Markar ESAYAN
Kürt ve Ermeni meselesi, Türkiye'nin iki ayağında İttihatçı-Kemalist iki prangadır. AK Parti, bu iki alanda da mesafe almanın devlet aklını dönüştürmeden mümkün olmadığını biliyordu. Ama sorun şu ki, devleti dönüştürmenin tek yolu da, bu iki soruna -ve diğerlerine de şüphesiz- cesurca müdahale etmekti. 'Devlet aklı değişmeden bu sorunlar çözülemez; ama devlet aklını değiştirmek için de bu sorunların çözülmesi gerekir' demek çelişki gibi gelebilir. Ama öyle değil. Siz kâğıt üzerinde istediğiniz kadar reform yapın, hatta yeni anayasayı ilan edin, hatta ve hatta askeri vesayeti sonlandırın; önünde sonunda bu sorunlar o vesayeti yeniden üretir. Bataklık-sinek sözünde olduğu gibi...
Başbakan hem mevzuatı değiştirmeyi, hem ekonomiyi güçlendirmeyi ve hazır oldukça da bu sorunlara cepheden saldırmayı içeren melez bir taktik izledi, izliyor. Çünkü bir ülke kronik sorunlarını çözdükçe değişir ve başka bir yer haline gelir. Yasalar teknik bir süreçtir ve onları ıslah etmek gereklidir. Bu arada seçimleri de kazanmanız, yani halkın desteğini almanız hayatidir. Halkın desteğini almanın en garantili yolu halkın istediklerini yapmaktır. Tabii ki halkın istekleri de reformcu liderlerin, gerçek aydınların zihinlerde 'mıntıka temizliği' yapması ile de netleşir. Bazen halk lideri ileri iter, bazen de lider halkı başka bir paradigmaya davet eder. Sağlıklı olan budur. Halk merkezli, meşruiyetini milletten alan, icraatları milletin egemenliğini güçlendiren bir liderlik, halkın teveccühüne mazhar olur.
Tabii ki zamanın ruhu ve dünyadaki konjonktür ve bir sürü etken daha denklemde yer bulur. Bunlardan sadece bir tanesini öne çıkarıp, o ülkede ne olduğunu sağlıklı bir şekilde anlayamazsınız. 'Tarihi an', tüm bu etkenlerin aynı yörüngeye yerleşmesi ile mümkün olur. Mesela, 'Nasıl olsa Türkiye değişimin eşiğine gelmişti, konjonktür müsaitti, Erdoğan olmasa başka bir lider, AK Parti olmasa başka bir parti, onların yaptıklarının yapacaktı' diyemezsiniz. Derseniz yanlış olur. Veya 'Lider vardı, konjonktür de uygundu ve millet bu rüzgarın peşine takılmak durumunda kaldı' da diyemezsiniz. Yine yanlış olur.
Dolayısıyla, irtica güçlerinin hedefi, denklemdeki tüm sabitlerdir. İrtica güçleri derken, dindarları değil, totaliter laikleri kast ediyorum. CHP, MHP, paralel yapı, eski merkez medya, odalar, STK'ların büyük bölümü, reform güçlerinin içindeki uyuyan hücreler vs. Yani değişimden, demokratikleşmeden, eşitlikten hazzetmeyen kesimlerin hepsine birden gerici-irtica güçleri diyebiliriz.
Bunların ortak özelliği, yalan söylerler. Kimisi seçkin oligarşinin temel üyeleri, kimileri de zihinsel darlıkları ve tembellikleri yüzünden bu ittifakın garnitürüdür. Solcuların büyük kısmı bu ikinci gruba giriyor. 17 Aralık'ta nitekim paralel yapının oyuncağı oldular. Kafaları hiç netleşmedi. Dinle ve halkla barışamadılar ve şiddetle ilişkilerini, totaliter laiklikle bağlarını koparamadılar. İdris Küçükömer'in tahlillerinden bu yana pek bir şey değişmedi. Bir kısmının nefesi 12 Eylül referandumuna kadar ancak yetti. Liberal denen aksaçlı, sinirli 'aydınların' ise demokratlıkları eşitlik bir ihtimal olduğu sürece geçerliydi. Eşitlik ihtimal değil, somut bir gerçeklik haline gelmeye başlayınca cilaları döküldü, paşa torunu olduklarını hatırladılar. En azından 'eşitler arasında birinci' olsaydılar belki yine yeterdi; ama olmadı, çöktüler.
Şimdi bunların hepsi birden, değişimin dinamiklerine doğru bir saldırı içindeler. Nedir onlar hatırlayalım: Halk, Erdoğan, seçimler, çözüm süreçleri, konjonktür, yani dış dünya desteği.
Halktan hiç hazzetmiyorlar ve hele 30 Mart sonuçlarından sonra en 'demokratı' bile 'göbeğini kaşıyan kısa adam' çizgisine yerleşiverdi. Bırakın Özkök'ü, Özdilleştiler. 'AK Parti yüzde 28'den fazla alamaz' diye düşünürken, halkın onları ikiye katlayıp büküvermesi hiç de 'hoş' olmadı. Seçimleri itibarsızlaştırmak için 'Demokrasi seçimden ibaret değildir' kampanyası başlattılar, tutmadı. Tutmayınca 'İktidar sandıkta değil sokakta devrilir' noktasına bile geldiler. Bir başka martaval da 'çoğunlukçuluk-çoğulculuk' tartışmasıydı. Tüm değerli tartışmaları egemenlik kavgasında Erdoğan'ı indirmek için suiistimal ettiler.
Ama bunlar da işe yaramadı. Aynı anda dış konjonktürü de etkilemek gerekiyordu. Halkın yüzde doksanının çevrede (mezralarda, köylerde en fazla şehirlerin varoşlarında) sefalete mahkum edilmesiyle oluşmuş rekabetsiz ortamda tüm olanaklar önlerine serildiğinden, Türkiye'yi dışarıda seksen küsur yıldır kendi kast sistemlerine dahil olan kolejli, yabancı dil bilen bu sınıf temsil ediyordu. Etin, şarabın, operanın en iyisini bilir, solculuk oynarken Simavi'nin, Aydın Doğan'ın gazetelerinde çalışırlardı. Batılı dostları da, kendilerine benzeyen bu kibar dostlarından pek hoşnuttu. Aynı yaşam biçimine tapınıyorlardı ve aralarında söz senetti.
Şu dershane krizine kadar dışarıda Doğan medyasına biraz olsun denge getirmiş olan cemaat medyası da taraf değiştirince, 'Türkiye diktatörlüğe gidiyor' kampanyası pek etkili oldu. Eh zaten birtakım Batılı devletlerin birtakım kesimleri de Erdoğan'ın terbiye edilmesini pek arzu ediyorlardı. Mısır'da Mursi terbiye edilmişti de fena mı olmuştu.
Değişimin tüm parametrelerine ellerinden geldiğince abandılar. Zarar verdiler ama yıkamadılar.
Olmadı.
Soma'daki patlamada hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına da sabır diliyorum.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Operasyon çökünce...
9.05.2019 - Kızgın demiri soğutma yöntemleri...
2.05.2019 - Müzik ve terör örgütü listelerinin benzerlikleri...
24.04.2019 - Taşın altına elini yine Erdoğan koydu...
21.04.2019 - Millet İttifakı neye kuluçka oldu?
18.04.2019 - Organize kötülüğün peşini bırakmayacağız...
16.04.2019 - CHP'nin 2019 resmi
13.04.2019 - Mazbata fetişizmi neye delalet?
10.04.2019 - 31 Mart’ta Türkiye neyi başardı?
3.02.2019 - Bu seçimin adaletsizliği…
28.03.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Murat Eer
Perihan Mağden bu ülkede muhakkak yazması gereken kalemlerden biri. Türkiyede senebesene değişen çok şey olmadığına/olmayacağına bakılırsa, ve yazarımızın eski yazılarının tazeliğini koruduğunu gördükçe, biz okurlarına bu kalemi özlememek için, Eski vefakat hep Yeni kalmayı başarmış güftelerini okumak düşecek desenize!
Ad Soyad Giriniz...
bizim gibi insanların işi bu ülkede gerçekten zor. İnsan kalmak ne zor iş...........