Hakan AKSAY
Dün gece uyku tutmayınca televizyon kanallarda dolaşmaya başladım.
Rusya resmî haber kanalını açtığımda karşıma Putin çıktı.
Önce gündüz olanların özetini izlediğimi düşündüm.
Sonra ekranda “canlı yayın” yazdığını fark ettim.
Saate baktım: Gecenin, daha doğrusu sabahın 2’si…
Acaba ne olmuştu da Rusya lideri bu saatte Rus ve yabancı gazetecileri basın toplantısına çağırmıştı?
Anneannem olsa mutlaka “gündüzler torbaya mı girdi” derdi.
Toplantının bir yerinde Putin’in “savaş devam ediyor” dediğini duydum ve kendimi çimdikledim. Çünkü Rusya’da “savaş” kelimesi yasaklıydı ve Ukrayna’da olanlar “özel askerî operasyon” olarak adlandırılmalıydı; buna uymayanlar cezalandırılıyordu...
Belki de her şey göründüğünden daha basitti.
39 aydır devam eden savaşın yorgunluğu, Trump’ın durmadan tekrarlanan ateşkes çağrılarına olabildiğince kibarca direnme çabası, Avrupalı liderlerin bitmeyen baskılarıyla mücadele, 9 Mayıs Zafer Bayramı’nda Ukrayna İHA’larının Kızıl Meydan’ı vurma ihtimaline karşı önlem alma çalışmaları, Çin lideri Şi Cinping’le görüşmelerin dışarıya yansıtılmaması gereken gerilimi…
Kolay değil 25 yıldır Rusya gibi bir devletin başında olmak…
Ve sonuçta Putin bu, isterse gece basın toplantısı yapar, isterse sabaha karşı…
“Putin bitti demeden bitmez”
Yıllardır hayalini kurduğu koltuğa 70’ine yakın ve üstelik zorlukla oturan Almanya Şansölyesi Merz, daha geçen gün kendisinden beklemediğimiz bir özgüvenle “Ukrayna’da 30 günlük ateşkes çok yakın” demişti.
ABD istihbaratı ise “Kiev’e çok yakında şiddetli saldırılar olacak” diye uyarmıştı.
Dün Kiev’de “Avrupa beşlisi” bir araya gelmişti; Ukrayna, Fransa, Britanya, Almanya ve Polonya liderleri 12 Mayıs Pazartesi gününden itibaren 30 günlük koşulsuz ateşkes önermişti (ve bu öneriyi Trump’ın da destekleyeceğinden eminlerdi).
Böylece “şartlar” Putin’i iyice sıkıştırıyordu, oysa o sıkıştırılmayı ve baskı altında kararını değiştirmeyi hiç sevmezdi.
Bir süre düşündükten sonra (Paskalya ve Zafer Bayramı gerekçesiyle) iki kısa ateşkesin ardından üçüncü girişimi “yine biz yaparız” diyerek “Ukrayna’yı İstanbul’da doğrudan görüşmelere” davet etti.
O isterse olurdu. Ve o bitti demeden bitmezdi.
Gerçi Şubat’tan bu yana bir dizi girişime rağmen barış anlaşması yolunda hiçbir ciddi ilerleme sağlanamamıştı ve Kremlin çeşitli gerekçelerle 30 günlük koşulsuz ateşkes önerisine yanaşmıyordu.
Şimdi bile İstanbul’da görüşme önerisi tartışılırken şu tam belli değildi:
Ateşkes ilan edilip sonra görüşme süreci mi organize edilecek? Yoksa görüşmeler yapılıp eğer anlaşma olursa daha sonra ateşkes mi ilan edilecek?
Ne olursa olsun Putin’in gece yarısı çağrısı önemliydi.
Batılılar isteseler de istemeseler de “Putin iyi bir adım attı” diyeceklerdi (nitekim Trump “harika bir gün” saptamasını yaptı bile. Hatta Zelenski bile “olumlu bir adım” demek zorunda kaldı).
Ve bu gerçekten doğru. Putin gerçekten de iyi bir adım attı.
Ancak asıl mesele bu adımın tarafları ve bizi nereye götüreceği.
Mart 2022’de İstanbul’da, iki devletin anlaşmaya çok yaklaştığında, o dönemin “Trampvari ama çok daha dağınık saçlarına sahip” İngiliz Başbakanı Johnson işi bozmuştu. Ve biraz da bu yüzden geçen üç yılda yüz binlerce insan ölmüş veya yaralanmıştı.
Putin neden İstanbul dedi?
Putin neden İstanbul dedi?
Çünkü Ruslar da bizim gibi sembolleri seviyor.
Mart 2022 İstanbul görüşmeleri, tarafların barışa en çok yaklaştıkları dönemdi. Ve anlaşmayı bozan taraf Ukrayna’ydı.
Putin şimdi bu önerisiyle “İstanbul 2022”ye dönmek istediğini gösteriyordu.
“Oraya dönelim, o sırada çöpe atılan anlaşma kağıtlarını oradan çıkaralım. Ama tabii geçen zaman içinde Rusya’nın elde ettiği toprakları da hesaba katarak, bizim eskisinden daha avantajlı olduğumuz bir anlaşma üzerinde çalışalım.”
Galiba mesaj bu.
Tabii bu arada Türkiye’nin hâlâ arabuluculuk platformu için en uygun ülkelerden biri olduğunun altını çizelim.
İstanbul’da 15 Mayıs’ta görüşmeler olur mu?
Büyük ihtimalle olur.
Bugün Putin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefonlaştı bile. Hatta Macron da Erdoğan’ı aradı (sonra kendi Dışişleri Bakanı Barrot’a “Avrupa da görüşmelere katılmalı” mesajını ilettirdi).
Erdoğan herkese Türkiye’nin Ukrayna’da barış istediğini ve görüşme sürecine ev sahipliği yapmaktan çok memnun olacağını söyledi, söylüyor.
Yarın Rus diplomatlar Türkiye’ye gelecek. Muhtemelen yakında Ukraynalılar da gelir. Belki ABD’li ve Avrupalılar da.
15 Mayıs’ta İstanbul’da önemli bir görüşme olabilir.
Olmayabilir de. Süreç ertelenebilir veya iptal edilebilir de.
Peki, diyelim ki “İstanbul 2025” görüşmeleri yapıldı. Ne sonuç çıkar?
Barışa, en azından ateşkese yaklaşılır mı?
Yoksa masa devrilir mi? Bu ihtimal de küçük sayılmaz. Anlaşmazlık noktaları çok fazla. Ve geçen gün ABD Başkan Yardımcısı JD Vance’in dediği gibi “Rusya çok şey istiyor”.
Eğer Kremlin son zamanlarda öne sürdüğü iri taleplerden vazgeçerse (Batı’nın Kiev yönetimine yardımları durdurmasından Rusya ordusunun ele geçiremediği bazı Ukrayna topraklarının da kendisine verilmesini istemesine kadar), eğer son günlerde gerçekleşen Moskova zirvesinde Çin lideri Şi, Putin’e “savaşı artık bitir” baskısı yaptıysa, belki durum değişebilir.
Ve kanlı savaşta sona doğru adım atılabilir.
Umudumuz bu.
Erdoğan için rahatlama fırsatı
Putin ile Erdoğan’ın ilişkileri bizdeki Mayıs 2023 seçimlerinden sonra geçmişe göre hissedilir ölçüde soğudu. Moskova son iki yılda Türkiye’nin dış politikasının daha çok Batı’ya yönelmesinden, bu arada yaptırımların etkisiyle ticari-ekonomik ilişkilerin zorlaşmasından şikâyetçi.
Bu ortamda Putin’den gelen öneriyle Erdoğan’ın aniden kucağında bulduğu “İstanbul 2025 görüşmeleri” büyük bir fırsat.
Hem Putin’le samimiyeti yeniden arttırabilir. Hem de uluslararası arenada yıllardır kimsenin çözemediği bir sorunun ele alındığı bir platformun ev sahibi olarak arabuluculuk statüsünü güçlendirebilir.
Üstelik ülke içinde epeyce sıkıntılı bir ortamdayken.
İmamoğlu operasyonuna bağlı olarak ekonomik krizin derinleşmesi ve muhalefetin güçlenmesi Külliye’yi zor duruma soktu.
Böyle bir ortamda Erdoğan’ın bir kez daha “etkili dünya lideri” olarak gündeme gelmesi az buz bir gelişme değildir.
Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna ile (son yıllarda bazen sorunlar yaşasa da) genelde iyi ilişkiler içinde. Savaşın başladığı 2022 yılı içinde Antalya ve İstanbul görüşmeleriyle, Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması ile, esir değişiminde aracılık etmesiyle kıymetli bir deneyim kazandı.
Gerçi sonraki yıllarda bu alanlarda geride kaldı ama yine de bugün Putin’in, görüşmelerin adresi olarak söz gelimi arabuluculukta adı çok geçen Suudi Arabistan’ı değil Türkiye’yi, İstanbul’u seçmesi önemli.
Rusya ve Ukrayna temsilcilerinin İstanbul’da yapacakları görüşmelerin sonuçsuz kalması durumunda bile Erdoğan’ın bu fırsattan istifade kendini güçlendirme ihtimali büyük.
Eğer görüşmeler barış adına tarihî sonuçlara kapı aralarsa, bu durum ev sahibine çok daha fazla avantaj sağlayacaktır.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları

































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025