imzasıyla akıl sağlığı bile sorgulandı.
Peki bu yüzden kaç kişi hakkında dava açıldı, kaç kişi bu yüzden mahkum oldu?
Hiç kimse. [Bizde son hesapla son dört yılda 63 binden fazla cumhurbaşkanına hakaret davası açıldı.]
Amerikan siyasi tarihinin en talihsiz günlerine tanık olunan 6 Ocak darbe girişimi sonrasında da yargı günlük siyasi kaygılardan kendisini mesafeli tutmayı başardı.
Yeni başkan anayasal yetkilerini kullanıp seçimde kaybeden başkan döneminde alınmış kararları iptal edebiliyor, ancak bunu yaparken bir gözünü Kongre’den diğerini de yargıdan ayıramıyor. Bakanlarını, yüksek bürokratları Senato’nun onaylaması gerekiyor çünkü; aldığı her karar yargının denetim alanına giriyor.
Medya da, ‘dördüncü kuvvet’ olarak, Trump üzerinde kullandığı eleştiri hakkını, cicim haftaları geçtiğinde Biden’i eleştirmek üzere kullanmaya hazır bekliyor.
Sözün kısası şu: Türkiye sistem değişikliğine gitmekle iktidarı destek aramaya zorladı; ‘yüzde 50+1’ şartı yüzünden iktidar ince hesaplarla hareket etmek zorunda. Bu da cepheleşmeyi keskinleştiriyor ve toplumu gerginleştiriyor. İktidarın aklı hep bir dahaki seçimde; sandıktan yeniden başarıyla çıkmak derdi yanlışlara sürüklüyor.
Oysa, eski sistemde iktidar olabilmek için -2002 seçiminde AK Parti’nin yararlandığı gibi- yüzde 36 oy yetebiliyordu; şimdi ise, ‘yüzde 50+1’ şartı yüzünden MHP’ye, Saadet Partisi ile İYİ Parti’ye muhtaç, köklü bir sorunun çözümünde yanına alabileceği HDP’yi sistem dışına itmesi gerekiyor.
Zor dönemeç
İYİ Parti ile Saadet Partisi, içinde yer aldıkları Millet İttifakı’nı terk eder, Cumhur İttifakı saflarına katılırlar mı?
Her iki partinin genel başkanları bu soruya olumlu cevap vermek için tek bir şart ileri sürüyor: Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden vazgeçilip yeniden parlamenter sisteme geçilmesi…
AK Parti, kolay karar alma uğruna, kendi eliyle kendisini zora düşürüp yan etkilere açık hale getirerek öngörülemeyen sorunlara düçar etmiş yeni sistemden vazgeçer mi?
Vazgeçebilirse pek çok sorun kendiliğinden çözülebilir.
Tabii öyle bir geri dönüş AK Parti dışında yeni bir iktidara kapı da aralayabilir.
Yeni sistemle ve yanına çekmeyi beklediği partiler karşı ittifakta kalır, HDP de aynı ittifakta veya ayrı olarak girdiği seçimde yüzde 10 barajını aşarsa, gidilecek ilk seçimde kaybedebilir AK Parti.
Eski sisteme dönmeyi kabul eder ve seçime öyle gidildiği takdirde yeterli oyu alamazsa AK Parti iktidarı yine kaybedebilir.
Hep ‘kazan-kazan’a alıştığı için ilk kez önüne çıkan ‘kaybet-kaybet’ ihtimalleri yüzünden zor bir dönemeçte AK Parti.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025