Markar ESAYAN
Bu yazıyı okurken YAŞ toplantıları bitmiş olacak. Muhtemelen, sivil iradenin yönettiği ve hâkim olduğu bir ilk olarak hatırlayacağız bu tecrübeyi. Ahmet İnsel, Radikal’deki yazısında “milat” gibi tanımlamaları fazla zorlama bulsa da, bu açıkça bir milat.
Ama “işini” ciddiye alanlar gelişmeleri daha hakkını vererek okuyorlar doğrusu; PKK gibi...
Belki bu yazıyı okurken bir PKK saldırısı daha gerçekleşmiş olacak. Umarım olmaz, ama olursa, olmamasından daha fazla sürpriz olmayacak. YAŞ’ın ilk günü, PKK’nın bir araç kiralayarak Van Başkale’de askerî araca saldırması, üç subayın ölmesi ve Başkale Kaymakamı’nın da aralarında bulunduğu altı kişinin yaralanması sıradan, alışıldık bir olay değil.
Neşe Düzel’e ikinci röportajını veren Balıkçı, süreç hakkında çok önemli bilgiler veriyordu. Çoğunluğuna katıldığımı söylemeliyim. Ama ben de Emre Uslu gibi, Ramazan ayının pek de sakin geçmeyeceğinden endişeleniyorum açıkçası.
PKK, AK Parti ile bir rekabete girmiş durumda çünkü. Bu rekabette Öcalan’ın altını başarıyla oydular. İki asker ve bir sağlık memurunun kaçırılması ile süreci raydan çıkarmayı başardılar. Silvan saldırısı bir dönüm noktası oldu.
Askerin sivillerin kontrolüne geçmesi, polisin güvenlik meselesinde askerden görevi devralması gibi adımlar, PKK’nin doğrudan tehdit algıladığı gelişmeler. Türkiye’de demokrasi güçlendikçe, tabanlarında etkili olan negatif motivasyonun dozunun azalacağını öngörüyorlar. Öyle ki, bir süre sonra, Kürt sorunu nedir dediğinizde, artık buna anlamlı bir cevap vermek imkânsız hale gelebilecek. Bu ise, 30 yıllık savaş ve 40 bin can kaybından “statü” denen güçlü bir iktidar çıkarmak isteyen PKK için barıştan daha önemli.
PKK’nin haklı olduğu taraflar yok mu? Var tabii. Örgütün silah bırakmasının önünün açılması yönünde ciddi adımların atılmaması, Öcalan’la süregiden barış görüşmelerinin havada kalması, sünmesi, KCK tutuklamaları, zaten geçmişi karşılıklı güvensizliğe dayalı bir ilişkide örgütte soru işaretlerini hep diri tuttu. AK Parti, Öcalan’a bu güvensizliği alt edecek elle tutulur bir malzeme vermedi. Süreç, AK Parti’yi “güler yüzlü yok edici” olarak algılayan kesimin lehine işledi. Sonuçta, Öcalan’ın tartışılmaz liderliği sorgulanmaya başladı.
Açıkçası, PKK’ye Ergenekon’un sirayet ettiği, barışı istemeyen güçlerin Kandil’e egemen olduğu gibi tezleri havada ve propagandif bulurum. Otuz yıldır Ortadoğu gibi kalleş bir coğrafyada ayakta kalan bir örgütün, her türlü ilişkiye girmesi, bu ilişkileri konjonktürel olarak kendi hesabına kullanması olağan bir durum. Yani hem devletin hem de örgütün içindeki Ergenekoncular barışı sabote ediyorlar deyip işin içinden sıyrılmak sadece kolaycılık.
Burada AK Parti’nin ve PKK’nin barış konusunda samimiyetsizliğini öne çıkarmanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Taraflar arasındaki güveni tahkim edecek adımlar yeteri kadar güçlü gelmedi. Bir yandan bölgede Kürtler arasında ciddi bir teveccühe sahip olan AK Parti’nin ve Gülen Hareketi’nin varlığı PKK için büyük tehlike olarak görüldü. Haliyle, burada gençlerin sürekli ölmesi bir teferruattan öteye geçemedi.
Ağzım varmıyor ama, görünen tablodan ben yeteri kadar kan döküldüğü konusunda henüz ikna olunmadığı sonucunu çıkarıyorum. Tarafları, bu şımarıklık ve bencilliklerinden vazgeçirecek, “tamam pes, artık barış yapalım” dedirtecek kadar kana bulanmamışız demek ki!
PKK, yeni stratejisi ile, Erdoğan’ı şiddete mahkûm etmek istiyor. Yani Erdoğan’dan ikinci bir Çiller çıkarıp, doksanlı yıllara bir geri dönüş hesabı içindeler. Gerçekten de, Erdoğan’ın Kürt ve PKK sorununu birbirinden ayırıp, bir yandan Kürt vatandaşlara demokratik haklarını vermeye, bölgeye yatırımlara devam ederken, öte yandan PKK’ye öldürücü bir darbe indirme gibi melez bir stratejiye geçmeyi de olasılıklarına dâhil ettiğini düşünüyorum.
Lakin, böyle melez bir stratejinin uygulanabilirliği yok. Savaş devam ettikçe, asker ve gerilla cenazeleri arttıkça, PKK bölgede gücünü daha da tahkim edecek, savaşı şehirlere yayacaktır. Bunun, sonuçları itibariyle, Çiller’in JİTEM tarafından teslim alınmasından bir farkı kalmaz. Askerin sivil siyaset üzerinde azalan etkisi yine yükselişe geçer. Kan üzerinden siyaset yapan muhalefet oylarını arttırır. AK Parti ve sorun çözücü siyaset gittikçe ezilir.
Çare nedir diye sorarsanız, aslında söylenecek yeni bir şey yok. Elde Öcalan gibi önemli bir imkân var. Hem devlet, hem de örgüt olarak Öcalan’ı ufalamak yerine, İmralı’da bunca yıldır çekirdek çıtlatmıyor da, ciddi görüşmeler yapılıyorsa, daha cesaretli olursunuz. “Devlet’le görüşmeler” gibi muğlâk özneli bir süreci AK Parti açıkça sahiplenir. Öcalan’la anlaşılır, örgüt sınırdışına çekilirken, Hükümet de operasyonları durdurduğunu açıklar, gerçekten durdurur da.
Reçete bu. Yapmayacaksanız, yapamayacaksanız, Öcalan’ın dediği gibi açık savaş ilan edersiniz. Daha dürüstçe olur. Çocuklarımızın ölmesini daha kolay hazmedebiliriz, belki.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019