Hasan CEMAL
Darbe dönemlerinde askerin kurduğu ‘basın düzeni’ni getirme sırası bu kez Ak Partiiktidarının mı? Milliyet’in dünkü sürmanşeti böyle diyor. Ve insanın aklına, demokrasiye ‘asker freni’nden sonra şimdi de ‘sivil freni’ mi sorusu takılıyor.
Bazı büyük laflar vardır ki, beni bir gazeteci olarak hep tedirgin etmiş, hatta bazen korkutmuştur.
Milli güvenlik...
Kamu düzeni...
Genel ahlak...
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü...
Bu deyimler beni rahatsız eder.
Öteden beri öyledir.
Bu büyük lafları ne zaman anayasalarda, ceza ve terörle mücadele kanunlarında, basınla ilgili yasal düzenlemelerde görsem, eyvah demişimdir, bela kapıda yine...
Özellikle darbe sonrası dönemlerde tedavüle sokulurdu bu deyimler.
Askeri rejimlerin sivil paşaları sayılabilecek anlı şanlı hukukçular, hocalar eliyle bu büyük laflar allanır pullanır ve sonra temel hak ve özgürlükleri katletmekte kullanılırdı.
12 Mart’ta böyle oldu.
12 Eylül’de böyle oldu.
Darbelerle kendi ‘kırmızı çizgileri’ni koyan ve seçim sandığından çıkan partilerin siyaset alanını daraltan asker, yargı yoluyla da ‘vesayet rejimi’ni daha sağlam kazığa bağlar, vatandaşa karşı devleti koruma altına alırdı.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının kolu kanadı hep böyle büyük lafların arkasına sığınılarak kırıldı.
Belirsiz, eski deyişle muğlak, her tarafa çekilebilecek tariflerle özgürlüklerin üstüne yürünürdü.
Bahane kimi zaman ‘komünizm’di.
Bazen ‘irtica’ydı.
Bazen ‘bölücülük’tü.
Milli güvenlik de, birlik beraberlik de, genel ahlak da sıkı sık devreye sokulurdu.
Hapishaneler de hiç boş kalmazdı.
İfade özgürlüğünün, basın özgürlüğünün canına okunurdu bu büyük laflarla.
Çok iyi anımsıyorum.
1980’lerin başıydı.
Cumhuriyet’in genel yayın yönetmeniydim. Aynı zamanda İngilizce kısa adı IPI olan UluslararasıBasın Enstitüsü’nün Yürütme Kurulu üyesiydim.
Her toplantımızda, 12 Eylül askeri yönetiminin marifetlerini anlatmaya çalışırdım.
Ama bu kolay olmazdı.
Meramımı tam anlatamazdım.
Kabahat benim değil, bizim o büyük laflarındı. “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” gibi deyimler kafa karıştırırdı çünkü.
IPI Yürütme Kurulu’nda beni anlayan tek kişi vardı, Güney Afrikalı beyaz gazeteci Raymond Louw.
Sık sık imdadıma yetişirdi.
Bütün ömrünü ırkçı Apartheid rejimine karşı mücadeleye adamış olan sevgili meslektaşım, her seferinde söz alır ve bu büyük, muğlak lafların hangi aşağılık amaçlar için kullanıldığını kendi ülkesinden örneklerle anlatırdı.
Evet, yine hatıralar...
Dünkü Milliyet’in sürmanşetindeki Önder Yılmaz’ın “Basın hürdür, sansür edilemez” başlıklı haberini okurken, eskilere daldım yine.
Ayrıntıya girmek istemiyorum.
Ak Parti’nin Anayasa Komisyonu’na basınla ilgili olarak sunduğu taslağı okurken o büyük lafları yine gördüm.
Biliyorum, teklifin sahipleri bazı noktaları öne çıkararak taslağı savunabilirler.
Eskiler de böyle yapardı.
Ama inandırıcı olamazlardı. Ve uygulamada özgürlüklerin çanına ot tıkamaya devam ederlerdi.
Hapishaneler dolu olurdu.
Bugün de farklı değil.
Darbe dönemlerinde askerin kurduğu ‘basın düzeni’ni getirme sırası bu defa Ak Parti iktidarının mı? Veyahut bazısı ince, bazısı kalın oyunlarla bu düzeni mi devralıyor?
Milliyet’in dünkü sürmanşeti böyle diyor. Ve insanın aklına, demokrasiye ‘asker freni’nden sonra şimdi de ‘sivil freni’ mi sorusu takılıyor.
Yoksa başkan babalığın yolu böyle mi açılacak?..
Ne diyelim, Allah selamet versin!
Yazarlar
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024