Mehmet TIRAŞ
Biz “Cumhuriyetten demokrasiye geçemeyince”, “Hukuk toplumu” da olamadık.
Bizde siyasete soyunan partilerin sarıldığı devletin ideolojisi olan”Din,ırk ve mezhep” değişmez argümanları oldu.
Buna bir de siyaseti kutsal dava olarak görenler “bayrak, toprak ve devletin bekasını” ekleyerek siyasetlerini “insan üzerinden” değil de ”devlet üzerinden” yürütmeye başladılar.
Böyle olunca da..
Siyaseti dava olarak gören hangi parti iktidara gelirse gelsin…
-Çoğulculuk kavramını tanımıyorlar.
-Evrensel değer olarak bilinen “Temel hak ve özgürlükleri” ölçü almıyorlar.
-Eşit vatandaşlık hukukunu uygulamıyorlar.
-Bireyin özgürlüğü tanınmıyor, azınlık haklarını kabul etmiyorlar.
-Eşcinsellere askerlik yaptırmıyorlar, “vicdanı reddi” yok sayıyorlar.
-Vicdanı Ret İngiltere’de 1910 yılından beri insan hakları kavramı içinde uygulanırken..
-Bizde ise “Vicdanı Ret” hakkını kullanmak isteyenler hapse atılıyor,kamusal haklardan mahrum ediliyor.
-İnsanların doğuştan kazanılmış olduğu hakları yok sayılıyor..
-Milyonlarca Kürtlerin Ana dilde eğitimi, Alevilerin ibadet yerleri olan Cem Evleri tanınmıyor.
-Bu ülkede yaşayan herkesin “Türk,Müslüman ve Sünni” olduğu iddiası,hiç değişmiyor.
İnanç ve ideoloji üzerinden siyaset değişmedikçe.
Siyaseti kutsal bir dava olarak görenler iktidarlarında “muhalefeti düşman,devleti de kutsal” olarak görmeye devam ediyorlar.
Bu zihniyetle iktidarlarında yönettikleri toplumu yeryüzünün gelişmiş ülkeleriyle kıyaslamıyor,toplumu içe kapatarak dış dünya ile irtibatını kesmeye çalışıyorlar.
AB müzakerelerinden uzaklaşmanın nedeni de bu değil mi?
Siyaseti kutsal dava olarak gören onlar ki!..
“inancının esiri”, “ideolojisinin körüdürler.”
Onlar düşmansız yaşayamazlar.
İnanç ve ideoloji üzerinden toplumu yönetmek isteyenlerin birbirlerinden hiç farkları yoktur.
Her iki kesiminde ölçüsü insan değildir.
Tek farkları söylem değişikliğidir ama zihniyet aynıdır.
Neden, iktidar olanlar ve iktidara talip olanlar,Türkiye’nin AB üyeliğine sıcak bakmıyorlar?
AB üyesi ülkelerinde siyasete girip te mal varlığı olarak parmağındaki alyansını gösterip;iktidarında kendini ve çevresini “dolar milyarderi” yapan bir tane siyasetçi gösteremezsiniz!.
AB’liyi üyesi ülkelerinde siyaset insan odaklı yapılır ve insanların refahı ve özgürlükleri ölçü alınır..
Burada ise tam tersi..
Bizde siyasetçiler başta kendilerini ve çevrelerini “devlet rantı” üzerinden zengin ederler.
Siyaseti dava olarak görenler..
Siyasette dava arkadaşım diye yere göğe sığdırmadıkları arkadaşları kendilerinden siyaseten ayrıştıklarında, ayrılanları “döneklikle” suçlarlar.
Eski dava arkadaşları ayrı bir parti kurduklarında ise; bu bize karşı kurulmuş bir “parti değil”,”projedir” diye “ideolojilerinden veya inançları üzerinden” tarihten örnekler verirler.
Bizim siyasetçiler niçin siyaset yapılır diye bir tartışmaya girmezler ama bol bol hamaset yaparlar..
Halbuki…
Siyasetin açılımı :” devlet işlerini düzenleme,yürütme, toplumsal sorunları çözme,sınıflar arası denge kurma, kaynak yaratma,insanları barış ve refah içeresinde yaşatma sanatı” olarak uygulanırken.
Siyasetin ansiklopedik tanımında “siyasetin bir dava” veya ” devletin kutsallığı” yer almaz.
Siyaseti dava olarak gören parti liderleri ve kurmayları grup veya kongre konuşmalarında; “değerli kutsal dava arkadaşlarım” diye başlıyor…
Kutsal dava olarak gördükleri siyasi söylemlerini yaptıkları “miting ve yürüyüşlerde” niye söylemiyorlar?
Çünkü…
Toplumun ortak talepleri olan işsizlik,yoksulluk,pahalılık ve hukuksuzluk “kutsal dava sözleriyle” çözülmüyor da ondan.
Siyaset yapanlar “Demokrasi ve Hukuku” yok sayar, AB’liği müzakerelerinden uzaklaşırsa, AKP’nin akıbetini yaşarlar..
AKP kutsal devleti değil, garson devleti…Çoğunluğu değil bireyin özgürlüğünü…Yasakları yasaklaycaktı..Yoksulluğu,yolsuzluğu,pahalılığı ve işsizliği yok edeceğini söyleyerek iktidar oldu..
Güç zehirlenmesine yakalanınca da…
Şahsım devletin sahibi, siyaseti bir dava görmeye…Muhalefeti düşman göstererek, biz “bu devleti sokakta bulmadık” diye devleti kutsayarak milliyetçilik limanına sığındı.. Devleti kutsamaya başlaması ile iktidar ortağı da mafya olunca, toplumsal sorunların altında da ezildi.
Sonunda ise ”Derin devletin fabrika ayarlarına döndü, mafya da iktidar ortağı oldu.”
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025