Levent Gültekin
İktidar taraftarlarının, hatta Erdoğan karşıtı bazı kesimlerin ABD başkan adaylarından Trump’a hayranlığı malum.
Hepimiz kendimizce bunun nedenleri üzerine kafa yoruyoruz.
Fakat kimi muhaliflerin, bu hayranlığın nedenleri üzerine yaptığı değerlendirmelerde hayli yüzeysel kaldığını düşünüyorum.
Çünkü bu hayranlığa neyin kaynaklık ettiği üzerine pek kafa yorulmuyor.
Halbuki mevcut durumdan bir çıkış yaratmak için bu konu derinlemesine tartışılmalı.
Bu desteğin ardında yatan tek neden, Trump’ın Erdoğan ve iktidarı için daha yararlı görülmesi değil.
Bana göre iktidar taraftarlarının Trump hayranlığı iki nedene dayanıyor.
Birincisi: Tıpkı seçmenleri gibi Trump’ı müesses nizama meydan okuyan bir aktör olarak görmeleri.
Yani toplumları sömüren, dahası toplumları yoksullaştıran mevcut dünya düzenine boyun eğmeyen, meydan okuyan, kural tanımayan bir siyasi aktör imajı dünyanın farklı ülkelerinde Trump taraftarlarının oluşmasına neden oldu.
Dahası, Amerikalı siyasetçi, aydın, sanatçı, işinsanı ve gazetecilerin ‘demokrasi için’ diyerek Trump’a karşı birlik olması sadece ABD’de değil başka ülkelerde de bu algının güçlenmesini sağladı.
Mesela İsrail’de başbakan Netanyahu’ya, Brezilya’da devlet başkanı Bolsonaro’ya, Macaristan’da başbakan Orban’a, Fransa’da aşırı sağcı parti lideri Marine Le Pen’e ve daha birçok ülkede bu türden siyasetçilere oy veren seçmenlerin önemli bir kısmının tam da bu nedenle Trump’ın kazanmasını istediğini sanıyorum.
Çünkü bu seçmenler, kendi ülkelerinde desteklediği siyasetçilere de benzer bir misyon yüklediği için bir anlamda onları Trump’la özdeşleştirdi.
Giderek artan yoksulluk ve işsizlik gibi sorunların kaynaklık ettiği, kimlik ve inanç gibi değerler üzerinden oluşan milliyetçilik refleksiyle hareket eden, ötekini dışlayan, düşman gören, sorunlarını demokrasi dışı yollarla, yani çatışmayla, kavgayla, kendinden olmayanı dışlayarak, içe kapanarak çözeceğini düşünen milyonlar var.
Dahası her ülkede demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi değerlerin bu sorunları çözmediğini, hatta bu değerlerin, sömürü düzenini sürdürmek için elit zümre tarafından bir örtü olarak kullanıldığını düşünen ve bu değerleri umursamayan güçlü bir damar var.
Bütün dünyada esas sorunun bu aktörler değil, toplumlarda giderek daha da kalıcı hale gelen hatta büyüyen bu anlayış olduğu yönünde tartışmalar sürüyor.
Sorunun çözümüne yönelik benzer tartışmaları bizim de kendi ülkemiz için yapmamız gerekiyor.
Türkiye’deki Trump hayranlığının ikinci nedeni ise: Rakibi Biden’ın seçim sürecinde aleni bir şekilde Türkiye’yi tehdit emiş olması.
Yani Trump taraftarlığının altında yatan en önemli diğer neden, bu insanların gözünde Biden’a karşı durmanın Türkiye’nin yanında durmakla bir tutulması.
Böyle görüldüğü için Trump’ın gidişine sevinenler her ne kadar “Biden’ın kazanmasına değil Trump’ın kaybetmesine seviniyorum” dese de Türkiye karşıtı olarak algılanıyor.
Diğer taraftan Trump’ın bazı meselelerde Erdoğan’ı koruması, Kongre’nin yaptırım taleplerine prim vermemesi, Erdoğan ile iyi geçinmeye özen göstermesi…
Bütün bunlar muhaliflerdeki Trump karşıtlığının ve Biden’a yönelik çekingen hayranlığın, Erdoğan ve Türkiye karşıtlığından kaynaklandığının düşünülmesine neden oluyor.
Kimilerinin “Ama bütün bunların hiçbiri gerçek değil ki” dediğini duyar gibiyim.
Gerçeğin ne kıymeti var?
Sosyologlar, psikologlar, bilim insanları “Post truth çağındayız” diye yazıp durmuyor mu?
Yani düşüncenin yerini duygunun, doğrunun yerini kurgunun/algının, gerçeğin yerini imitasyonun aldığını söylüyorlar.
Dahası bütün bunların birey ve toplumların normlarını, kişiliklerini, etik anlayışlarını, kültürlerini, ekonomiyi, politikayı, ideolojileri… yani her şeyi sil baştan şekillendirdiğini anlatıyorlar.
Bu nedenle insanların gerçeklerden daha çok, oluşan algılarla hareket ettiğini söylüyorlar.
Esas mesele “Hayır gerçek o değil” deyip bildiğimizi mi uygulayacağız yoksa bu algıyı yönetmeye mi çalışacağız?
Sorumluluk duygusuyla, toplumu esir alan algının oluşmasına kaynaklık eden sorunlarla mı mücadele edeceğiz yoksa o algıya teslim olanlarla inatlaşarak güçlenmesine katkı mı vereceğiz?
Umurumuzda olan anlık duygusal tatminlerimiz, kişisel, partisel kazanımlarımız mı yoksa ülke için köklü bir çözüm mü?
Toplumu değiştirmeyi mi dert edineceğiz yoksa kişiler üzerinden tartışma yürüterek/ konum belirleyerek oluşan gruplaşmaların daha da katılaşmasına katkı mı sunacağız?
Bu toplum kesimlerine sorunları çözmek için benimsediği yolun, yöntemin doğru olmadığını anlatmak, dahası sözümüzün etkisini sağlamak için oluşan/oluşturulan bu algıyı hesaba katarak söz ve davranışlarımıza çeki düzen verecek miyiz yoksa bu algıyı umursamayıp bildiğimizi okuyarak bu damarın büyümesine katkı mı vereceğiz?
Bu sorular sanırım hepimizi ilgilendiren sorular.
Esas derdimiz ülkeyse, demokrasiyse, barışçı, özgürlükçü, adil bir toplum yapısının oluşmasıysa yapmamız gereken duygularımızı tatmin edecek söz ve davranışlardan uzaklaşıp toplumları teslim alan algıyı yönetecek, zayıflatacak bir yaklaşım ortaya koymak.
ABD’de medyanın önemli bir bölümünün, birçok sanatçı, işinsanı ve siyasetçinin karşısında birleşmesine rağmen Trump oyunu bir önceki seçime göre 5 milyon artırarak yüzde 48 oy alıp birkaç kritik eyaletteki toplamda 150-200 bin oy farkla başkanlığı kaybetti.
Muhtemel bir başarısızlığın 2024 seçimlerinde ABD’de nasıl bir tablo ortaya çıkaracağını az çok hepimiz tahmin edebiliyoruz.
Aynı tahmini kendi ülkemiz için de yapabiliriz.
O nedenle mesele bir kişiyi yenmek, iktidardan alaşağı etmek değil, o kişilere can veren toplumsal kesimlerin zihinsel dönüşümünü sağlayacak bir yaklaşım geliştirmek.
Bunun için de kavgayı, aşağılamayı, hakareti, laf sokmayı, algıya teslim olmuş toplum kesimlerinin çelişkileriyle alay etmeyi, dahası başkasının kazanımlarına taraftar olmayı değil, sorunun kaynağını anlamayı, o toplum kesimiyle konuşmayı tercih etmeli, dahası sorunlara sağlıklı çözüm yolları üreten bir yol ve yöntem geliştirmeliyiz.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023