Gülay GÖKTÜRK
Kırmadan dökmeden müdahale
6.11.2012
3238
Sürmekte olan açlık grevleriyle ilgili olarak, aklı başında herkesin üzerinde birleştiği noktadan başlayalım:
Öne sürülen talepler içinde bir tanesi hariç, diğerleri kabul edilebilir talepler değildir. Kürtçe savunma hakkı zaten açlık grevlerinden önce halledilmeye çalışılan bir meseleydi. O konu çözülebilir, ama bu da örgütü "kesmez." Diğer bütün talepler ise siyasetin konusudur, siyaset platformunda mücadeleyle elde edilebilir. Dolayısıyla bu taleplerle başlayan bir açlık grevinin başarıya ulaşma şansı yoktur. Öcalan'ın başka yollarla İmralı'dan çıkıp çıkamayacağını bilemem ama bu yolla çıkamaz. Anadilde eğitim hakkı bu yolla kazanılamaz. Öcalan'ın avukatları aracılığıyla örgütü yönetmesine izin verilemez.
Buradan çıkarılacak ikinci sonuç şudur: Hapisteki tutukluları böyle karşılanması imkânsız taleplerle açlık grevine sokan güç aslında onların ölmesini istiyor. Evet, PKK öne sürülen taleplerin kabul edilmesinin mümkün olmadığını herkesten iyi biliyor. O, hesabını "başarı" üzerinden değil, açlık grevindekilerin ölümü üzerinden yapıyor. Ölümler başlasın, kitlesel boyut kazansın, her ölümle birlikte tansiyon yükselsin, dışarıdaki gösterilerin şiddeti artsın, halk arasında çatışmalar çıksın, Türkiye "idare edilemez" hale gelsin... Böylece terör örgütü, Şemdinli'de başaramadığı; okul boykotlarıyla, okul yakmalarla, canlı bombalarla sağlayamadığı ortamı yaratabilsin, hesabı yapıyor.
Onlar kendi iradeleriyle mi başladılar ki...
Bu iki tespit bize bugün ne yapılması gerektiğinin de işaretini veriyor: Ölümlere müsaade etmemek! Kritik aşamaya gelen bütün tutukluları hastanelere sevk etmek ve tıbbi müdahalede bulunmak. Ama bunu "Hayata dönüş" operasyonunda yapıldığı gibi kırıp dökerek değil; ustalıkla, koğuşları savaş alanına çevirmeden, kimseyi incitmeden yapabilmek...
Bu çözüm yolunun pek demokrat ve pek hümanist bazı çevreler tarafından tepkiyle karşılanacağının farkındayım. Açlık grevlerinin başından bu yana, olmayacak duaya amin dercesine, hükümete talepleri karşılaması için baskı yapan bu çevreler, tıbbi müdahale önerisine de, "devletin tutuklunun iradesine saygı göstermek zorunda olduğu", "insanın ölmeye hakkı olduğu" ve "zorla tedavinin insan hak ve özgürlüklerine aykırı olduğu" gibi gerekçelerle karşı çıkıyorlar.
Bu argümana karşı söylenecek tek şey şudur: Şu anda açlık grevi yapanlar, başlama kararını kendi özgür iradeleriyle mi aldılar ki, bitirme kararını özgür iradeleriyle vermelerini bekleyeceğiz?
Müdahale tek şansları
PKK tipi örgütleri biraz tanıyan herkes, bu tip örgütlerin kendi kadroları üzerindeki baskısını bilir. Totaliter örgütler kadrolarının hayat tarzını, seçimlerini her zaman kontrol ve baskı altında tutarlar. Ama özellikle cezaevlerinde bu baskı ve kontrol misliyle ağırlaşır, 24 saat adam adama markaja dönüşür. Cezaevine düşmüş bir militanın orada, herhangi bir konuda özgür davranma şansı yoktur. Tartışma, ortak karar alma yoktur. Talimatlar dışarıdan gelir ve koğuş şefleri tarafından militanlara iletilir. Talimatlara uymayan örgüt mensubunun karşılaşacağı en hafif ceza koğuşta tecrit edilerek "hain" ilan edilmek, en ağırı da kuytu bir köşede infaz edilmektir.
Dolayısıyla, bugün sınırsız açlık grevinin kritik aşamasında olan yüzlerce tutuklu için tek yaşama şansı dışarıdan müdahaledir. Bu örgütleri biraz tanıyan ve bir parça empati yapabilen herkes grevdekilerin büyük çoğunluğunun şu anda dört gözle tıbbi müdahale beklediklerini ama bunu asla -doktorlarına bile- ifade edemeyeceklerini bilir. Onların şu anda istedikleri tek şey, kendi yapamadıklarını onlara birilerinin sözümona "zorla" yaptırması, zorla beslemesidir. Kendi üstlerindeki örgüt iradesinin başkaları tarafından kırılması; böylece "hain" diye damgalanmadan, tecrit edilmeden, örgüt tarafından cezalandırılmadan hayata dönebilmektir.
Onlar bu beklenti içinde kıvranırken, dışarıda dost bildikleri bazı kesimlerin sözde onların haklarını savunmak adına, ısrarla tıbbi müdahaleye karşı çıktığını duydukça nasıl bir çaresizlik içine yuvarlandıklarını; içlerinde büyüyen ve asla dışa vuramadıkları o büyük öfkenin nasıl nefeslerini kestiğini düşündükçe benim de nefesim kesiliyor.
Anlayışsızlığın bu kadarını anlayamıyorum
.Kaynak:Bugün Gazetesi
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015