Hilâl KAPLAN
"Elveda Lenin" adlı müthiş filmin hikâyesi, Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin, yani Doğu Almanya'nın son demlerinde başlar. Anne, eşi evi terk ettikten sonra kendisini iki çocuğuna ve "sosyalist anavatan"a adamıştır. Ancak bir gece oğlunu rejim karşıtı gösterilerden birinde görünce yere yığılır; kalp krizi geçirmiştir. Komada geçirdiği aylar içerisinde Berlin Duvarı yıkılmış, Doğu Almanya tarihe karışmıştır. Komadan uyandığında, doktorlar en ufak heyecanın tekrar krize yol açabileceğini söylediğinden oğlu karar verir, hiçbir şey değişmemiş gibi yaşanacaktır. Ev düzenlenir. Reçel kaplarından kıyafetlere, televizyon programlarından günlük gazetelere kadar her şey "sosyalist anavatan"da olduğu gibi ayarlanır, aylarca bu oyun sürer gider.
Özellikle son referandumdan beri halimizi biraz bu filme benzetiyorum. Atatürkçüler hâlâ Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda tesis edilecek bir ülkede yaşayabileceklerine inanmak istiyorlar ve "biz" de bu oyunu olabildiğince sürdürmek, hakikatin zuhur etmesini olabildiğince ertelemek için uğraş veriyoruz. Her birimizin farklı sebepleri var elbet. Kimi bunu siyasî istikrar bahanesiyle gerekçelendiriyor, kimi "gerginlik yaratmayalım" maslahatçılığıyla kimisi de salt boş vermişlik duygusundan... Sebepler muhtelif olsa da sonuç değişmiyor. Atatürkçüler, kendilerini Atatürkçü olmayan 'vatan hainleri'nden makbul hissetmeye devam ediyorlar; bizler de Atatürkçülerin kendilerini Türkan Saylan'ın dediği gibi "asıl" oldukları yalanına inanmaya devam etsinler ve içinden geçilen değişim sürecine karşı çok fazla ses çıkarmasınlar diye onlara has bir dünyayı sürdürmeye çalışıyoruz.
Altı okun hâlâ geçerli olduğu izlenimini veren bir dünya bu.
Muhtaç olunan kudretin damardaki 'asil kan'da mevcut olduğu sanılan bir dünya.
"Ne mutlu Türküm" denilince hem mutlu hem de Türk olunabildiği düşünülen bir dünya.
Anıtkabir'de "huzura çıkılınca" Atatürk'ün hâlâ yaşadığına inanılan bir dünya.
Ve geride kalan bir ineğin devirdiği Atatürk büstü için inek ve sahipleri hakkında bile soruşturma açılabilecek kadar şizofren bir ülke, zoraki törenler, çokça şiir müsveddesi ve bolca resim-heykel takıntısı. Unuttuğum başka ne kaldı? "Atatürkçü düşünce sistemi" masalından geri kalan tek şey bunlar işte. Bu yüzden her 10 Kasım veya milli bayramda "Atatürk'ün hiç görmediğiniz fotoğrafları"na maruz kalıyor, her ekran köşesini, gazete manşetini bu imajla döşüyoruz. Zira ortada fikir namına herhangi bir birikim yok, olsa olsa imajıyla yaşatılmaya çalışılan bir hegemonya var o kadar...
Belki duymuşsunuzdur, geçtiğimiz haftalarda Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde tamamladığım tezimi genişleterek kitaplaştırdım. Kitaba "Türkiye'nin 'ölmeyen' babası" ismini verdim. Çünkü adına Atatürkçülük denilen ve her siyasetçi, sanatçı veya yazarın bir ucundan tutmaya çalıştığı bu söylemsel oluşumun "Atatürk" gösterenini canlı ve merkezde tutmaktan öte hiçbir anlamı yok. "Atatürk yaşasaydı..." diye başlayan cümlelerden kendini "Ben bir Atatürk çocuğuyum" diye meşrulaştırmaya çalışanlara kadar bireyi çocuk mertebesine indirgeyen ve bu enfantil pozisyonuyla gurur duymasını sağlayan, özellikle siyasetçilerin "babanın onayını almak" için didişen evlatlara çeviren bir ülkeden gerçek anlamda 'yetişkin' bir öznellik çıkmasını beklemek mümkün mü? Bu sorunun cevabı "Bugüne kadar kendini Atatürkçülük üzerinden tanımlayıp da dünya çapında akademik veya sanatsal bir başarıya imza atmış kaç kişi var?" sorusunda saklı aslında.
Bu bağlamda talep edilense oldukça basit. Atatürkçüler, Mustafa Kemâl'in dünyaya gelmiş en şahane insan olduğunu, Atatürkçülüğün de tek hakiki yol olduğunu düşünebilirler, haklarıdır. Yeter ki başkaları da bu düşünceye boyun eğmek ve takiye yapmak zorunda bırakılmasın. Şahsa atıf başta anayasa olmak üzere tüm yasalardan kaldırılsın, çocuklar her sabah askerî nizamda ant içmek derdinden kurtarılsın, gençler "idari soruşturma" tehdidiyle askerî nizamda geçit yapılan stadyum törenlerine sürüklenmesin, ilkokul ders kitaplarından üniversitedeki zorunlu inkılap tarihi dersine kadar tüm resmî tarih ezberleri gözden geçirilsin.
Eğer Atatürkçüler, sıklıkla belirttikleri gibi Atatürk'ün "ortak payda" olduğundan o kadar eminse, tüm bu baskılarla dolu otoriter yapıyı kaldırmakta da beis görmemeleri gerekir. Ve Atatürkçülerin iddia ettiği gibi "Türkiye'nin 'ölmeyen' babası"na bu ölümsüzlüğü halk bahşettiyse, halktan başka kimse de alamaz zaten. Öyle değil mi?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
Ro$ev sîtav
Yildiray Ogur, bütünlüklü bir degerlendirme yapmi$.. Ahmet Altan in cumhuriyet gazetesinde yazmasi, aslinda her$eyi açikliyor.. Evet evet, insan bazen, $a$kina dönüyor.!