Markar ESAYAN
11 yıldır yaptığım AK Parti analizlerinin çoğunda benzer bir iddiada bulunuyorum. AK Parti hükümeti sürekli savunma halinde bir harekettir. AK Parti hükümeti reformcu olduğu müddetçe, 80 yıllık klasik İttihatçı bürokrasi geleneği ve referandum sonrası modifikasyon ile buna eklemlenen Neo-İttihatçı güç merkezleri ile sorun yaşayacaktır. Bu sorun, iki türlü 'çözülebilir'; Erdoğan'ın yeni vesayeti kabul etmesi ve ehlileştirilmesi, bu olmaz ise hal edilmesi ile.
Peki, AK Parti reformcu bir parti hüviyetini hiç kaybetmemiş midir? Veya AK Parti reformcu bir parti midir?
Bunun için bir turnusol kağıdımız var; Kürt ve PKK sorunları... Türkiye'de bu alanda kim inisiyatifi ele alıyor, adım atıyorsa, o Yeni Türkiye'yi kurmaya taliptir. Söz konusu reform yapmaktan öte bir şeydir. Bir kamikaze pilotu, bu inisiyatifi kullanan iktidar yanında sudoku çözen nine gibi kalır.
Aslında, Erdoğan'ın PKK konusunda 'şahinleştiği' ve müzakereyi zorladığı dönemler arasında yaşanan olayları mukayese etmek yeterlidir. Öcalan'ın dediği gibi bürokrasi, Erdoğan'a 'PKK'ya vurduğu kadar' alan açmakta, mekanizmayı çözen Erdoğan ise bunu bir karta dönüştürüp bumerang gibi kullanmaktadır.
İçinizi karartacak ama, barış sürecinin kronolojisine bakarak iddiayı somutlaştıralım. Bakalım Erdoğan ne zaman 'kahraman', ne zaman 'diktatör' olmuş ve neden olmuş.
Birinci Açılım Süreci'ni 2008 nisanda başlayan KCK tutuklamaları karşılar mesela. 19 Ekim 2009'daki Habur karşılamaları büyük bir provokasyona neden olur. Hükümet vatan hainliği ile suçlanır. Beyaz medya ve muhalefet en pespaye yöntemlerle bu büyük fırsatın kaçması için elinden geleni yapar. Bu arada Beşir Atalay ve MİT hedefin merkezindedir. Dönen PKK'lıların bir kısmı tutuklanır.
2011 yılı tam bir felakettir, 1993'ü andırır. Mayıs ayında Diyarbakır'da yapılan KCK tutuklamalarında Kürt siyasetçiler naylon kelepçelerle arka arkaya dizilir, bu görüntüler medyaya servis edilir. 14 Temmuz 2011'de PKK Silvan'da 13 askeri şehit eder. Aynı gün Diyarbakır'da 'Demokratik Özerklik' bildirisi kabul edilmiştir. Oslo görüşmeleri ile yol haritası çizilen birinci açılım süreci Habur'dan sonra gelen bu ikinci darbe ile diz çöker. Ancak MİT üzerinden temas devam etmekte, çözüm iradesi Erdoğan'ın sert söyleminin arkasında korumaya alınmaktadır.
Ve Eylül 2011...
2009-2010 tarihleri arasında yapılan Oslo görüşmeleri medyaya sızdırılır. Haber ilk olarak PKK'ya yakın Dicle Haber Ajansı'nda yer alır. Ajans, sitenin şifrelerinin kırıldığını iddia eder ve kamuoyunu sarsacak şekilde tasnif edilmiş tutanakları yayıldıktan sonra siteden kaldırır.
Belli ki hiçbir aktör göründüğü gibi homojen değildir. Her aktörün içinden Mr. Hyde'ların çıktığı garip bir dönemdir.
2011 yılının 28 Aralık tarihinde 34 Kürt vatandaşın Uludere'de hayatını kaybettiği bombardıman yaşanır. Çok uzaklardaki Fehman Hüseyin'in telsizinin katır sırtında sınırın hemen karşısında dolaştırıldığı birçok garipliklerle dolu bir faciadır bu. Olayda MİT olağan şüpheli muamelesi görür.
Ve altın vuruş... 7 Şubat 2012 akşamı Hürriyet gazetesinin internet sitesine konan bir haber şok etkisi yaratır. KCK soruşturmalarını sürdüren savcılık, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, önceki Müsteşar ve yardımcısını şüpheli olarak ifade vermeye çağırmaktadır. Ne tesadüftür ki, özel yetkili savcının eyleminden İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı'nın da, Adalet Bakanı'nın da, Başbakan'ın da haberi yoktur. Zaten muhtemel hedef Fidan üzerinden Erdoğan'a ulaşmaktır.
Ancak, tam da Erdoğan'ın Öcalan'ın idamından bahsettiği, Silvan'dan sonraki süreçte söylemin iyice sertleştiği, KCK tutuklamalarının dışarıda Kürt siyasetçi bırakmadığı, açlık grevlerini can alma noktasında Öcalan'ın müdahalesi ile durdurulduğu günlerde, MİT Çözüm Süreci'nin altyapısını hazırlamıştır. Uludere'nin birinci yıldönümü olan 28 Aralık 2012 günü, Erdoğan bir televizyon programında sürecin başladığını ilan eder.
3 Ocak 2013 günü ilk heyet İmralı'ya gider.
9 Ocak günü süreci destekleyen önemli bir isim Sakine Cansız ve iki PKK'lı kadın daha Paris'te öldürülür. Gerçekte Öcalan 'ölümle' tehdit edilmektedir.
28 Şubat'ta İmralı tutanaklarının kamuoyunu sarsacak seçilmiş bölümleri Milliyet'e sızdırılır.
DHKP-C, 19 Mart 2013 tarihinde Ankara'da AK Parti Genel Merkezi ve sürecin önemli aktörlerinden Adalet Bakanlığı'na roketatarlı saldırılar düzenler. Genel Merkez'de hedef alınan katların birisinde Erdoğan'ın çalışma ofisi bulunmaktadır. Mesaj yine açıktır. Erdoğan da ölümle tehdit edilmektedir.
Mayıs ayının sonunda, 1 Mayıs ve Emek Sineması olayında işaretini veren sokak patlaması, hükümetin zaafı ve hatalarıyla Gezi Parkı'nda doğal zemin bulur. Yukarıdaki tabloya bakınca bir diktatör bulmak zordur ama, bu süreçte 'Erdoğan diktatör, Çözüm Süreci de bir aldatmaca ve hainlik' olarak sunulur. 'Demokrasi olmadan barış olmaz' ve 'Demokrasi sandıktan ibaret değildir' söylemleri eş zamanlı piyasaya sürülür. Sol, liberal görünümlü çevreler ve beyaz medya bu kampanyanın öncüsüdür. Kürtlerin sokağa çıkması için her türlü hokkabazlık yapılır. Öcalan ise kendisini ziyaret eden heyete Özal, Erbakan, Ecevit ve Erdoğan'ı kast ederek 'Elimi kime uzatsam hedef oluyor, Gezi'yi 7 Şubat ve Paris suikastları çerçevesinde değerlendiriyorum' der. BDP bu çevrelerin muhasarası altındadır çünkü. Ama Öcalan'ın müdahalesi Kürtleri evlerinde tutar.
Hasılı, Erdoğan'ın Kürt ve PKK sorununun çözümünde geri çekildiğinde kahraman, adım attığında diktatör olmasının çelişkisi, Çözüm Süreci üzerinden cereyan eden mücadelenin bir ürünüdür. 11 yıldır ittifaklar değişse de, Erdoğan yavaş çekim bir darbenin hedefidir. Bu Erdoğan'ı hatasız kılmaz; ama entelektüel namus bu gerçeği görmeyi gerektirir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019