Markar ESAYAN
Gezici araştırma şirketinin yaptığı son araştırmaya göre, başkanlık sistemine dönük destek yüzde 35'den seçimlerden sonra yüzde 53,5 oranına yükselmiş.
Bunun nedeni nedir?
Hatırladığım kadarıyla böyle bir sıçramayı sağlayacak özel bir kampanya yapılmadı. Hatta 7 Haziran seçimleri sonuçlarının “halkın başkanlığı veto ettiğine” dair sipariş yorumlar yapıldı.
Ama elimizdeki veriler gerçek... Yüzde 35 ile 53,5 arasında dramatik bir fark var. Haziran seçim sonuçları eğer başkanlığın reddi olarak yorumlanıyorsa, aynı kesimlerin 1 Kasım sonuçlarını “Başkanlığın kabulü” olarak görmesi gerekmez mi?
Ama biz onlar gibi yapmayalım. Seçim sonuçlarının neyin reddi neyin kabulü olduğuna dair tesbitler çok da ciddiye alınmamalıdır. Herkes kendi amacı, meşrebi ve temennileri üzerine olguları yorumlamakta özgürdür. Ama bunu hayat doğrular mı, o, zamanla görülür.
Belli ki beş altı ay içinde, bu konuda anlamlı pek birşey yapılmamış ve hatta aleyhte bir gündem olmasına rağmen, başkanlığı halkın nezdinde pozitif anlamda gündemleştiren bir şey olmuş.
Bu beş/altı ayda bence somut olan, yani hayatın kendisi bu değişimi sağlamıştır ve bu ivme güçlenerek devam edecektir.
Halkımız Türkiye'deki siyasal yönetim krizinin varlığını, bunun ülke için çok ciddi bir risk haline geldiğini öncelikli gündem olarak algılamaya başlamıştır.
7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan koalisyon olasılığı, bu olasılığın muhalefet tarafından nasıl kötüye kullanıldığını, ülkeyi yönetmeye ehil olmamak bir yana, yıkıcı bir ittifak halinde hareket ettiklerini halkımız not etti.
Sistemin koalisyon üreten yapısı, koalisyonların ülkeye nelere mal olduğu bir yana, vesayet doğuran kimyasıyla, gittikçe olgunlaşan demokrasimizin merkezinde pimi çekilmiş bir bomba gibi patlamaya hazır beklediğini fark etti.
Farkındaysanız ülkemizin gündemi doğal oluşmuyor. Ülkeye sürekli gündem dayatılıyor. Özellikle 2013'ün baharından beri yaşanan sıcak ve yakıcı gündemlerin bu ülkenin ihtiyaçları veya şikayetleri ile bağlantısı yok.
Peki bundan murad edilen ne?
Aslında CHP 7 Haziran sonrasında bu muradı açık etmiş ve AK Parti'ye dayatmaya çalışmıştı: Restorasyon...
Restorasyon, CHP'nin altını açıkça doldurduğu biçimde, son 13 yılda yapılanların geri alınması ve Sayın Erdoğan'ın hal edilmesi anlamına geliyordu.
Peki neden Sayın Erdoğan'a takmışlardı? Neden başkanlık konusunda bu kadar şiddetli bir tavır sergiliyorlardı? Neden dünyanın güçlü devletleri, Türkiye'nin bir iç meselesi üzerinde bu kadar müdahil durumdaydılar?
Gündemimiz neden doğal gelişmiyor, neden adresi hep Erdoğan'a çıkan şekilde olağanüstüleştiriliyordu?
Çünkü Türkiye'nin bir siyasal yönetim krizi vardır ve bu rastlantısal değildir. Milli iradeye karşı vesayet üreten bilinçli bir mühendislik ürünüdür.
Bu bizim temel meselemizdir.
Başkanlık, yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı düzenlemesini içeren bir halk anayasası, vesayete millet lehinde indirilecek nihai darbe olacaktır.
Peki Erdoğan neden bu kadar hedef?
Çünkü böyle güçlü bir vesayet ittifakına karşı, siyasal sistem krizini çözmek için gerekli güç yoğunlaşması Erdoğan'ın üzerinde birikmiştir. Erdoğan daha da güçlenmek adına değil, bilakis kendisinde biriken gücü, halk iradesine dayalı demokratik bir siyasal sisteme geçişte kullanmak istemektedir.
Türkiye kendisine giydirilmiş deli gömleğinden kurtulmak, kendi tarihi, tecrübesi ve gelenekleri ile uyumlu bir siyasal sisteme geçmek için tarihi bir fırsat elde etmiştir.
İşte vesayet ittifakının nefret ettiği olasılık budur. Çünkü kendileri vesayet ürünüdürler. Ülke ellerinden kaçsın istemiyorlar.
Buna rağmen yüzde 53,5...
Halkı kandıramazsınız.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019