Ferdan ERGUT
HDP'nin karşılaştığı en büyük sorun AKP (=devlet) baskısı değil. O baskılarla boğuşa boğuşa zaten bugünlere geldiler. Yine boğuşurlar.
Fakat şimdi yeni bir durum (ve sorun) var. HDP gibi bir oluşum, esas olarak barış dönemi oluşumudur. Savaş yıllarında böyle bir oluşumun ortaya çıkmasının hiçbir koşulu yoktu zaten. Savaş dönemlerinde Türklerin çoğunluğunun kulağına zaten hiçbir akl-ı selim söz işlemez. Sadece o da değil: Savaş dönemlerinde Kürt halkının da ihtiyaç duyacağı örgüt, HDP gibi bir örgüt olmaz!
Dolayısıyla, HDP'ye umut bağlayanların bu partiyi savaş dönemine sokmamak gibi bir önceliğinin olması gerekiyor. Daha fazla ilerlemeden şunu da söyleyeyim: HDP'nin 1 Kasım'da aldığı sonucu başarısızlık olarak görmüyorum. Beni şaşırtan 7 Haziran seçimleriydi; zira bu civardaki oyu beklediğim seçim oydu. O seçimde stratejik olarak oy verenler, şiddet sarmalıyla birlikte geri çekildiler. Ve HDP -an itibariyle- daha sahici bir tabana oturmuş oldu. Elbette AKP'nin şiddet çağrısına yanıt verilmemiş olsaydı 7 Haziran'ın o olağanüstü koşullarının sunduğu imkan sayesinde alınan stratejik oyları daha da arttırmak mümkün olabilirdi; ama PKK'nin devlet şiddetine yanıt vermesiyle birlikte o olasılık ortadan kalktı. (Bu saptamaya itirazı kestirebiliyorum. "Şiddet, karşılıksız mı bırakılacaktı?" Yanıtım 80 milletvekilidir! O şiddete karşı örgütlenebilecek devasa parlamento içi ve dışı sivil bir siyaset ve direniş hattı...) Olan oldu; ama geldiğimiz noktada maalesef daha kaybedeceklerimiz var: Şiddet devam ettiği sürece 1 Kasım'da alınan oyu da alamayabilir HDP.
İşin kötüsü, HDP'nin şiddeti engelleyecek ve –dahası- Kürt Siyasetini önümüzdeki dönemde belirleyecek esas dinamikleri etkileme gücü de sınırlı. Son tahlilde koskoca bir Ortadoğu meselesini konuşuyoruz. Bu sürecin belirleyici dinamikleri sadece Türkiye içinde ya da sadece Türkiye'de uygulanacak siyasetlerle belirlenmiyor. Kürt Hareketi, Rojava'da bir devlet kuruyor! Uluslararası dinamikler, Türkiye-içi dinamiklerden çok daha etkili... Hareketin öncelikler listesinin başında Rojava'nın gelmesi bütünüyle anlaşılabilir bir durum...
Bu durum ise şöyle bir gerilim doğuruyor: HDP'nin samimi olarak Türkiye partisi olma iradesi ile bu uluslararası bağlam arasında bir mesafe, bir açı oluştu. Bu açının bütünüyle kapatılabileceğini düşünmüyorum. Yine de yapılabilecekler var. Fakat her ne yapacaksak bunun birincil koşulu HDP'nin Türkiye'de güçlenmesinin Kürtlerin Ortadoğu'daki siyasetlerine -ve haklarına- olumlu bir katkı yapacağını kabul etmekten geçiyor. Fakat bu olumlu katkı, doğrudan bir katkı ol(a)mayacak. İki nedenle: Birincisi, HDP Ortadoğu siyasetine müdahale için değil; Türkiye siyasetine müdahale etmek için kuruldu. Ortadoğu'yu aşan ve/veya onunla ilgisiz bir çok mesele HDP'nin ana meseleleridir; öyle olması gerekir. Bütün bu meselelere Türkiye'nin demokratikleşmesi meseleleri diyelim: Ülkedeki bütün halkların ve inançların yurttaşlık hakları, kadınlar, LGBTİ'ler, ekolojik sorunlar ve elbette emekçi sınıfların sorunları HDP'nin esas politik zeminidir. Ve HDP -kuruluş ilkelerine bağlı kaldığı sürece- bunlar arasında hiyerarşik bir ilişki kuramaz. HDP'nin Ortadoğu siyasetine müdahale imkânları zaten dolaylı olmak durumundadır. Ortadoğu alanının aktörleri HDP'den özerktir veya öyle telakki edilmek durumundadır. Sözün özü, HDP'nin Ortadoğu siyasetine katkısının ancak dolaylı olabileceğinin birinci nedeni bizzat kuruluş dinamiklerinde ve nedenlerinde aranmalıdır. Öte yandan bu katkı azımsanacak bir katkı da değildir ki bu da ikinci nedene getiriyor bizi: Müesses nizamın tıpkı bir zamanlar "Kuzey Irak" dediği gibi şimdi de "Kuzey Suriye" demekte ısrar ettiği bölgede bir Kürt bölgesi/devleti vs. kurulacaksa bunun tarihsel ve haklı nedenleri olduğunu Türklere anlatmak ve Türkiye'deki siyaset alanını -başka birçok konuda olduğu gibi- bu konuda da dönüştürmek gibi önemli bir işlevi olacaktır HDP'nin. Kurulması muhtemel devletin, esas olarak HDP’nin Türkiye’de yürütme iddiasında olduğu çok-kültürlü, katılımcı siyasetin bir yansıması olacağının anlatılmasından bahsediyorum.
Eğer bu iddialar doğru ise - ki yanılıyor da olabilirim- o takdirde HDP'de siyaset yapanların birincil önceliğinin bu partiyi Türkiye'deki bütün mağdurların ve kendileri tarihsel bir mağduriyet yaşamamış demokratların partisi yapmak gibi bir önceliği olması gerekir. Bu da doğruysa yazının başına dönme zamanıdır: HDP, Devletin(=AKP) baskısıyla, hilesiyle, hurdasıyla uğraşma konusunda şerbetlidir. HDP'yi HDP yapan tarih zaten bunu söylüyor. Fakat şimdi yeni bir durum var: Bu hile hurdayla yasal zeminde, parlamentoda da uğraşabilecek, “hayır” dediğinde etkisi olabilecek, Türkiye solunun tarihinde görülmedik bir başarıya imza atmış ve Kürt Hareketinin mücadele zemininden yükselen -ama yeni!- bir özne olarak doğdu HDP… Böyle olmakla birlikte, yasal zeminde kazandığı o göz kamaştırıcı başarı ve güç dışında da başka hiçbir gücü yok! Sorun bu gücün önünü açmaktır. AKP'nin (=devletin) korktuğu PKK değildir. 30 yıldır hangi hamlelerine ne yanıt alacağını, o yanıtlara nasıl kahredici bir şiddetle karşılık vereceğini, "milli mutabakat"ı nasıl kuracağını, medyayı nasıl bir "milli seferberlik" içine sokabileceğini gayet iyi öğrendi devlet... Nasıl başa çıkacağını bilemediği ise parlamento içindeki devasa HDP varlığıdır. Sadece AKP de değil! Devletin bütün kurumları, "bebek katili" dedikleri insanların aldıkları oy oranında RTÜK'te -koalisyon olsaydı MGK'da!- vs.'de temsil edilecek olmalarını engellemek için seferber olmuş durumdalar. HDP'yi marjinalleştirmek, bir AKP projesi değil; devlet projesidir.
Eğer bu saptamalar da doğruysa -ki yanılıyor olabilirim!- geldiğimiz konjonktür itibariyle PKK eleştirisini içermeyen bir HDP savunusu mümkün olmaktan çıkmış demektir. HDP'nin siyasal zeminini daraltan esas unsurun şiddet olduğunu 1 Kasım bize gösterdi. Hiçbir örgüt veya kişi eleştiriden azade değildir. Hele de solda siyaset yapıyorsak! Bu eleştirilerin hepsi HDP-içi eleştirilerdir. Kimisi doğru, kimisi yanlış, kimisi doğruyu ve yanlışı aynı anda barındıran samimi eleştiriler... Bütün bu karmaşadan iyi bir şeyler çıkarmak da örgütlerin ferasetine kalmıştır... Ama bütün iyi niyete rağmen bu örgüt(lere) yapılabilecek en büyük kötülük, eleştiriyi boğmaya çalışmaktır.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.01.2015
28.07.2015
30.05.2015
5.02.2015
27.10.2014
21.06.2014
3.06.2014
26.04.2014
4.04.2014
20.02.2014