Hakan AKSAY
Dün gece uyku tutmayınca televizyon kanallarda dolaşmaya başladım.
Rusya resmî haber kanalını açtığımda karşıma Putin çıktı.
Önce gündüz olanların özetini izlediğimi düşündüm.
Sonra ekranda “canlı yayın” yazdığını fark ettim.
Saate baktım: Gecenin, daha doğrusu sabahın 2’si…
Acaba ne olmuştu da Rusya lideri bu saatte Rus ve yabancı gazetecileri basın toplantısına çağırmıştı?
Anneannem olsa mutlaka “gündüzler torbaya mı girdi” derdi.
Toplantının bir yerinde Putin’in “savaş devam ediyor” dediğini duydum ve kendimi çimdikledim. Çünkü Rusya’da “savaş” kelimesi yasaklıydı ve Ukrayna’da olanlar “özel askerî operasyon” olarak adlandırılmalıydı; buna uymayanlar cezalandırılıyordu...
Belki de her şey göründüğünden daha basitti.
39 aydır devam eden savaşın yorgunluğu, Trump’ın durmadan tekrarlanan ateşkes çağrılarına olabildiğince kibarca direnme çabası, Avrupalı liderlerin bitmeyen baskılarıyla mücadele, 9 Mayıs Zafer Bayramı’nda Ukrayna İHA’larının Kızıl Meydan’ı vurma ihtimaline karşı önlem alma çalışmaları, Çin lideri Şi Cinping’le görüşmelerin dışarıya yansıtılmaması gereken gerilimi…
Kolay değil 25 yıldır Rusya gibi bir devletin başında olmak…
Ve sonuçta Putin bu, isterse gece basın toplantısı yapar, isterse sabaha karşı…
“Putin bitti demeden bitmez”
Yıllardır hayalini kurduğu koltuğa 70’ine yakın ve üstelik zorlukla oturan Almanya Şansölyesi Merz, daha geçen gün kendisinden beklemediğimiz bir özgüvenle “Ukrayna’da 30 günlük ateşkes çok yakın” demişti.
ABD istihbaratı ise “Kiev’e çok yakında şiddetli saldırılar olacak” diye uyarmıştı.
Dün Kiev’de “Avrupa beşlisi” bir araya gelmişti; Ukrayna, Fransa, Britanya, Almanya ve Polonya liderleri 12 Mayıs Pazartesi gününden itibaren 30 günlük koşulsuz ateşkes önermişti (ve bu öneriyi Trump’ın da destekleyeceğinden eminlerdi).
Böylece “şartlar” Putin’i iyice sıkıştırıyordu, oysa o sıkıştırılmayı ve baskı altında kararını değiştirmeyi hiç sevmezdi.
Bir süre düşündükten sonra (Paskalya ve Zafer Bayramı gerekçesiyle) iki kısa ateşkesin ardından üçüncü girişimi “yine biz yaparız” diyerek “Ukrayna’yı İstanbul’da doğrudan görüşmelere” davet etti.
O isterse olurdu. Ve o bitti demeden bitmezdi.
Gerçi Şubat’tan bu yana bir dizi girişime rağmen barış anlaşması yolunda hiçbir ciddi ilerleme sağlanamamıştı ve Kremlin çeşitli gerekçelerle 30 günlük koşulsuz ateşkes önerisine yanaşmıyordu.
Şimdi bile İstanbul’da görüşme önerisi tartışılırken şu tam belli değildi:
Ateşkes ilan edilip sonra görüşme süreci mi organize edilecek? Yoksa görüşmeler yapılıp eğer anlaşma olursa daha sonra ateşkes mi ilan edilecek?
Ne olursa olsun Putin’in gece yarısı çağrısı önemliydi.
Batılılar isteseler de istemeseler de “Putin iyi bir adım attı” diyeceklerdi (nitekim Trump “harika bir gün” saptamasını yaptı bile. Hatta Zelenski bile “olumlu bir adım” demek zorunda kaldı).
Ve bu gerçekten doğru. Putin gerçekten de iyi bir adım attı.
Ancak asıl mesele bu adımın tarafları ve bizi nereye götüreceği.
Mart 2022’de İstanbul’da, iki devletin anlaşmaya çok yaklaştığında, o dönemin “Trampvari ama çok daha dağınık saçlarına sahip” İngiliz Başbakanı Johnson işi bozmuştu. Ve biraz da bu yüzden geçen üç yılda yüz binlerce insan ölmüş veya yaralanmıştı.
Putin neden İstanbul dedi?
Putin neden İstanbul dedi?
Çünkü Ruslar da bizim gibi sembolleri seviyor.
Mart 2022 İstanbul görüşmeleri, tarafların barışa en çok yaklaştıkları dönemdi. Ve anlaşmayı bozan taraf Ukrayna’ydı.
Putin şimdi bu önerisiyle “İstanbul 2022”ye dönmek istediğini gösteriyordu.
“Oraya dönelim, o sırada çöpe atılan anlaşma kağıtlarını oradan çıkaralım. Ama tabii geçen zaman içinde Rusya’nın elde ettiği toprakları da hesaba katarak, bizim eskisinden daha avantajlı olduğumuz bir anlaşma üzerinde çalışalım.”
Galiba mesaj bu.
Tabii bu arada Türkiye’nin hâlâ arabuluculuk platformu için en uygun ülkelerden biri olduğunun altını çizelim.
İstanbul’da 15 Mayıs’ta görüşmeler olur mu?
Büyük ihtimalle olur.
Bugün Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonlaştı bile. Hatta Macron da Erdoğan’ı aradı (sonra kendi Dışişleri Bakanı Barrot’a “Avrupa da görüşmelere katılmalı” mesajını ilettirdi).
Erdoğan herkese Türkiye’nin Ukrayna’da barış istediğini ve görüşme sürecine ev sahipliği yapmaktan çok memnun olacağını söyledi, söylüyor.
Yarın Rus diplomatlar Türkiye’ye gelecek. Muhtemelen yakında Ukraynalılar da gelir. Belki ABD’li ve Avrupalılar da.
15 Mayıs’ta İstanbul’da önemli bir görüşme olabilir.
Olmayabilir de. Süreç ertelenebilir veya iptal edilebilir de.
Peki, diyelim ki “İstanbul 2025” görüşmeleri yapıldı. Ne sonuç çıkar?
Barışa, en azından ateşkese yaklaşılır mı?
Yoksa masa devrilir mi? Bu ihtimal de küçük sayılmaz. Anlaşmazlık noktaları çok fazla. Ve geçen gün ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in dediği gibi “Rusya çok şey istiyor”.
Eğer Kremlin son zamanlarda öne sürdüğü iri taleplerden vazgeçerse (Batı’nın Kiev yönetimine yardımları durdurmasından Rusya ordusunun ele geçiremediği bazı Ukrayna topraklarının da kendisine verilmesini istemesine kadar), eğer son günlerde gerçekleşen Moskova zirvesinde Çin lideri Şi, Putin’e “savaşı artık bitir” baskısı yaptıysa, belki durum değişebilir.
Ve kanlı savaşta sona doğru adım atılabilir.
Umudumuz bu.
Erdoğan için rahatlama fırsatı
Putin ile Erdoğan’ın ilişkileri bizdeki Mayıs 2023 seçimlerinden sonra geçmişe göre hissedilir ölçüde soğudu. Moskova son iki yılda Türkiye’nin dış politikasının daha çok Batı’ya yönelmesinden, bu arada yaptırımların etkisiyle ticari-ekonomik ilişkilerin zorlaşmasından şikâyetçi.
Bu ortamda Putin’den gelen öneriyle Erdoğan’ın aniden kucağında bulduğu “İstanbul 2025 görüşmeleri” büyük bir fırsat.
Hem Putin’le samimiyeti yeniden arttırabilir. Hem de uluslararası arenada yıllardır kimsenin çözemediği bir sorunun ele alındığı bir platformun ev sahibi olarak arabuluculuk statüsünü güçlendirebilir.
Üstelik ülke içinde epeyce sıkıntılı bir ortamdayken.
İmamoğlu operasyonuna bağlı olarak ekonomik krizin derinleşmesi ve muhalefetin güçlenmesi Külliye’yi zor duruma soktu.
Böyle bir ortamda Erdoğan’ın bir kez daha “etkili dünya lideri” olarak gündeme gelmesi az buz bir gelişme değildir.
Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna ile (son yıllarda bazen sorunlar yaşasa da) genelde iyi ilişkiler içinde. Savaşın başladığı 2022 yılı içinde Antalya ve İstanbul görüşmeleriyle, Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması ile, esir değişiminde aracılık etmesiyle kıymetli bir deneyim kazandı.
Gerçi sonraki yıllarda bu alanlarda geride kaldı ama yine de bugün Putin’in, görüşmelerin adresi olarak söz gelimi arabuluculukta adı çok geçen Suudi Arabistan’ı değil Türkiye’yi, İstanbul’u seçmesi önemli.
Rusya ve Ukrayna temsilcilerinin İstanbul’da yapacakları görüşmelerin sonuçsuz kalması durumunda bile Erdoğan’ın bu fırsattan istifade kendini güçlendirme ihtimali büyük.
Eğer görüşmeler barış adına tarihî sonuçlara kapı aralarsa, bu durum ev sahibine çok daha fazla avantaj sağlayacaktır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025