Hilâl KAPLAN
Geçtiğimiz Berat Kandili'nde Diyarbekirli bir grup genç şehrin surlarına "Kandil'i seviyoruz" yazan bir pankart asmışlar. Polisin gençlerin "kandil"den kastını anlaması birkaç saat sürmüş. Ve ertesinde pankart indirilmiş. Geçtiğimiz günlerde bir yerde okuduğum bu anekdot doğru mu bilmiyorum ama anlatma sebebim "PKK yandaşlığı"nın sosyolojik bir vakıa olduğuna işaret etmek. Türkiye'de "Kandil muhipleri" var, evet. Her ne kadar bu siyasal pozisyonu paylaşmasam da, "vatan haini" diskurunun kendisinin bu sosyolojik vakıayı doğurduğunu düşünürsek; "Kandil muhipleri"ni aşağılamak ya da hedef göstermek gibi bir niyetim hiç olmadı. Haddim de değil.
Hatta Nuray Mert, demokratik açılımın daha tam "açılamadığı" günlerde "Bu gidişle bir Türk sorunumuz olacak" 'öngörü'sünde bulunmuşken, "PKK sempatizanlarıyla barışmak" başlıklı bir yazı kaleme almış biri olarak, oradaki pozisyonumun hâlâ arkasında olduğumu yeri gelmişken belirtmek isterim. Yani son yazılarımdaki dert "Kandil muhipleri" değildi; yazımın başlığında olduğu gibi "yeni" Kandil muhipleriydi.
Öncelikle "Yeter ki Niyet Halis Olsun" başlıklı cevap yazısı için Nuray Mert'e teşekkür ederim. Kendisinin "kamuoyu önünde fikir beyan edenlerin kendi düşünce serüvenlerini izah etmeleri gerektiğini" düşünmesine sevindim. Fakat cevap yazısında böyle bir izah bulduğumu söyleyemeyeceğim. Çünkü zamanında yaptığı birkaç demokrat girişimi sıralamak dışında "Benim kalbim temiz"den öte giden bir derinlik bulamadığımı üzülerek ifade etmek zorundayım. Nuray Mert'in demokrat hiçbir işe imza atmadığını yazmamıştım zaten. Bilakis, bu noktada tartışmanın öznelerinden birisi olmasının sebebi demokrat olarak bilinen duruşundaki dönüşümü anlama çabasıdır.
Yazıda kendisine çok net sorular sorduğumu düşünüyorum: "Demokratik ulus birliği"ni kurduğunu iddia eden BDP'ye "zafer işaretleri"yle eşlik edecek kadar destek verdiğine göre, ulus-devlet hakkında yazdığı pekçok makalesindeki -ve benim sadece bir tanesini hatırlattığım- düşünceleri değişikliğe uğramış mıdır? Uğradıysa bu değişime sebep olan düşünsel saikler nelerdir?
Buna ek olarak, 27 Nisan e-muhtırasından birkaç gün sonra "Dostlukların son günü" başlığını atıp "Ne yazık ki, fetihçi zihniyet kazandı, normalleşme umudumuz suya düştü. Şimdi Genelkurmay bildirisini öne çıkarıp, bu fetihçi zihniyetin arkasında durmak istemiyorum" diye yazmış Mert'in "yeni dostluklar"ını tartışmaya açmanın doğal olduğunu düşünerek sormak durumundayım: Muhtıra yemiş hükümete bile "normalleşme"yi salık veren Mert, Meclis'e girmeyi reddeden ve kendi kendine yeni bir idarî yapı ilan eden Kürt siyasetinin normalleşmeye nasıl bir katkı sunduğunu düşünmektedir? Söz konusu AK Parti iktidarıysa, normalleşme teferruat mıdır?
Mert'in cevap yazısında işaret ettiği gibi kendisi kadar görmüş geçirmiş olmadığımın farkındayım. Ancak bazen bir örnek bile, yaşınız kaç olursa olsun, oldukça öğretici olabiliyor. O yüzden kusura bakmasın ama Kürt meselesindeki duruşu son bir yıl içinde inanılmaz biçimde değişen Mert'ten, bu mesele uğruna canını vermek hariç her tür bedeli ödemiş Miroğlu'na attığı iftiralardan sonra, "vicdan dersi" almaya pek niyetim yok. Mert, sırf siyasî pozisyonunu eleştirdi diye, Diyarbekir Cezaevi'nde çektiği işkencelerin, JİTEM'den yediği kurşunların izini hâlâ bedeninde ve ruhunda taşıyan birisini "kendini siyasî iktidara pazarlama derdinde" diyerek çıkarcılıkla suçlayabiliyorsa; bu mesele uğruna pek zahmet çekmemiş, "oldukça yeni" olan kendisinin yapıp söylediklerinin neden PR olarak algılandığını anlaması kolaylaşır sanıyorum. En son Kandil tarafından "mortoğlu" olmakla açıktan hedef gösterilerek tehdit edilmiş Miroğlu'na sahip çıkmak için iki cümle yazamayıp, sonra da onu yerden yere vurmakta beis görmediğinden "hedef gösterildim" serzenişine hak vermem de oldukça zor. Kaldı ki her tür düşünsel sorgulamayı böyle tanımlayacaksak, birbirimizle istişare etmemiz de imkânsız hale gelir zaten.
Ezcümle, toplumdaki Kandil muhipliğinin değil, kendisinin "yeni" Kandil muhipliğinin sebeplerini bize açıklarsa çok sevineceğim. Pek çok kişinin paylaştığını ama sormaya cesaret edemediğini bildiğim sorularıma, halis niyetlerle, cevap bekliyorum.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019