Hilâl KAPLAN
Bir topluluk karşısında çırılçıplak olduğunu görmek insanlık âleminin ortak kâbuslarından biri olsa gerek. Bu yüzden kişiyi insanlığından soyutlamayı amaçlayan işkencecilerin değişmez ilk emrinin “soyun!” olması da tesadüf olmasa gerek. Çünkü mahremiyet, değişik tezahürleriyle birlikte insanlığın ortak değeridir.
Kimi kabilesinin âdetleri uyarınca sadece cinsel organını örter, kimiyse inandığı dinin gereği olarak elleri ve yüzü hariç her yerini örter. Nudistleri gücendirmek istemem ama sonuç itibariyle insan –topluma, örfe, kanuna, geleneğe ya da inancına uyarak- öyle ya da böyle bazı normlar çerçevesinde örtünen bir varlıktır. Başörtüsü yasağının çerçevesinin “üniversite- ilköğretim- kamu” üçgeninde hoyratça (yoksa “provokatörce” mi demeliydim!) çizilmeye çalışıldığı bugünlerde mevzua bir de bu yönden bakmanın isabetli olacağını düşünüyorum.
Zira ancak bu yönden bakabilirsek, bunca yabancılaştırma çabasına ve korku efektleri eşliğinde haber malzemesi yapılmasına rağmen başörtülü kadınların da sizinle beraber insanlığın ortak bir değeri olan mahremiyetleri için mücadele ettiklerini anlayabilirsiniz. Ve belki o zaman “Türban kamuya giriyor” manşetleriyle başörtülü kadınları sanki birer uçan örtüden ibaretmiş gibi yansıtan dile eleştirel bir mesafe alıp, mahremiyetini ihlal ettirmemekte ısrarcı olmanın değeri üzerine düşünebilirsiniz.
İlköğretim çağındaki kızların başlarını örtmelerine de bu zaviyeden bakabilmek gerek diye düşünüyorum. Bir kız çocuğu nasıl annesinin mini eteğine ve fönlü saçlarına özeniyorsa, aynı şekilde pardösüsüne ve başörtüsüne de özenebilir. Birini yaptığında onu şirin bulmak, diğerini yaptığındaysa devleti arkasına alarak –Zafer Üskül’ün açıklamasında olduğu gibi- çocuğu ailesinden koparmaktan bahseden yasakçı bir kabadayılığa soyunmak en hafif tabirle hakkaniyet yoksunluğudur. Ancak vatandaşının etnisitesinden inandığı dine kadar kişisel her alanına müdahale etmeyi alışkanlık haline getirmiş bir devlet geleneğimiz olduğundan diğer pek çok sorunumuzda olduğu gibi burada da bir “haddini bilmeme” problemiyle karşı karşıyayız.
“Şurada açsın, buraya girsin” kabilinden haddi aşan açıklamalar yapanlar da bari doğrudan başı açık olmanın kapalı olmaktan daha makbul, daha normal, daha iyi, daha güzel olduğuna ve bunun tüm topluma dikte edilmesi gerektiğine inandıklarını söylesinler. Tabii böyle yaparak “demokrat” payesini “toplum mühendisi”yle değiştirmiş olurlar ama en azından Canan Arıtman kadar dobra bir biçimde ayrımcı tutumlarını sahiplenmiş olurlar. Şahsen Arıtman’ın gizlisi saklısı olmayan bariz ırkçılığını bizim “siyaseten doğrucu” demokratların maskelerine yeğlerim. Zira en azından kim olduğuyla yüzleşmiş bir insanla muhatap olmayı tercih ederim.
Ezcümle hangi yaşta ve meslek dalında olursa olsun kişinin mahremiyetini arzu ettiği gibi tesis etmesine engel olmak ne ailenin ne toplumun ne de devletin haddinedir. Diğer sorunlarımızda olduğu gibi bu sorundan da çıkış yolumuz haddini bilmekte yatıyor.
***
YÖK’e çağrı
İki haftadır köşemde başörtüsü yasağını kâh güvenlik görevlileri kâh öğretim üyeleri üzerinden devam ettiren üniversiteleri yazıyorum. Yasağın sıkı bir biçimde devam ettiği Hacettepe Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Çağ Üniversitesi, Başkent Üniversitesi gibi okullarda ve Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü’yle İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde yasağı devam ettirenlerin temel argümanı “Bize YÖK’ten yazı gelmedi” oluyor.
Mazlum-Der’den aldığım son bilgiye göre Ege Üniversitesi’nde de yasak devam ediyor ve Radyo-Sinema-Televizyon Bölümü’nde direnen sadece bir öğrenci bulunuyor. Bölüm başkanı ve dekanın baskısı altındaki bir kız öğrenci yasağa ve sisteme karşı tek başına mücadele veriyor... Defalarca dilekçe yazılmasına rağmen YÖK’ten hâlâ çıt yok. Mazlum-Der’in son aldığı bir bilgiye göreyse yazının bir ay içinde gönderileceği bildirilmiş. Böylesi bir bürokratik ihmal kabul edilemez. Bu yüzden buradan YÖK yetkililerine açık çağrı yapma ihtiyacı duydum. Binlerce öğrencinin hayatıyla oynayan bir yasak varken, üniversitelerdeki yetki sahiplerine altı üstü mevzuatı ve görev sınırlarını hatırlatacak bir yazı yollamak bu kadar mı zor? Bu işin takipçisi olacağım.
***
Her pazar 22:00’de Beyaz TV’de
Sevgili okurlarımın yoğun talebi ve kıymetli dostlarımın teşvikiyle televizyonda daha çok yer almaya karar verdim. Girizgâhı Beyaz TV’deki “4 Kadın 1 Erkek” programıyla yapıyoruz inşallah, sizleri de bekleriz.
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Her şey güzel olur tabii!
17.06.2019 - Mazlum Başbakanım
27.05.2019 - Sağa sola T.C. yazmakla olsaydı...
6.05.2019 - Kılıçdaroğlu’na YPG için ‘terörist’ dedirttik
1.05.2019 - Havalimanı canavarı, metrobüs sapığı ve diğerleri
29.04.2019 - Papa ve 1915
24.04.2019 - Mundar seçim!
16.04.2019 - Assange’a karakol, Dündar’a saraylar
15.04.2019 - Akdeniz’den geliyorlar
12.04.2019 - Belediyelerde yeni dönem: Koalisyon yönetimi
8.02.2019
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Xale sılo
Bu doğurgan Doğaya CAN veren, İnsana Kamil İnsan olgusuna dair heyecan veren, tüm varlıkların var olmasına hukmeden varlığı karşısında aciz olduğumuz yegane varlık sahibinin bize yüklemiş olduğu insan eksenli yeni bir Dünyanın inşasına biz de varız. sayın Hocam...