Hilâl KAPLAN
Hak versek de vermesek de şiddete başvurmasına rağmen PKK'ya mesafe koymayıp şartsız destek veren Kürtler için en önemli sebep madun olmalarıydı. Mağdur değil, madun. Madun, sadece hakkı çiğnenen bir mağdur değil; aynı zamanda çiğnenen hakkını aramasının yolu hukukî, siyasî ve toplumsal olarak kapalı olandır. Madun, kendini temsil etmesinin, "dile gelmesinin" imkânı elinden alınmış olandır.
Kürtler, bu topraklarda uzun yıllar madun olarak yaşadılar. "Kürt cumhurbaşkanımız bile oldu" klişesi sizi yanıltmasın. Evet, kökeni Kürt olan cumhurbaşkanımız oldu ama "Kürt olamadı". Misal isteyen, Bayındırlık Bakanı olduğu dönemde "Türkiye'de Kürtler var, ben de Kürdüm" diyen Şerafettin Elçi'nin başına gelenlere bakabilir.
Kürtler, işkence gördüler, evlerinden sürüldüler, dillerinden mahrum edildiler. Mağduriyetleri saymakla bitmez. Ancak mağduriyetleri kadar önemli olan, mağdur edildikleri noktada haklarını arayabilecekleri hiçbir vasıta olmamasıydı. Ne hukukî olarak kendilerini savunabildiler, ne siyasi olarak temsil edilebildiler ne de topluma kendilerini anlatabildiler. Hak arayışının temeli olan bu üç imkândan yoksun bırakıldılar. Askerî mantıkla işleyen hukuk ve siyaset kurumuyla başta medya olmak üzere topluma kendilerini anlatmalarına vesile olabilecek tüm iletişim araçları, Kürtleri tek bir kelimeye indirgediler: "Bölücü". Böylelikle hem Kürtlerin varlığı inkâr edilmiş oldu; hem de onlara uygulanan zulümler yok sayılmış oldu. Zalimin, hakkını arayan Kürt'ü susturması için gerekli olan "sessiz şeytanlar" her yerdeydi... Ve bu yüzden sadece mağdur edilmediler, madun kılındılar.
Ya bugün? Kürtlerin karşısında ne pahasına olursa olsun yok etmeye yeminli, inkârcı bir devlet zihniyeti de yok. Bilakis, ağır aksak, eksik gedik de olsa, "geçmişi telafi-geleceği inşa etme" çabasında olan bir devlet zihniyeti mevcut. Üstelik bu devlet zihniyeti mevcut sistemin yeterli olduğunu da iddia etmiyor; Kürtler dahil olmak üzere herkese "Beraberce düzeltelim" çağrısı yapıyor.
Varlığını Kürt siyasetiyle tanımlayan partiler, Kürtçe propaganda dahil, her şekilde kendilerini ifade edebiliyorlar. Öcalan'ın ev hapsine çıkarılmasından federasyona kadar her tür düşünceyi dile getirilebiliyor. enselerinden tutulup Meclis'ten kovulan değil; ısrarla Meclis'e davet edilen ama gelmeyen Kürt siyasetçiler var. Yani ideal seviyede bir demokrasimiz olmasa da, siyaseten var olmanın önü tartışmasız biçimde açık.
Toplumsal açıdan kaydedilen aşamaysa hantal bürokrasi altında ezilen hukuk ve siyaset kurumuna nispetle oldukça ileride. Bugün, Orta Anadolulu, Türk akrabalarım bile 1980 darbesinden sonra Kürtlere yaşatılanları öğrenince "O dönem devlet düşmanı olmamaları mümkün değilmiş" diyebiliyorlarsa, bir zamanların "Anadolu'dan Görünüm" seviyesinden fersah fersah ileri bir noktada olduğumuz aşikâr demektir.
"Arap baharı" diye anılan süreç, kendilerini madun kılan rejimlerin yıkılması için verilen halk mücadelelerinin toplamına tekabül ediyor. Hâlâ "90'ların Türkiyesi"nde yaşıyor olsaydık, "Kürt baharı" da bu sürecin bir ayağı olabilirdi. Fakat Kürtler artık madun değil, mağdur olduklarının farkında olduğundan Türkiye'de bir "Kürt baharı" olmayacak. Zulmünün "devrimci halk savaşı"na yol açacağını sananlara duyurulur.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019