Markar ESAYAN
Başbakan Ahmet Davutoğlu, evvelki gün Van'ın Tuşba İlçesi'nde verilen iftar programında önemli açıklamalar yaptı. Bunlardan birisi tabii ki koalisyon meselesi. Bir diğeri ise Çözüm Süreci ki, aşağıya aldığım bölüm bununla ilgili.
“(...) Artık çatışmasızlıktan bahsetmek yeterli değildir. Gerçekten demokrasiye inananlar, gerçekten özgürlükten, barıştan, insan haklarından bahsedenler, artık silahsızlanmadan bahsetmek durumundadırlar. Bundan sonra çözüm süreci söz konusu olacaksa, bilinsin ki 2013 Mayıs'ında verilen sözler yerine getirilmek durumundadır. Bütün ilgili taraflara, özellikle de dilinden barış sözcüğünü düşürmemekle birlikte burada bölücü terör örgütüne karşı net tavır almayan, saldırılara karşı sesiz kalan HDP'ye sesleniyorum, bilsinler ki herhangi bir şekilde vatanın huzurunu bozmak isteyenler çıkarsa onların karşısında tedbir alacağız ve hiçbir şekilde vatandaşlarımızın huzurunun bozulmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin her yerinde gayrimeşru şekilde taşınan her silah, Türkiye'nin barışına, kardeşliğine yönelen bir saldırı aletidir. Kamu düzeni ve milli birlik ve kardeşlik projemiz hiç bir taviz vermeden sürdürülecektir.”
Çok basit bir soru sorulduğunda bu sözlerin hangi zemin üzerinde “Kral çıplak” demek olduğu ortaya çıkıyor.
1980 darbesi şartlarında kendisine varlık alanı bulan PKK'nın silahlı mücadelesinin, eğer mesele gerçekten Kürt vatandaşların demokratik hakları ise, bugün herhangi bir anlamı kalmış mıdır?
Öcalan'ın yeğeni dahil 80 HDP vekilinin Meclis'e girdiği, 80 vekil çıkaran MHP ile eşitlendiği, Kürt kimliğinin inkarının resmen bittiği bir ülkede, “Ben silahlı mücadeleye devam edeceğim” demenin Kürtlerin demokratik hakları bağlamında bir karşılığı kalmış mıdır?
Dersim'de avlanma yasağına uymayan kişileri vuracak kadar çevre hassasiyeti sergileyen PKK'nın, şu silah meselesini ekolojik toplum, kadın hakları söylemi ile meşrulaştırmaya çalışmasının artık komik kaçtığı ortada değil midir?
AK Parti'yi, yani Kürt inkarını bitiren bir hareketi “otoriter” bulacak kadar “yüksek demokratik standartlara” sahip HDP ve PKK'nın, 52 vatandaşın hayatına mal olan çağrıları/eylemleri her an yeniden yapacak şekilde yaşamına devam etmesi, koloni ve paralel medyanın makyajı olmadan sürdürülebilir mi?
Gerçek odur ki, Başbakan Davutoğlu'nun da ifade ettiği üzere PKK, Mayıs 2013 tarihinde bütün dünya medyası önünde verdiği “Çekiliyoruz” sözünü tutmamıştır.
Gerisi boş laftır, mugalatadır.
Bu sözünü tutmaması için herhangi bir gerekçesi yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 9,7, genel seçimlerde ise yüzde 13 oy alan HDP'nin silahlı bir örgütün koltuk değneği olması demokrasi kriterlerine uygun değildir.
Gerçekliği eğip bükerek bu somut anomali gizlenemez. Çözüm Süreci'ni baldıran zehri içerek başlatan bir siyasi hareketi geriletmek uğruna, silahı iç siyasette bir vesayet unsuru olarak kullanma kurnazlığı, saz çalarak, koloni ve paralel medyasının makyajı ile kamufle edilemez.
Devlete olan tüm güvensizliği AK Parti'ye ciro ederek bu süreçte tereddütler yaşanmıştır dense dahi; alın size işte koalisyon hükümeti. Dert devlete karşı güvensizlik ise, geçmişte “en iyi Kürt ölü Kürt’tür” diyen yeni ortaklara daha çok güveniliyorsa, artık AK Parti tek başına iktidar değil, yapın çağrınızı, PKK ile ayrışın.
Yok derdiniz başka bir şeyse, milliyetçiliği azdırarak Kürt halkını kandırmaktan vazgeçin, gerçek niyetinizi kamuoyuna açıklayın.
Öyle ki, insanlar size verdikleri desteğin hangi amaca hizmet edeceğini açıkça görsün, kararını buna göre versin.
Kobani yalanlarıyla Çözüm Süreci'nin içini oyma ve onun tek garantisi AK Parti'yi şeytanlaştırma seferberliğinin tozu dumanında insanlar kendilerini ummadıkları bir durumda bulmasınlar.
Çekilmeme için bir gerekçeniz yok. Öcalan'ın özgürlüğü talebi ise süreçte olmayan bir önkoşul ve siz de biliyorsunuz ki bunu bir önkoşul haline getirmek “ben barış istemiyorum” demenin kurnazcası.
Öcalan'ın Çözüm Süreci'nde kendi durumunun pazarlık konusu yapılmasını “onursuzluk” sayacağını ifade ettiği sözleri tapelerden bir daha okuyun. Açıkça ne istiyorsanız söyleyin, halk karar versin.
Ama Çözüm Süreci'ni bir Truva Atı olarak kullanıp ülkeyi bir maceraya sürüklemeyin. Nerede kaldı sizin şu devrimci ahlakınız? Yoksa devrimci ahlak tam da böyle bir şey mi? Hedefinize ulaşmak için her yol mubah mı?
Paralel örgütün takıyyelerine ne kadar da benziyor; bu kadar iyi anlaşmanıza şaşmamalı.
Çözüm Süreci'ni korumak, onu önemsemek ancak açık/dürüst bir tavırla mümkün olur. Süreci ağzından düşürmeyenlerin PKK ve HDP'nin bu yaklaşımıyla bir yere varılamayacağını görmemiş olması söz konusu değil.
Çare ne bu süreci tamamen ortadan kaldırmak ve güvenlik politikalarına dönmekte, ne de bunu bir ayrışma aracı haline getirmekte. Başbakan Davutoğlu da açıkça bu savrulmanın devam edemeyeceğini ifade ediyor.
Çözüm Süreci işte bu ince çizgiden geçerek ferah bir yola yeniden çatılarak girmek zorunda. Bu da sadece AK Parti'nin sorumluluğunda bir konu değil.
AK Parti siyasi bedel ödesin, mesele değil, ama halkımız ve ülkemiz bedel ödemesin.
Çünkü halkı ve barış için bedel ödeyenler tüm seçimleri kazanmış demektir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019