Hasan CEMAL
Demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının gitgide hor görüldüğü, çiğnendiği bir dünyada yaşıyoruz.
Korkunun özgürlükleri boğmaya başladığı bir dünya bu.
Korkunun akılları tutsak almaya başladığı bir dünya bu.
Korkunun insanları sindirmeye, yıldırmaya başladığı bir dünya bu.
Türkiye de böyle.
Türkiye’de korkunun gün geçtikçe derinleştiği bir ortamda yaşıyoruz.
Farklı sesler bastırılıyor.
Medya teslim alınıyor.
Yargı teslim alınıyor.
Üniversite teslim alınıyor.
Medyası özgür olmayan, yargısı bağımsız olmayan, akademik özgürlükten yoksun bir ülkede demokrasi ve hukuk devleti olabilir mi?
Elbette hayır.
Türkiye’de durumun özeti böyle.
Adım, Hasan Cemal.
73 yaşındayım.
47 yıldır aktif gazeteciyim.
Daha geçen hafta bir savcı hakkımda 13 yıl hapis cezası istedi, tam 45 ay önce yazdığım bir dizi yazıdan dolayı…
Bu dava, gazeteci olarak hakkımda açılan ve bazıları cezayla sonuçlanan davalardan sadece biri…
Ben bu davaları artık Türkiye’de gerçeği söylemenin bir bedeli olarak kabullenmiş durumdayım.
Darbeler gördüm, askerî yönetimler altında yaşadım.
Ama hiç bugünkü kadar karamsar olmadım.
Hiç bugünkü kadar karanlık bir döneme tanık olmadım.
Hiç bugünkü kadar tutunabileceğim bir daldan yoksun olduğumu hissetmedim.
Bugün Türkiye’nin bir Cumhurbaşkanı var, adı Recep Tayyip Erdoğan.
Kendisini anayasayla bağlı saymayan bir cumhurhurbaşkanı o.
Mevcut anayasaya göre, cumhurbaşkanı tarafsız olmak zorunda.
Erdoğan tarafsız değil.
Partiler üstü olmak zorunda.
Partiler üstü değil.
Ettiği yemini, anayasayı çiğniyor.
Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacağını açıklayabiliyor. Mahkemeleri, Anayasa Mahkemesi kararlarına direnmeye çağırıyor.
İfade özgürlüğüyle uyumlu karar almış bir Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı vatan haini ilan edebiliyor.
Faizleri indirmeyen bir Merkez Bankası Başkanı’nı bile vatan haini ilan edebiliyor.
Daha iyi bir hukuk devleti isteyen işadamlarını vatan haini ilan edebiliyor.
Recep Tayyip Erdoğan böyle bir cumhurbaşkanı.
Sadece kendi sesinin duyulduğu bir düzen istiyor.
Bugüne kadar gerçek bir basın toplantısı düzenlememiş olan bir cumhurbaşkanı o. Kendisine rahatsız edici sorular sorabilecek gazetecileri çevresine sokmuyor.
Kurmakta olduğu tek adamlık rejimine anayasal bir kılıf uydurmak için 16 Nisan’da Türkiye’yi referanduma götürüyor.
Anayasadaki tarafsızlık yeminini bir kez daha çiğneyerek EVET propagandası yapıyor.
Büyük medya patronlarının kollarını bükebiliyor, sadece ‘EVET’e çalışmaları için…
Çünkü Erdoğan, gazete ve televizyon kanallarını kendi propaganda bültenleri olarak görüyor.
Bununla da yetinmiyor.
HAYIR oyu verecek olanları da açıkça terörist olmakla, İslam düşmanı olmakla, darbeci olmakla suçlayabiliyor.
Not etmekte yarar var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da teröristlik, casusluk suçlamaları epeyce yaygın.
Bu kötü alışkanlık ‘Saray yargısı’nı da etkilemiştir.
Örneğin benim de bazı yazılarımdan dolayı ‘teröristlik’ten hapis cezalarım var, şimdilik ertelenmiş olan…
Bir de hakaret davaları var.
Adalet Bakanlığı’nın açıklamalarına göre, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’le 2016 Mart ayı arasındaki bir buçuk yılda 1845 cumhurbaşkanına hakaret davası açılmış. Bu sayı, 15 Temmuz 2017’de 3 bini bulmuş…
Cumhurbaşkanına hakaret davaları ifade özgürlüğünü boğmak için acımasız bir silah olarak kullanılıyor.
Son olarak ben de, Erdoğan’a ‘’diktatör bozuntusu’’ diyen ana muhalefet partisi CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sözünü yazımda kullandığım için hapse mahkûm edildim.
Demin de söylediğim gibi, ben 47 yıllık gazeteciyim. Ne yazık ki Türkiye’de gazetecilik Erdoğan iktidarı tarafından suç haline getirilmiş durumda.
2013’den beri internet gazetesi olan T24’te yazmaktayım. Ve halen benim kurucu başkanı olduğum P24’ün açık kaynaklardan toplayarak her hafta birkaç kez güncellediği verilere göre, tam 148 gazeteci ifade özgürlüğünü kullandığı için hapiste.
Cezaevindeki bu gazetecilerin büyük bölümü hakkında henüz dava açılmadı, iddianameler yazılmadı.
Ama tutuklama gerekçelerine bakınca tutuklu gazetecilerin her biri için çok açık seçik görünen bir durum var.
Onlar haber yaptıkları için, yazı yazdıkları için, televizyonlarda konuştukları için, gazetelerde editörlük yaptıkları için hapisteler.
Ömrünün büyük bölümünü demokratik bir Türkiye hayaline adamış, siyasetbilimci, yazar arkadaşım Şahin Alpay mesela…
Aynı yaştayız, on yıllardır dostuz.
Şahin, sağlık sorunları da olmasına rağmen cezaevinde tutuluyor, çünkü Zaman gazetesinde, yani Türkiye’de yıllarca yasalar çerçevesinde yayımlanan bir gazetede köşe yazarlığı yaptı.
Hakkında başka hiçbir suçlama yok, delil yok. Ama Şahin geçen yılın 30 Temmuz tarihinden beri özgürlüğünden mahrum.
Yılların gazetecisi, sevgili dostum Nazlı Ilıcak aynı şekilde, televizyon programlarında Erdoğan’ı eleştirmekten vazgeçmediği için 30 Temmuzdan beri hapiste.
Çok yakın arkadaşlarım olan romancı, gazeteci Ahmet Altan keza; kardeşi iktisatçı, gazeteci Mehmet Altan keza. Ömürlerini askerî darbelerle, darbecilikle mücadeleye adamış Altan kardeşler, hepimiz gibi şok duygusuyla ve büyük öfkeyle karşıladıkları bir darbe girişimi lehine ‘’subliminal mesaj’’ vermekle suçlanıyorlar.
Evet şaka gibi, “subliminal mesaj.”
Daha da beteri, “subliminal” mesaj vererek hükümeti ve Cumhurbaşkanını devirmeye çalışmakla suçlanıyorlar.
Delil ne?
Bir televizyon programı, üç köşe yazısı.
Ahmet’le Mehmet ne demiş?
Erdoğan’a “anayasayı çiğneme, demokrasiye dön” mesajı vermekten başka ne yapmışlar? Hiçbir şey, ama iki kardeş 10 Eylül 2016’dan beri özgürlüklerinden mahrum.
Benim uzun yıllar yönettiğim Cumhuriyet gazetesindeki 12 arkadaşım da aynı şekilde hapis yatıyorlar.
Bugün Türkiye’de toplam olarak 155 gazeteci demir parmaklık arkasında…
Neden?..
İllegal örgüt üyesi olmakla ve propagandasını yapmakla suçlanıyorlar, terörist damgası yiyorlar.
Delil? Yok.
Yazdıkları yazılardan, attıkları manşetlerden, her biri gazetecilik faaliyeti olan yazıdan, çiziden başka hiçbir delil yok ama neredeyse dört aydır içerdeler.
Kürt medyasında çalışan genç meslektaşlarım aynı zulmü yaşıyor.
Ben dahil Özgür Gündem gazetesiyle dayanışma gösteren onlarca gazeteci hapis istemiyle yargılandık. Bu gazetede bir günlük misafir editörlük yaptıkları için hapis cezası alan meslektaşlarım var.
Özgür Gündem’in yazıişleri müdürü İnan Kızılkaya altı ayı aştı; hapiste.
Yazılarımda, savunmalarımda bir noktayı hep vurguluyorum:
Türkiye’de Kürt gazeteciler özgür olmadıkça, Türk gazeteciler de özgür olamaz!
Onlarca Kürt gazeteci aylardır hapiste.
Ve durmuyorlar; kısa süre önce Alman gazetesi Die Welt’in Türkiye’deki muhabiri Deniz Yücel’i de tutuklayıp hapse attılar.
Neden?
Çünkü Deniz Kürt meselesiyle ilgili haberler yazıyordu. Çünkü o bir gazeteci.
Dostlarım;
Şurası açık ve net:
Türkiye ifadeyi yargılayan, ifadeyi tutuklayan, ifadeyi hapseden bir ülke bugün.
Türkiye ifadeyi susturmaya, yok etmeye çalışan bir ülke bugün.
Bu, bir temel hak ihlalidir.
Bu, Türkiye’nin de 1949’dan beri kabul ettiği Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. maddesinin ihlalidir.
Bu, Türkiye açısından bağlayıcı üst hukuk niteliği taşıyan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlalidir.
Bu ihlaller karşısında ne yapacağız?
Ne yapıyoruz?
Biz susmuyoruz.
Ben davalarıma, mahkûmiyetlerime, gözaltı ve tutuklama tehdidine rağmen yazmaya, eleştirmeye, fikrimi söylemeye sonuna kadar devam edeceğim, 2013’ten beri yazmakta olduğum internet gazetesi T24’te.
Biz P24 olarak da susmuyoruz.
İfade özgürlüğünü kullandığı için yargılanan gazetecilere pro bono hukuk desteği veriyoruz, sansüre, otosansüre karşı haklarımızı sonuna kadar savunuyoruz.
Bu mücadelede, bu susmama azminde en büyük dayanağımız hukuk. Türkiye’deki hukuk süreçlerini olduğu kadar uluslararası hukuk süreçlerini de sonuna kadar kullanarak hak aramak zorundayız, arıyoruz, arayacağız.
İşte bunun için Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Muizniekzs’in Türkiye’deki ifade özgürlüğü ihlallerine ilişkin raporunda tutuklu gazetecilere yer vermesi çok önemliydi.
İşte bunun için Avrupa Konseyi Başkanı Jagland’ın geçenlerde yaptığı açıklamada, Türkiye’deki iç hukuk yolları etkisiz kalırsa, tutuklu gazeteciler için, ifade özgürlüğü ihlalleri için Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nin devreye gireceğini, başvurulara bakacağını söylemesi çok önemliydi.
Strasbourg’daki mahkeme Türkiye’nin de kararlarını tanıdığı bir mahkeme, kararlarını uygulamakla yükümlü olduğu bir mahkeme.
İşte bunun için AİHM’in, sevgili meslektaşlarım Şahin Alpay’ın, Ahmet Altan’ın, Mehmet Altan’ın, Nazlı Ilıcak’ın, Murat Aksoy’un ifade özgürlüğü ihlaline ilişkin başvurularını öncelikle incelemeye değer bulması çok önemli.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne ve ifade özgürlüğüne önem veren herkese benim çağrım şu:
Bu davalarla ilgilenin!
Suçlamaları, delilleri, kararları tek tek, satır satır okuyun; ihlali kendi gözlerinizle görün; ve takipçisi olun.
Takip edince göreceksiniz ki, Türkiye’de yargılanan gazeteciliktir, suçlanan gazeteciliktir, hapsedilen gazeteciliktir, ifadenin kendisidir.
Oysa ifade özgürlüğü bizim, hepimizin en temel insan hakkımızdır.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Mücadelemiz devam edecek.
Gazetecilik suç değildir!
* Article 19 adlı STK tarafından BM’nin Cenevre binasında yapılan Adalet ve Gazetecilik konulu toplantıda yapılan konuşmanın tam metnidir… Haberini buradan okuyabilirsiniz
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024