İbrahim Kahveci
Aşağıdaki iki alıntı 2008-09 küresel krizden çıkış döneminde yazılmıştır. Büyüme rekorlarının geldiği o günlerde aslında temel sorunun ne olduğuna işaret ediyoruz. O büyüme rekorlarının aslında çok büyük küçülmeden kaynaklanan baz etkisi ile oluştuğunu; ama asıl sorunun üretimsiz büyüme olduğunun ilk işaretlerini veriyordu.
O yılları hatırlamak gerekiyor: IMF ısrarla gelişmekte olan ülkeler az üretsin, çok ithalat yapsın diyordu. Parayı ise dert etmeyin diyordu.
Nitekim sadece 2012-13 yıllarında Türkiye’ye iki yılda 144 milyar dolar sermaye girişi olmuştu.
Eğer ortada bir proje vardı ise, o projeye en fazla uyumu Türkiye gösterdi. Bol bol ithalat, bol bol dış borçlanma yaptı.
Ve bugüne geldik.
Kısaca bugün yaşadıklarımız sadece bugünün sorunu değildir. Bugün yaşadıklarımızı daha uzun süreli birikimlerin sonucu olarak da görebiliriz.
“07 Temmuz 2010”
Yüzde 11,7 büyüme ne ifade ediyor:
1-Dünya rekoruna ramak kaldığını mı?
2-Krizin teğet geçip hızla düzeldiğimize mi?
Yoksa;
1- O kadar derin kuyuya düşmüştük ki, kuyudan çıkamamış olmamıza rağmen adı ‘’baz’’ etkisi ile rekor mu oldu?
2-Krizin teğet değil adeta yıkıp geçtiğinin kanıtı mı?
Sevinçten havaya uçanlar neden geçen yıl yüzde –14,5 çöküş ile dünya rekoru kırdığımızı unutuyorlar. Küçülme rekorunu sahiplenme; gel büyüme rekoru kırdık diye havalara uç.
Zararı telafi etmek ne zaman kâr oldu?
Ne zaman ‘’teğet oldu’’?
Amacımı yeniden net olarak ifade etmem gerekiyor:
“Türkiye 1991-2001 yıllarında bırakın iyi yönetilmeyi, bir ülkenin batırılması için ne gerekiyorsa sanırım ancak bu kararlarla yapılırdı. Şimdi Türkiye’yi 2001 öncesi ile kıyaslarsak çok büyük hataya düşeriz. Türkiye’yi artık potansiyeli ile değerlendirmek gerekiyor.”
2010 yılı ilk çeyrek büyümesi gibi ikinci çeyrekte de büyüme sürüyor ama sorunlu şekilde. Öncelikle kur basıksı ve ithalat patlamasına 2006-2007 ve 2008 tecrübelerine rağmen hâla sadece seyirci kalınıyor.
İyi de imalat sanayi yüzde 10 kriz öncesine göre geride kalıyorsa sanayisiz büyüme modeline mi geçtik de haberimiz yok? İthalat baskısını bir de yurtiçi üretimi sağlamak, desteklemekle kırabileceğimizi düşündüğümüzde o zaman neden maliyetleri dünya emsallerine çekmiyoruz?
Şimdi aklıma bir komplo teorisi geliyor: Mesela bankalarımızın lobisi çok güçlü kabul edelim ve krizde kredileri kestiklerinden para ellerinde patladı. Şimdi harıl harıl kredi vermek için çalışıyorlar. IMF ise, zengin ülkeler krizde olduğu için gelişmekte olan ülkeler tüketimlerini artırsın, demişti. Yani, gelişmekte olan ülkeler daha çok ithalat yapsınlar ki, zengin ülkeler krizi aşabilsin.
Sanayi üretmesin ki ithalatçılar sevinsin; çalışıp paran olmasın ki, bankalardan kredi alarak ithal tüketim patlasın. İç talebin krizi yakalamasına ramak kalmasına rağmen (–1,7) sanayi sektörün geride (–10,0) kalsın.
“22 Temmuz 2010”
Krizden çıkış stratejisine bakınca ithal malların yoğun olduğu sektörlere vergi teşviki verilmedi mi?
İstihdam odaklı reel sektör yaklaşımı yerine mali dengelerin düzelmesi açısından bütçe dengesi öne alınmıştı. İstihdamı, sosyal güvenlik primlerini devlet kasasından karşılayan teşviklerle besliyoruz da, üretimi besleyecek teşviklerle desteklemekte neden cimri davranıyoruz? Ya da para politikasını neden sadece ve sadece ısrarla enflasyon odaklı kurguluyoruz? Rekabet avantajını sağlayacak, ihracatı besleyecek, istihdamı arttıracak bir programı enflasyon politikasına ekleyemez miyiz? Mesela Çin, parası yuanı değersiz tutunca enflasyona mı boğuluyor?
Üretim olarak kriz öncesini yakalamayan bir ekonomik tablomuzda çalışan sayımız krizi çoktan aştı bile. Ama bu çalışanların işlerini devlet desteksiz sürdürmeleri, iş sahiplerine yük değil de kazanç kapısı olmalarının sağlanması için yeni bir ekonomi yapılanmaya ihtiyaç vardır.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları





























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025