Markar ESAYAN
25-29 Ocak tarihleri arasında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kış dönemi oturumunda Türkiye delegasyonu olarak Strasbourg'taydık. Türkiye hem Konsey'in kurucularından, hem de ona siyasi ve maddi en çok katkı sağlayan ülkelerden. 18 kişi ile AKPM'nin en büyük gruplarından birisini oluşturuyoruz. Senede dört kez toplanan, arada da komisyonların biraraya geldiği toplantılar tertip eden Konsey önemli ve etkili kararlar alan bir merci.
Grubumuz oldukça aktif ve etkili bir şekilde oturumlarda görev aldı, etkili sunumlarda bulunuldu. Delegasyon Başkanı Talip Küçükcan'ın şahsında, bu imkanı sağlayan herkese teşekkür ederim. Bu arada bir teşekkürü de CHP ve MHP'li vekillere etmek borcumuz. Gerçekten sorumlu ve aktif tutumlarıyla delegasyona çok şey kattılar.
HDP'li vekiller ise bildiğiniz gibiydi.
Bu arada AKPM Türkiye Delegasyonu Sekreterliği, Strasbourg Daimi Temsilciliğimiz, Strasbourg Başkonsolosluğumuz ve UETD Strasbourg ekibine de teşekkür etmek isterim. Sıcak karşılamalarıyla, sağladıkları lojistikle sorunsuz ve etkili çalışmamız için gerekli altyapıyı oluşturdular.
Bu çalışmamızın oldukça anlamlı bir yönü daha vardı. Çok iyi hatırlayacaksınız. Türkiye'de '28 Şubat 1997” post modern darbesinde başörtülü üniversite öğrencileri okullarından atılmıştı. O dönemde Avrupa Konseyi'nin bir kurumu olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) ünlü bir dava geldi: Leyla Şahin Pilot Davası'ydı bu.
AİHM bu davayı, Avrupa'da yasağın olmadığını bile bile darbecilerin lehine karara bağladı. Öğrencileri mağdur etti.
İşte bu davanın mağduru Dr. Leyla Şahin ve davayı açan Avukat Serap Yaşar milletvekili olarak Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi üyesi olarak delegasyonumuzla birlikte görev yaptılar. Her iki değerli vekilimiz, gündemdeki önemli konularda konuşmalar yaptı, komisyon ve alt komisyonlarda görev aldılar. Bundan böyle de alacaklar.
Böylelikle, AKPM, AİHM, AP ve AB'nin diğer önemli kurumlarının, ülkemizde bir kısım insanın atfettiği “kutsallığa ve yanılmazlığa” sahip olmadığını, dün de bugün de doğru tavırların yanında, oldukça yanlı, siyasi veya yanlış kararlar alabildiğini, alabileceğini bir kez daha görmüş olduk. Demek ki, bu mecralarda Türkiye kendisini çok daha etkili, doğru ve istikrarlı şekilde temsil etmeye devam etmeli.
Eski Meclis Başkanı Anne Brasseur ve halefi Pedro Agramund ile görüşmelerimiz oldu. Bu arada uzun bir aradan sonra AKPM'de temsil edilen beş büyük gruptan biri olan ALDE'ye (Avrupa Liberal Demokratlar İttifakı) delegasyonumuzun tavsiyesi üzerine Türkiye'yi temsilen üye oldum.
AKPM'de en önemli başlıca konular Suriye içsavaşı, mültecilerin durumu ve Rusya/Ukrayna kriziydi. Gündemde başka konular tabii ki vardı ama herkesin merak ettiği, ilgi gösterdiği konu başlıkları bunlar oldu.
Meclis görüşmelerinde şu birkaç cümle sarf edildi. Bu ilginin temelinde de sanırım bu cümlenin ifade ettiği endişe, korku ve merak vardı.
“Schengen fiilen bitmiş durumda.”
Evet, artık Schengen üyesi ülke vatandaşları kıta Avrupası'nı baştan sona eskisi gibi hiçbir engel ve kontrole takılmadan kat edemiyorlar. Her yerde ağır silahlı askerler, kontrol noktaları ve çok sıkı bir güvenlik söz konusu.
Fransa AB İşleri Bakanı Desir, AKPM'de yaptığı konuşmada ülkede uygulanan olağanüstü hal uygulamasını üç ay daha uzatacaklarını ifade etti.
Kimsenin onu protesto ettiğine veya ona soru soran vekillerin bir tanesinin bile bu konuya değindiğine şahit olmadım. Paris saldırılarından sonra herkes bunun en doğal önlem/hak olduğunu düşünüyordu.
Avrupa Parlamentosu'nun aldığı DAEŞ'in katliamlarını soykırım olarak tanımlayan karara benzer, AKPM'de de DAEŞ'in soykırım uyguladığı ifade edildi.
Bunda hiçbir sorun yok. Ancak AKPM'de de Esed'in 400 bine yakın vatandaşını öldürmesinin hangi tanıma girdiği konusunda bir merak, ilgi yoktu. Esed vahşetini gündeme getiren yine bizim delegasyonumuz oldu.
Süremiz bitti, gözlemlerimizi aktarmaya yarın devam edelim.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019