Markar ESAYAN
Sevag, doğumunu bildiğim dünyalar tatlısı bir yakınımdı. Uzun yıllar altlı üstlü komşuluk yaptık Balıkçı ailesiyle. Sevag gözümüzün önünde serpilip büyüdü. Bu sözleri, onu bir cinayete kurban verdiğimiz için sarf etmiyorum. Sevag gerçekten çok iyi bir gençti. Balıkçı ailesi, sağlam değerler ve iyi bir ailenin tüm nimetleriyle üzerine titreyerek büyüttü Sevag’ı. Buna yakından şahit olmak, Sevag’ı bu kadar yakından tanımak, bu cinayet karşısındaki dehşetimizi ister istemez arttırıyor.
Ama bu cinayet davasının 12 bölümlük meddahlıkla temize çıkarılmasına karşı çıkmak için ne Ermeni olmak, ne de Sevag’ı tanımak gerekiyor. 2011 yılında bu ülkede yaşanan ırkçı bir cinayetin adalet getirmesi beklenen davası, çelişkili komutan raporları, yine sanık Kıvanç Ağaoğlu’nun ve baskı altında ifade veren tanıkların çelişkili ifadeleriyle “Bilinçli taksirle adam öldürme” utancına kadar ulaştı. Mahkeme müdahil avukatların soruşturmanın genişletilmesi talebini de reddederek, “Sevag’ın Ermeni olduğu için Paskalya gününe denk gelen 24 Nisan tarihinde öldürüldüğü” şüphesini aydınlatmaktan imtina etti. Belli ki ülkemiz hâlâ bu gerçekle yüzleşmeye hazır değildi. Hazır olamadığı için de, hepimiz hâlâ bir saatli bombanın üzerinde oturuyoruz.
Ancak Türkiye mahkemede sergilenen bu zihniyetten ibaret değil. Dink Davası da yargı safahatında örtbas edildi ama, toplum vicdanında mahkûm oldu. Sevag’ın davası da gerçek ortaya çıkana kadar kapanmayacak. Bu tüm faili meşhurlar için geçerli. Sevag’ın Ermeni olması, cinayetin hikâyesinde merkezî bir rol oynuyor; ama hak ve adalet arayışlarımızda ırkların, dinlerin ve cinsiyetlerin hiçbir önemi yok. Umudum ise, bu bilincin Türkiye halkları arasında gittikçe kökleşiyor olmasından kaynaklanıyor.
Şimdi ise olayı çok dahi iyi anlatan Sevag’ın annesi Sayın Ani Balıkçı’nın mahkeme heyetine gönderdiği mektuba yer vermek istiyorum.
Sayın Hâkim ve Savcılar,
İki yıldır, öldürülen oğlumun peşi sıra size güvenerek, gerçekleri göreceğiniz ümidiyle burada hazır bulunduk. Gidiş gelişlerimizde yolu ve coğrafyanın doğusunu sorun etmedik. Çünkü insan canının parçasının ölüm haberini aldığı ilk anda kilitleniyor. Bu yollar her defasında altımızdan akıp gitti ama bizim için zaman, oğlumuzun ölüm haberini aldığımızda donmuştu zaten.
Cinayetin kimin tarafından işlendiğini biliyor olmakla birlikte, “Neden” sorusunun cevabını bulacağımızı umut ettik. Maalesef bizi tatmin edecek bir yanıt verilmedi. Şayet verilseydi, bu toplumda bir Ermeni olarak değil toplumun geniş kesimine ait bir birey olarak hissedecektik. Aslında bize deniyor ki; sizin oğlunuz 24 Nisan’da, hem Paskalya Bayramı olan, hem de Soykırım anma gününde öldürüldü ama haşa, Ermeni olduğu için öldürülmedi. Keşke bu ülkede buna inanabileceğimiz bir zemin olsa. Keşke bu ülkede sırf Ermeni olduğu için birilerini öldürüp ‘kahraman’ olacağını zanneden zihniyet son bulsa. Bizim çocuklarımız da askere kimliğinden dolayı ezilme, aşağılanma, ötekileştirme, fişlenme tedirginliği olmadan gidebilse.
Bu sürede canımın parçası oğlumun yaşam hakkını elinden alan şahısla aynı havayı soluduk. Kâh o tetiği çeken elleri gözümüze takıldı, kâh salon dışında gayet mutlu gülen yüzü bizi oldukça rahatsız etmesine rağmen soğukkanlılığımızı elden bırakmamaya çalışarak duruşmaları takip ettik. Eğer baba, amca veya dayı iseniz biraz empati yapmanız, bizi anlamanıza yardımcı olacaktı sanırım.
Bir insan suçsuzsa, kazara bir insanın canına kıydıysa neden şahitleri etki altına alır ki? Etki altında olmadan verilen ilk ifadeler neden göz ardı edilir? Bu cinayeti ‘kaza’ olarak nitelendirip, “görevimiz bitti” diyebilir misiniz? Bunları anlamakta zorlanıyoruz.
Neticede anladığım asıl suçlu oğlum; o tüfeğin önünde neden durmuş ki? Durursan, o gün de tesadüf ise, bu cinayetin adına da ister ‘kaza’, ister ‘ecel’, ister ‘kader’ der geçeriz.
Bizi, ‘vatanımızı’, uluslararası platformlarda zorda bırakacak kararlara imza atabilecek organizasyonlara başvurmak zorunda bırakanlar utansın diyerek soruyorum:
Bu ülkede; emeğiyle, sanatıyla, sevgisiyle yaşayan, burada doğup büyüyen bizler mi daha çok vatanseveriz, yoksa bu ülkeyi başka ülkelere rezil eden mi?
Kamuoyu bunu her 24 Nisan’da, bir buçuk milyon artı ikinci kişiyi Kıvanç Ağaoğlu’nun öldürdüğünü bizzat kendisine ve onun gibi düşünenlere hatırlatacaktır.
Sayenizde Sevag birdi, bin oldu.
Beş gün sonra doğum günü olan oğluma hediyesini götürürken, sizin ‘hediye’nizden de bahsetmekten çekinmeyeceğime emin olabilirsiniz.
Bu karardan sonra sizlerle ilgili tek dileğim; çocuklarınıza sarılırken Sevag’ın, annenize sarılırken benim gözlerim aklınızdan çıkmasın.
Sevag, tel örgülerden hâlâ şaşkın; “Abi neden?” diyerek bize bakmaya devam edecek.
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019