Lale KEMAL
Önceki gün cumhurbaşkanlığı görevini Erdoğan’a devreden Abdullah Gül, doğru bir teşhisle, Kürt sorununun Cumhuriyet tarihinin en büyük sorunu olduğunu belirterek, çözümünün Türkiye’ye gerçek istikrarı getireceğini ima ediyordu. Evet, salt ayrıcalıklı statülerini milleti yok sayma pahasına korumak isteyen vesayetçi anlayışın
sonlandırılamayan varlığı, PKK ile 30 yıla yayılan çatışma ortamını besledi. Çatışmaların devamı, sorunun siyaseten ve ekonomik olarak çözümünü mümkün kılmazken silahlanmanın önünü açtı ve bundan nemalananlara mutlu mesut hayat sundu. Askerî literatürde düşük yoğunluklu savaş olarak da tabir edilen PKK ile çatışmalar, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın, 2010 yılında yaptığı açıklamaya göre, 1 trilyon dolara mal oldu. Yıldırım, çatışma ortamı olmasa bu parayla yapılacakları sıralayıp vatandaşa dolayısıyla çok daha iyi bir yaşam sağlanacağına işaret ediyordu.
Kürt sorununa silahsız çözüm sürecinin 2010’lu yıllarda başlatılmasıyla, artık “torpil bulamadıkları için oğullarının çatışmaya gönderilmesini engelleyemeyen gariban ailelerin” yerlerini göreceli gönül rahatlığıyla oğullarını askere uğurlayan aileler aldı. Her eve bir cenazenin girmediği ortam kendi başına bile Türkiye’ye nispeten bir rahatlama sağladı.
Gerek Kuzey Irak’ta Kürtlerin, anayasalarına uygun olarak kendi hükümetlerini kurmuş olmaları, gerekse PKK uzantısı PYD Kürt’lerinin Suriye’de, önemli bir aktör olarak ortaya çıkmaları, çok gecikmiş olan Kürt sorununun silahsız çözüm arayışlarını dayatan faktörler arasında yer aldı. Bugün IŞİD denen vahşi ve acımasız terörist grubun, Suriye’den sonra Irak’ta da varlık göstermesiyle birlikte bu gruba karşı PKK’nn bölge Kürtleriyle birlikte hareket ederek güçleniyor olması, Ankara’yı çok daha cesur adımlara zorluyor.
Geldiğimiz noktada iktidar artık, Kürt tarafından gelen tek yanlı adımlarla yetinemeyecek, sürecin sahiden devamı için Kürtlerle dolayısıyla PKK ile müzakerelere başlamak zorunda.
Adına af denmese de bir yol bulup dağdakilerin siyasete dâhil olması, Öcalan’ın evde göz hapsine alınması gibi şartların zeminini hazırlayacak yasal düzenlemeler gerekiyor.
İktidarın artık zaman kazanma taktiği gibi bir lüksü yok.
Anayasal, yasal düzenlemeler, ırkçılık kokan kimi vatandaşlık tanımının değiştirilmesi, yerinden yönetim ilkelerinin kabulü gibi demokratik hukuk devleti kriterlerinin tesis edilmesini zorunlu kılıyor. Diğer bir deyişle, Kürt sorununu çözmek için atılacak yasal adımlar, demokratik bir Türkiye’yi yaratmayı otomatik olarak dayatıyor.
Ne var ki, iktidarın, basına baskıyı ağırlaştırıyor olması, yargıyı ancak dikta rejimlerinde görülecek biçimde kendisine biat edecek konuma getirmiş olması, yolsuzlukların soruşturulmasını engellerken bu soruşturmaları yapanları merkezine alarak polisiye tedbirlere başvuruyor olması, çözüm sürecini ilerletme sözleriyle derin bir çelişki oluşturuyor.
Dünkü kabine değişikliğinde, çözüm sürecini en başından itibaren yürüten önemli isimlerden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yerine “Şahin” olarak bilinen Yalçın Akdoğan’ın getirilmesi, Kürt sorununa silahsız çözüm arayışlarında atılması gereken kimi adımların çok daha uzun bir zamana yayılacağının işaretleri gibi görülüyor. Zira Akdoğan, çözüm arayışlarında Atalay’ın tersine kolaylaştırıcı adımları zorlaştırabilir.
Demokratik hukuk devleti ilkelerinden uzaklaşmakta olan iktidarın, bu ilkelerin sağlanmasıyla ancak ilerletilebilecek çözüm sürecini, Akdoğan yönetiminde nasıl yürüteceği de bir diğer merak konusu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016