Hasan CEMAL
NEW YORK
Sabah vakti erken New York Times’ı almak için yine aynı dükkâna giriyorum.
Ve bir gün önceki soruyu tekrarlıyorum:
- Kim kazanacak?
Gülüyor ihtiyar Hintli:
- Dün sabah da sormuştun. Oyumu istemeye istemeye Clinton’a vereceğimi söylemiştim. Bu sabah ikisine de kızıyorum. Üç yüz milyonluk koca ülke, doğru dürüst iki aday çıkaramadı. Yazıklar olsun. Clinton’ın da, Trump’ın da canı cehenneme...
Bu hava epeyce yaygın.
Clinton,son seçim araştırmalarında da Trump’ın önünde gidiyor.
Ama çok başa baş bir durum var.
Sonuçlar, hata payı içinde.
“Anketler fena halde yanılabilir” diyenler de az değil.
Hillary Clinton, Amerikan tarihinin ilk kadın başkanı olmaya çok yakın duruyor.
Ama şunu not etmekte yarar var.
Clinton’a oy atacak seçmenlerin önemli bir bölümünün gözünde Clinton, ne yazık ki ehven-i şer, yani kötünün iyisi olarak görülüyor.
Gazetelerimi okuyacak, günün ilk kahvesini içecek bir yer arıyorum.
Rüzgâr çok soğuk esiyor.
2. Cadde’yle 51. Sokak'ın köşesindeki Smith’e atıyorum kendimi.
Mis gibi sabah kahvesi kokuyor.
İçerisi tenha, en köşedeki masaya oturuyorum.
- Oyunu kime vereceksin?..
Siyah, sakallı, gençten bir garson.
Çattık belaya der gibi bakıyor bana.
Yine de lütfediyor cevabını:
- Hiçbirine...
Sandıktan kim çıkarsa çıksın, içte ve dışta Amerika’nın işinin çok zor olacağının altını çizen yorumlar okuyorum.
Amerikan siyasal tarihinin en çirkin seçim kampanyasının felaket bir kutuplaşma yarattığı, müthiş bir ‘bölünme’ye yol açtığı çok paylaşılan bir görüş.
Trump şimdiden bu seçimin hileli, eski deyişle şaibeli olacağını ilan etmiş durumda. Kaybederse, sandıkta çalınmış bu seçime karşı savaş açacağını söylüyor.
Bir başka deyişle:
Trump kazansa da, kaybetse de başa bela olacak!
Financial Times’ın yorum sayfasında bir başlık:
Amerikan demokrasisi en ciddi sınavının eşiğinde!
Amerikan demokrasisinin temelinde işbirliği ve uzlaşma yattığını belirten Edward Luce, bu seçim sonrası kim seçilirse seçilsin Amerika’yı yönetmenin zorlaşacağına işaret ediyor.
Farklı düşünenler de var.
Dünkü yazımda da belirttim.
Amerikan başkanlık sisteminin çok sağlıklı bir ‘güçler ayrılığı’na dayandığını, bu nedenle Amerikan demokrasisinin‘Trump kâbusu’nu da aşacağını savunan yorumcuların sayısı az değil.
Güçler ayrılığı, Trump kâbusu deyince ister istemez memlekete dönüyorum.
Bizde de Erdoğan kâbusu var.
Ama bizde olmayan ne derseniz, o da güçler ayrılığı.
Erdoğan ‘güçler ayrılığı’nı çoktan bitirmiş durumda.
Yürütme de o, yargı da o, yasama da o!
Bizdeki kâbus, Amerika’daki ‘Trump kâbusu’ndan çok daha farklı.
Trump’ın saçmalıkları hem Amerika’nın, hem dünyanın hallerini olumsuz etkileyecek olsa da, Amerikan başkanlık sistemindeki güçler ayrılığı Trump’ı frenleyecek, demokrasiyi koruyacak mekanizmalara sahip...
Bizdeki çok farklı.
Erdoğan sandıktan çıktı, aldı başını gidiyor, giderken de demokrasiyi yerle bir ediyor.
Bizimkisi böyle bir kâbus!
Ne yapacağız?
Nasıl durduracağız bu gidişi?..
İnternette T24 haberlerine bakıyorum.
CHP Parti Meclisi’nin demokratik direniş çağrısı gerçekten heyecan verici.
AKP iktidarı 15 Temmuz’da yaşananlardan hiçbir ders almamıştır.
Toplumsal uzlaşıyı dışlamış, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti ilkeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine dönük saldırılarını artırarak sürdürmüştür.
Yargı siyasetin güdümü altına alınmıştır.
Gelinen noktada Türkiye, FETÖ ile mücadele bahanesiyle ortaya konan karanlık ve otoriter Saray darbesiniyaşamaktadır.
Otoriter rejim; yurttaşların ifade, toplantı, örgütlenme ve girişim özgürlüklerini kısıtlamakta, tüm toplum kesimlerini yoğun bir baskı altına almaktadır.
Okullara, üniversitelere, emekçilere, kadınlara, sivil toplum kuruluşlarına, iş dünyasına ve yurttaşlarımızın can güvenliğine yönelik tehditler, saldırılar, baskılar derhal son bulmalıdır.
Saray ve AKP yöneticileri, demokrasimize ve ülkemizin bekasına yönelik en büyük tehdittir. BU TEHDİT, YURTTAŞLARIMIZA DEMOKRATİK DİRENME HAKKINI DA VERMEKTEDİR.
Vatanını seven, demokrasiye inanan, temel ve hak ve özgürlükleri savunan her yurttaşımız cumhuriyetimize yönelen bu büyük tehdidi bertaraf etmek için bir araya gelmelidir.
CHP bu yaşamsal özgürlük, demokrasi, birlik ve bağımsızlık hareketinin öncülüğünü yapmaya hazırdır.
Diktatörlük kurma çabaları, çok geçmeden özgürlük, hukuk ve demokrasi sevdalısı halkımızın iradesi tarafından yenilgiye uğratılacaktır.
Türkiye’yi uçuruma sürükleyenler mutlaka yargıya hesap verecektir.
Ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi…
CHP’nin ‘Erdoğan kâbusu’na karşı demokratik direniş hakkına yönelik çağrısı sabah sabah içimde bir umut ışığı yakıyor.
Her seferinde bilgisayarımın başına oturup Amerikan seçimleridiyorum ama kafa yine gidip bizim memlekete takılıyor.
5. Cadde’ye doğru yürüyorum.
Trump Tower’ın önü kalabalık.Trump için gösteri.
Cep telefonumla bir kaç kare çekip T24’e gönderiyorum bu yazım için.
Amerikan seçimlerine dair yarınki üçüncü yazıda sonuçlar da olacak.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024