Hasan Bülent KAHRAMAN
Soru aklıma araba beni alıp 12 şeritli yollardan geçirip kalacağım yere götürürken düşmüş, Almanların gelebildikleri son noktayı gösteren anıtla pekişmişti. Sonra Beşeri Bilimler Üniversitesi'nin unutmakla hatırlamak arasında gerilip uzayan koridorlarında dolaşırken kesinleşti: yoksa bazı kentleri doğrudan doğruya kendileri olarak, bize o anda verdikleriyle değil de, belleğimizdeki imgeleriyle, hatıralarımızın, kişisel tarihimizi boydan boya yararak, o yolda oluşturduğumuz dönemeçler ve kavşaklarla mı yaşıyoruz. Sokaklarında dolaşırken, kişisel bilinç tarihimin iç sorgulamalarını oluşturan nirengi noktalarını teker teker görürken anladım ki, ne kadar yaşarsam yaşayayım içinde, Moskova, bende daima ürettiğim öznel anlamlarla yaşayacaktır. Moskova bana nüfuz ettiği kadar edebilir ama ben onda daima kendi geçmişimi arayacağım. Üstelik daha önce bir tek gün bu şehirde yaşamış olmasam da...
Et ve kemik olarak burada olmak, binalarının önünde durmak, onun Baltık mimarisiyle ve doğup belli bir güne kadar yaşadığım kent olan Kars'ı bana hemen çağrıştıran dokusuyla karşılaşmak elbette çok şey ifade ediyor. Ama bugüne kadar buraya gelmemiş olmak bana sadece bu kentle ilgili daha yoğun, daha karmaşık, zaman içinde mayalanan bir öznel tarihçe yarattı.
Bu tarih büyük Rusya ananın tarihidir. Bir bölümünü Attila İlhan'ın yazdığı Rusya imgeleri... Uçsuz bucaksız kar ormanları ve vadileri, ulu ve bol yapraklı ağaçlar, bitmeyen kışlar, sakalları patlamış papazlar, Ortodoks kilisesi, gülmeyen ve kederli yüzüyle bakan Meryem Ana ikonaları, Rus baslarının dünyanın en derin sesini çıkaran güçleri, soğan kubbeler, binlerce dilin konuşulduğu, insanın boydan boya savrulduğu ıssız ve engin coğrafya, Çarların zulmü... Dünyanın en güzel kadınları... Bana yeryüzünün en büyük zevklerinden birini veren büyük 19. yüzyıl edebiyatı... Ve devrim. Onunla bütünleşmiş sanat... Maleviç, Rodçenko, Tatlin, Lissitzki... Devrimin bu defa çocukları kadar kendi kendini yiyip tüketmesi... Lenin ve Troçki... Buharin ve Plehanov... Hiçbir gün uzlaşmadığım Stalin, onunla özdeşleşmiş korku, yıldırı, şiddet!
Bütün bunların odağı, belkemiği, düğüm noktası Moskova.
Dünyanın en eski, dünyanın en örgütlü tarihlerinden birisine sahip bu kent. İlk gördüğümde tahayyül ettiğimden daha küçük gelen, gecenin karanlığında, ışıl ışıl aydınlatıldığı için adeta bir pastayı ve onun çocuksuluğunu anımsatan kiliseleriyle sadece Kızıl Meydan bile bu tarihin sürekliliğini, köklülüğünü gösteriyor. Bu uzun tarih büyük çelişkilerle dolu. Unutmak ve hatırlamak arasında insanın üstüne inecek bir büyük darbe olarak sallanıyor üstümüzde. Baktığım, soğan kubbelerinin altın yaldızı pırıl pırıl parlayan, Moskova nehrinin kıyısındaki güzel kilisenin en eski yapılardan biri olduğunu ve Stalin döneminde yıktırıldığını anlatıyor yanımdakiler. İki yıl önce yeniden yapılıp açılmış. Yetmez mi?..
Üstünden 50-55 yıl geçtikten sonra nasıl gerçekleştirildiğini, ne olduğunu anlamak için 1970'lerde harıl harıl okuduğum 1917 Devrimi'nden de artık geriye kalan hiçbir şey yok. Neyi, nasıl anımsayacak bu ülke? Neyi unutmalı ve neye bağlanmalı? Büyük Slav kederinin uç noktasında dolaşıyorum belki de bu sokakları aşarken: unutmak biraz da dilsizleşmektir çünkü. Üstelik devrimi bu halk yaptı gene bu halk yıktı.
Zor insanların ülkesi ve şehri burası. O kışlara kolaylıkla dayanmak olanaksız. Şimdi yaz gelmiş sayılıyor. Uzun bir ışık var gökyüzünde. İncecik, tül gibi bir yaz başlangıcı. Kadınların uzun, güzel bacakları hafifçe yanmış. Gene de ansızın bir yağmur iniyor şehrin üstüne. Büyük, görkemli, koyu yeşil lekelerini yere düşüren ağaçların kapladığı parklar alabildiğine sessiz. Stalin mimarisinin insanı ezip kahreden yapılarından kaçtıkça, Baltık sokaklarının sükûnetine iniyor insan, derin bir kuyuya inercesine. Melankolinin ta kendisi bu şehir.
Kafamda bu bin bir soruyla giriyorum kapısından içeri çok güzel mezarlığın. Köşedeki mezar onun. Nâzım Hikmet'in. Karşısında duruyorum. Kabartma görüntüsünün ayakları dibinde Vera yatıyor. "Geldim" diyorum içimden ama ona mı kendime mi, bilmiyorum. Aklımdan başka bir tek kelime geçmiyor. Kupkuru bir taş parçası gibi dikiliyorum orada. Tepesinde bir ağaç var ama çınar değil. Burası da bir Anadolu mezarlığı değil. İçimin çok ısındığı burada diyorum kendi kendime Nâzım Hikmet'in yaşadığı büyük ve acı hasret yoksa onun değil de bu kentin miydi?
Arkamda kalan mezara dönüp son bir defa bakarken ve onu orada öyle bırakmanın yüreğimi yakan ezikliğini duyarken anlıyorum Moskova'nın ebedi bir suçluluk duygusu olduğunu...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024