Ferhat KENTEL
Aslında bugün Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in “dağda ölen teröriste ağlamayan insan insan değildir” sözünden hareketle ona tepki gösteren bazı insanların neden insan olmaktan vazgeçtikleri, neden bazı insanları insan olarak kabul edemedikleri üzerine yazacaktım. Recep Güven’e hakaret eden, “had bildiren”, onun hakkında suç duyurusunda bulunan bazı insanların nasıl olup da kendilerini bile aşan, kendilerini milliyetçi gibi davranmaya zorlayan adeta tanrısal bir milliyetçiliğin onları nasıl esir aldığından bahsedecektim.
Ama galiba başka bir vesile, “zorunlu askerlik hizmeti” içindeki pratikler, içinde erkeklik dozu bol miktarda bulunan bu tanrısal militarist milliyetçiliğin ruh hâllerini çok iyi anlatıyor.
İşte, www.askerhaklari.com sitesinin derlediği ve “Zorunlu Askerlik Sırasında Yaşanan Hak İhlalleri” adlı bir rapor, cuma günü (dün) bir basın toplantısıyla kamuoyuna sunuldu. Site, bu raporu aslında oldukça kısa denebilecek bir dönem içinde, yani Nisan 2011-Nisan 2012 arasında kendisine yapılan başvurulardan derledi. Sadece bir yıl zarfında 432 kişi zorunlu askerlik süresince yaşamış olduğu ihlallerden “bahsetme cesareti” buldu...
Şimdiye kadar burjuvadan, enderundan, bürokrasinin has mevkilerinden ya da etkili ve yetkili makamlardan insanların çocukları dışında, Türkiye Cumhuriyeti’nin her erkek evladının başına gelen en basit ifadesiyle “kötü muameleler” hakkında bir rapor bu...
Dolayısıyla bu rapor, herkesin bildiği, askeriyenin kutsal örtüsü sayesinde korkunç bir sessizliğe mahkûm edilmiş ve şimdiye kadar kimsenin alenî bir biçimde konuşmaya cesaret edemediği ve biteviye süren bir travma mekanizması hakkında...
“Zorunlu askerlik hizmeti” denen şey, “vatanî görev”, “erkek olmak”, “peygamber ocağı”,“mecburiyet”... ne derseniz deyin, insanlık hâllerinin çeşitli veçhelerini yansıtan bir niyetle gittiğiniz, fakat oldukça “değişmiş” bir hâlde ayrıldığınız mekanizma. Rapor, işte bu mekanizmanın içinde yaşayıp, yaşadıklarını anlatma cesareti bulanların başvurularından oluşuyor ve herkesin bildiği şu gerçekleri yüzleşmemiz için burnumuzun önüne koyuyor:
Hakaret, dayak, aşırı fiziksel aktiviteye zorlama, yeterli sağlık hizmeti alamama, tehdit, şahsi işine koşturma, uykusuz bırakma ve devrecilik...
Bu kelimeler çok “hijyenik”, çok saf... Yaşanırken böylesine “hijyenik” yaşanmıyor. En basitini“hakaret”i alın ve “hakaret” deyip geçmeyin; içinde “azarlama”, “fırça atma”, “küfür etme”, “aşağılama” var. Ama “küfür” deyip de geçmeyin; namusuna çok düşkün, analarının ayaklarının altına cennet serilen bir toplumda edilen “ana-avrat” küfrü hayal edin. Yani vatanı ve sınırları “ana” ve“namus” imgeleriyle anlatan, benimseten, “ahlak”la özdeşleştirerek inşa edilmeye çalışılan bir ulusun kışlalarının içindeki uluorta, en galiz ana-avrat küfürleri hayal edin...
Buna maruz kalan gencecik insanların ruh hâliyle nasıl bir empati kurabiliriz diye de sormaya çalışıyorum. Ve araya şu soruyu da ekliyorum: o gencecik insanları insan gibi görmeyen, UğurKantarları “disko” denen cehennemlerde öldüren, ölümüne seyirci kalan bir mekanizmanın tezgâhından geçmiş insanlar nasıl “insan” kalabileceklerdir acaba? Ya da kendilerinden başkalarını insan olarak görebilecekler midir acaba?
Yani Uğur Kantar’a yapılanlardan bahsetmiyorum. Çünkü Uğur’un ölümü tahammül edilemez bir acı; çünkü onu öldürdüler ve ölüm nedenine “güneş çarpması” deme cesaretini (küstahlığını, sinizmini?) gösterdiler. Daha basit bir şeyden bahsediyorum: anasıyla özdeşleştirilen bir vatan için “hizmet” yapması beklenen, kişilikleri örselenmiş bu insanların (unutmayalım; kendimizden bahsediyorum) ruh hâliyle empati yapabilecek miyiz?
Tabii ki, bu empati o genç insanlar (yani aslında bizim) için çok önemli. Eğer böyle bir empati gösterebilirsek, belki biraz insanlık kazanabiliriz.
Ama daha da önemli bir başka durum var. Belki empati falan yapmaya bile gerek olmayan,soğuk, buz gibi bir gerçek var. O da şu: her geçen gün, hastalığımız artıyor. Her geçen gün, travmatik, sağa sola saldıran, birbirinden nefret eden “insancıklardan” oluşan bir toplum hâline geliyoruz ve iyileşmemiz giderek daha zorlaşıyor.
Bu yüzden, bugün “balyoz”u hapse tıkabiliriz ama dayaklı, şiddetli, küfürlü vesayet ruhunu yeniden üreten, gelecekte küllerinden doğacak yeni “balyozcukları” zaten içimizde beslemeye devam ediyoruz.
Bu yüzden, tabii ki, formel, parlak cümlelerle konuştuğumuz anayasalar, demokrasiler falan çok önemli de... galiba insanlık onuru, “insan olmak”, “başkalarını da insan görmek” gibi çok temel bir duygu bütünlüğüne ihtiyacımız daha da çok var.
Yani hem Recep Güven’e hem de askerhaklari.com’a, bize “insanlık” hatırlattıkları için ne kadar teşekkür etsek azdır.
Not: Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu, 13 ekim cumartesi (yani bugün) 13:30’da Galatasaray Meydanı’nda bir basın açıklaması yapacak. Bu Balyoz planının ortaya çıktığı 20 Ocak 2013'te büyük bir yürüyüşle sonuçlanacak bir kampanyanın ilk adımı olacak. İnsanlığımızı hatırlamak için bu davalara sahip çıkmanın önemli olduğunu düşünüyorsanız, siz de davetlisiniz.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.07.2024
16.04.2024
5.02.2024
12.07.2023
24.01.2023
26.11.2021
2.05.2021
16.04.2021
10.10.2020
9.09.2020