Markar ESAYAN

Türkiye dünyayı bir felaketten kurtardı...
23.07.2016
1602

 Gülen örgütünün 15 Temmuz işgal hareketi karşısında ülkemizin milletiyle bir bütün olarak dik durmasının ne kadar önemli olduğunu, nelerin önüne geçtiğini zamanla daha iyi anlayacağız.

Gerçi milletin öyle bir sağduyusu var ki zamana ihtiyacı yok. O engin öngörüsü ile tehdidin nereden geldiğini, nelere mal olacağını, sonraki komplikasyonlarını ve finale ereceği noktayı gayet iyi görüyor ve tavrını buna göre koyuyor.

Milletin bir bütün olarak sokağa çıkması, darbecilerin önünde aşılmaz bir set gibi durması, millet olma organizasyonuna sahip olduğumuzu bize gösterdi. Toplumun kimyasını, farklı kesimlerin arasına sokulmak istenen nifaklar ve beslenen kutuplaşma ile bozma girişimi son 15 yılın işi değil; ama başarılı olmadığı 15 Temmuz’da ortaya çıkmıştır.

Bütün oyun da bu “sürprizle” bozuldu zaten. Çünkü bütün bu böl/yönet taktikleri böyle bir altın vuruş anında toplumun seçilmiş yönetimine sahip çıkmaması, sinmesi veya birbirine düşmesi üzerine kurulmuştu.

Bu nedenle bu aşağılık işgal girişiminde yek vücud olan tüm kesimleri, kurumları amasız tebrik ve bu çoğulcu milli hattı tahkim etmek durumundayız ki; yapılan da budur.

Kurtuluş Savaşı’ndan beri yaşadığımız en büyük tehdidi deneyimledik. Bu tehdidi gerçekleştirenlerin amacı sadece yönetimi devralmak değildi. Mümkünse devralmak, değilse ülkeyi bir iç savaşa kadar sürüklemek ve Türkiye’yi bir bütün olarak rehin alamazlarsa, Suriyeleştirmek.

Türkiye’nin kontrol edilebilir bir yapıda kalması gerekiyor. Türkiye’yi güçlendirecek ve “uyuyan devi uyandıracak” hamleler yapıldığı an düğmeye basılıyor. Onların işini kolaylaştıran şey Erdoğan ve AK Parti’nin İslamcı geçmişiydi. Böylelikle dindarlara dönük önyargı ve korkular muhatabın yıpratılması ve yanlış anlaşılması için engin bir malzeme sunuyordu.

Oysa Menderes de Aydınlı bir CHP’li aileden geliyordu. İçki de içer, Batılı yaşam biçimi sürerdi. Özal yine Batı yanlısı pragmatik bir liderdi. Bunlar sadece birer teferruat.

Mesele ülkenin uzaktan kontrol edilmesini önleyecek her türlü girişimin itibarsızlaştırılması ve o anki milli aktörün derdest edilmesidir.

Ve olay Sayın Erdoğan’ın hal edilmesi noktasını çoktan geçmiştir.

Mesele Menderes’in hal edilip yönetimi devralmak noktası ile de sınırlı kalamaz. Mesele artık 2. Abdülhamid’in hal edilmesi ile amaçlanan süreci ima eder. Yani ülkeyi bir bütün olarak işgal etmek.

Herhangi başka bir hareket ülkeyi siyasi/ekonomik prangalarından kurtarmaya dönük bir plan icra etseydi de başına aynı şey gelecekti.

Sadece bu da değil. Sanıyor musunuz ki, ortaya Erdoğan fenomeni hiç çıkmasa ve son 15 yıllık reform süreci hiç yaşanmasaydı dahi, Ortadoğu 1. Dünya Savaşı’nda kaldığı yerden formatlanırken Türkiye’yi rahat bırakacaklardı?

Hayır. Sevr yine uygulanacaktı ama Türkiye’nin buna direnecek ne siyasi, ne ekonomik gücü olacaktı.

Yaşanan son 100 yıllık süreç sadece bir molaydı. Ne iyi ki bu molanın son 15 yılı önemli atılımlarla değerlendirildi.

Bu halk Recep Tayyip Erdoğan gibi bir siyaset dehası ortaya çıkardı.

15 Temmuz direnişi bir tesadüf değildir. Bu hattı tahkim etmek, Türkü, Kürdü, laikleri, dindarları, sünnisi alevisi ile bir bütün olarak hareket etmek durumundayız.

Ülkeyi telaffuz etmekten imtina ettiğimiz facialardan koruyacak olan en önemli husus bir ve beraber olmaktır.

Herkes hatasından, yanlış okumalarından hızla ders çıkarmalı. Hepimiz dahil buna.

79 milyon artık bir ordudur ve Türkiye son ferdi düşene kadar vazgeçmeyecektir.

Tükiye “Yurtta sulh dünyada sulh” ilkesine bağlı demokratik batılı bir ülkedir. Her türlü rasyonel/adil işbirliğine de açıktır.

Ancak öz varlığına bir tehdit olduğunda kimse teslim olmasını beklememelidir.

Türkiye kendi onurunu korurken, dünyayı da bir 3. Dünya savaşından kurtarmıştır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar