Hilâl KAPLAN
28 Şubat karanlığında, Hizmet'in dershanelerinden birisinde öğrenciydim.
Namaz kıldığımız mescitin üzerine 'mescit' bile yazılamadığı, hemen her ay asık suratlı müfettişlerin denetime geldiği, gizli saklı ve kısık sesle Hocaefendi'nin vaazlarını izleyebildiğimiz, seccade bulundurmanın bile sakıncalı olduğu, kadın öğretmenlerin başlarını açmak zorunda kaldıkları, şimdi yazarken bile içimi daraltan zamanlardı.
Bu yüzden, dershane tartışması vesilesiyle Ak Parti dönemini darbe dönemleriyle kıyaslayan ve hatta 'O günlerde daha iyi durumdaydık' demeye getiren yorumları ve gazete manşetlerini içim burkularak takip ediyorum.
Türkiye o günlerden bugüne büyük mesafeler kat etti. Hizmet Hareketi, belki kendi içerisinde bu mesafeleri bile kat kat aşan yollardan geldi.
Nitekim, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin 'Onursal Başkanı' olduğu Gazeteci ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı Mustafa Yeşil, daha geçtiğimiz sene Neşe Düzel'e şöyle demişti:
'Türkiye'de önemli adımlar atıldı. Hizmet olarak biz de en rahat, en huzurlu hizmet ettiğimiz bir dönemi yaşadık.'
Ne var ki bugün, Başbakan Erdoğan, Hizmet temsiliyetini üzerinde taşıyan bazı yazarlarca birden 'Hizmet Hareketi'ni bitirmeye ahdetmiş bir düşman' olarak lanse ediliyor.
Ağzından çıkan 'karşı taraf da gönül diliyle konuşmalı' sözlerinin sadece 'karşı taraf' kısmı alınarak köpürtülüyor.
Müslümana yakışmayacak bir üslupla 'satılmış, yalancı, çakal' gibi ifadelerle Erdoğan'a saldıranlar 'karşı taraf' diye nitelenmişken, sanki bütün bir camia hedeflenmiş gibi tezvirat yapılıyor.
Aynı programda sarf edilen şu sözler es geçiliyor:
'Bugüne kadar beraber yürüdüğümüz, beraber birçok sorunu hallettiğimiz kardeşlerimizle böyle bir ayrılığın içerisine de düşmeyiz. Yalnız, burada fitne odakları var. Bu odaklara fırsat vermememiz gerekir. Bize düşen sadece kucaklamaktır, birleştirmektir, bütünleştirmektir. Ama bir de, sorumluluk makamında olanların özellikle bu fitne, nifak çıkarmak isteyenlere fırsat vermemesi lazım. Çünkü biz birbirimize çok lazımız (...) Biz asla böyle bir kavganın içerisinde olmadık, olmayız. Onlar hangi dille konuşuyorlar bilemem. Ama şu andaki dil maalesef gönül dili değil. Ama biz gönül diliyle konuşuyoruz. Ve gönül diliyle konuşmaya da devam edeceğiz. Bekleriz ki karşı taraf -diyeceğim artık, başka türlü konuşamam- onlar da gönül diliyle konuşmalı ve onlar da zaten bütün bu dersane denilen bu kitlenin tamamını temsil etmiyorlar.'
Aynı şekilde Hocaefendi'nin şu sözleri de es geçiliyor:
'Sizin karş?n?zdaki insanlar Nemrut de?il, Firavun de?il, Sezar de?il, ?skender de?il, Napolyon de?il, deli teke Hitler de?il... Hele ba?lar? yerde secde eden insanlarsa, onlara kar?? bize d??en ?ey hep sayg?l? olmak, hep takdir etmek, hep tebcille y?d etmek ve Cennet??l-Firdevs?e beraber girme dilek ve temennisinde bulunmakt?r...?ınızdaki insanlar Nemrut değil, Firavun değil, Sezar değil, İskender değil, Napolyon değil, deli teke Hitler değil... Hele başları yerde secde eden insanlarsa, onlara karşı bize düşen şey hep saygılı olmak, hep takdir etmek, hep tebcille yâd etmek ve Cennetü'l-Firdevs'e beraber girme dilek ve temennisinde bulunmaktır...'
Mevcut durumda, bir yanda, şimdiye kadar başardıklarıyla maddî olduğu kadar manevî kıymetini de kanıtlamış dershaneleri sözde Albert Einstein veya Michael Jackson'ın ağzından aşağılayan kendini bilmezler var,
Diğer yanda, öfkesini kendine rehber edinmiş, geçmişi bir kâlemde silmiş, Sözcü ağzıyla konuşmaktan imtina etmeden Başbakan Erdoğan'a ve hükümete hakaretler yağdıran kendini bilmezler var.
Sanki birileri hususî bu günleri bekliyormuş gibi...
7 Şubat MİT krizinden bu yana, birbirleriyle iç içe geçmiş olan Ak Parti ve Hizmet Hareketi'nin tabanını ayrıştırma çabası gözle görülür hale gelmişti. Lâkin Hizmet tabanı, ne 7 Şubat'ta ne de Gezi sürecinde 'tavan'ın verdiği tepkileri benimsemedi.
Ancak dershane tartışmasının gündeme getiriliş biçimi ve zamanlaması bu etkiyi yaratmaya daha matuftu ve nitekim öyle de oldu.
Neticede, dışarıdan soğuk kanlı analizler yazanların gördüğü tablo 'dindarların kavga ettiği'dir. Ancak ben o kadar soğukkanlı bakamıyorum çünkü kendimi de o yangının içerisinde hissediyorum.
Bundan on yıl sonra bakıldığında, dershane tartışmasının 'dershane' kısmının değil de, dindar hassasiyeti olan insanların ihtilafa düştüklerinde birbirlerine nasıl muamele ettiklerinin ve ülke geleceğini nasıl etkilediklerinin hatırlanacağına eminim.
'Mü'minler ancak kardeştir' ayeti kerimesinin hakkını vermeye çalışanlardan Allah razı olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019