İbrahim Tığlı
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) giderek Doğu Afrika ve Yemen’de hayati rol oynamaya başladı. BAE’nin bu kadar şımarıkça bölgede aktif hale gelmesinde İngiltere ile kurmuş olduğu uzun yıllara dayanan politik duruşu ve Suud yönetimi ile iş birliği içerisinde hareket etmesinin önemli bir etkisi var.
Özellikle Doğu Afrika’ya yalnız siyasi amaçlar için gelmiyor, liman antlaşmalarından ekonomik yatırımlara, televizyon filmlerinden askeri üslere kadar çok alanda etkin olmaya çalışıyor. Şimdilerde Afrika boynuzunda merkezi Etiyopya’nın başkenti olan Addis Ababa’da bir televizyon istasyonu kurma hazırlıkları yapıyor. Öteden beri birçok BAE merkezli televizyon kanalı seyrediliyor Arapça olarak. Yalnız yeni konsept Amharik dilinde bir yayına başlamak.
Etiyopya-Eritre barışının sağlanmasına daha sonra da, bu ikiliye Cibuti’nin de katılması için BAE var gücüyle çalışarak Doğu Afrika’da yeni bir ittifakın temelini attı. Hem Eritre hem Etiyopya’ya sağladığı olağanüstü parasal desteklerin, sözde barışın sağlanması için ne kadar vazgeçilmez olduğunu da dünyaya gösterdi. BAE sadece bununla sınırlı kalmayıp birkaç ay öncesine kadar büyük bir kriz yaşadığı Somali yönetimi ile de ittifak arayışına girerek bölgedeki barışının sağlanmasında İngilizlerin yokluğunu aratmadı.
BAE’nin yeni hedefi Sudan gözüküyor ufukta. Uzun bir süredir yalnızlık içinde olan Sudan ile tekrar bir ittifak arayışı içerisinde. Mısır ile Sudan arasındaki yeni uzlaşmanın arkasında BAE’nin olduğuna dair dedikodular var. Güney Sudan’ın ayrılmasıyla petrol gelirlerinin büyük bir bölümünü kaybeden Sudan yönetiminin, BAE’nin bu çabasına karşı pozitif bir tutum içinde olduğu görünüyor. ABD, Sudan’a uyguladığı yaptırımları yine BAE’yi kullanarak hafifletmek ve kaldırmak istiyor.
Ortadoğu’da “parayı ver, kazan” diplomasi şimdi de Afrika’da iş görmeye başladı. Afrika’da özellikle Doğu Afrika ülkelerinin de bu lütuftan memnun oldukları görünüyor.
Yalnız BAE’nin bu girişimleri barış ve istikrardan çok Ortadoğu’daki sorunların Afrika’ya taşınması anlamına gelmekte. Bir müddet sonra petrol savaşları, İran’ı bölgede etkisizleştirmek için yapılan girişimler, Türkiye’nin Afrika’yı anlamaya yönelik insani politikasına ve Çin’in Afrika’daki gücüne darbe vuracak hamleleri beraberinde getirecektir.
BAE barış adı altında yeni düşmanlıkları yaratacak politikasında yalnız değil. ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır’la birlikte çalışmaktalar. Kızıldeniz, ABD ve İngiltere’nin himayesinde bir Suud-Emirlik gölüne dönüştürülmek istenmekte. Öncelikli amaç Kızıldeniz’de güvenli bir bölge oluşturmak ve ticaret ağını sağlamlaştırmak.
Artık diplomaside ikna yolu değil mecbur etme uygulanmaya başlandı. Bu diplomatik kuralı en iyi kullanan ülkelerden biri de BAE’dir. Katar ve Türkiye ile bağlantılarını koparmayan Somali Devlet Başkanı Muhammed Farmacu “hizaya” getirilerek Etiyopya ve Eritre ile olan tarihi düşmanlığı sona erdirildi. Somali eyaleti 40 yıldır Etiyopya’nın işgal altında olmasına rağmen diplomatik ilişkiler i yeniden başlatıldı ve 40 yıl aradan sonra yolcuları taşıyan sivil bir uçak Mogadişu Havalimanı’na iniş yaptı.
Etiyopya ve Eritre liderlerinin Suud Kralı Salman’ın Kızıldeniz’e bakan saraylarından birinde bir araya geldiğinde, yanlarında Suudi Arabistan’ın adı kötüye çıkmış veliahdı Prens Muhammed bin Salman ile birlikte, Emirliğin Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed’in de bulunması tesadüf değildi. Nitekim bir süre sonra Afrika boynuzunun her iki lideri Dubai’de ağırlanacaktı.
Afrika’ya BAE’nin ilgi göstermesinin öncelikli nedeni ticaret. Birçok Afrika ülkesi ticaretini Dubai üzerinden Asya ve Avrupa ülkeleri ile gerçekleştiriyor. Dubai’den gelen ürünler için başta Etiyopya olmak üzere bir çok Afrika ülkesi ya gümrük vergisi almıyor ya da düşük tutuyor. BAE, bu pazarı kaybetmek istemiyor ve bu ticari ilişkide kendine rakip olarak Türkiye’yi görüyor. Türkiye’den gelenlerin, BAE’ye göre kalite bakımından oldukça iyi olması BAE’nin uykularını kaçırmaya yetiyor.
Türk dizilerinin Afrika’yı kasıp kavurmasıyla, Türkiye’ye yönelik bir turizm atağı gerçekleşti. Artık Afrikalılar Dubai yerine İstanbul, Bursa, Kapadokya bölgesi ve Antalya’ya gelmek istiyorlar. Çünkü dizilerde gördükleri Türkiye, Dubai’den kat kat güzel ve turizm için daha avantajlı imkanlara sahip.
Afrika’da da son yıllarda her taşın altından Çin çıkmaya başladı. Çin’in görünürlüğü oldukça fazla ve bunu kırmanın yolu ne İngiltere’nin eski sömürgelerine tekrar dönmesinden, ne de ABD’nin terör adına başlattığı askeri saldırılardan geçiyor. Bir şekilde Çin’le rekabet etmek için çevresel yakınlığı bulunan körfez ülkelerinin özellikle Suud ve BAE’nin bölgeye gelmesi gerekiyor.
BAE’nin, Afrika’ya sözde barışı getirmesindeki ısrarlarından biri İran’ın hem Körfez, de hem de Doğu Afrika’daki ilerleyişini durdurmak. İran çok önceleri bölgeye geldi ve başta Kenya, Tanzanya olmak üzere bir Şia geleneği oluşturmaya çalıştı. Artık Suud’un klasik Vahhabiliği, İran’la mezhebi mücadele de anahtar rol oynayamıyor. BAE, daha soft bir yaklaşımla İran’a karşı mezhebi öne çıkarmayan ekonomik bir mücadelenin önünü açıyor. Türkiye’ye karşı da başka bir manevra içinde olduğu gerçeği de bulunuyor; fakat bu başka bir yazı konusu.
Yemen’deki katliamın, insan hakları ihlallerinin, açlığın, yoksulluğun, göçün nedeni İran olduğu kadar aynı zamanda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri. BAE, Tahran destekli isyancılara karşı Suud’la birlikte bir askeri operasyon yürütüyor ve insani suçlar işlemeye devam ediyor. Yemen’in güney ve batı sahilleri doğrudan BAE’nin işgali altında bulunuyor ve bu işgal maalesef sessiz bir şekilde dünya tarafından izleniyor.
BAE’nin Yemen operasyonu Cibuti limanı ve üssünden sürdürülüyor ve bunun karşılığında eski bir Somali toprağı olan Cibuti’ye milyonlarca dolar ödeniyor. Yüzbinlerce masum insanın kanına girmek için ödenen bu paralar, -sözüm ona Doğu Afrika’da demokrasiyi inşa etmek için veriliyor.
Barış ve istikrar bölge için gereklidir. Ama Yemen’de olduğu gibi Doğu Afrika’da, yeni bir çatışma alanı olacaksa birileri bu taşeronları durdurmak zorundadır. Yemen’deki iç savaşı durdurmak için daha fazla efor sarfedilmeli, yoksa bu çatışma bölgesi Afrika Boynuzu ’nu da kapsayacak ve Osmanlı’nın mirası bu topraklar, küresel güçlerin ve taşeronlarının çarpıştığı bir arenaya dönüşecektir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2019
18.12.2018
13.11.2018
30.10.2018
16.10.2018
25.09.2018
18.09.2018
4.02.2018