Mehmet TIRAŞ
22 Ekim 2015 tarihinde ünlü gazeteci usta yazar,edebiyatçı,siyaset adamı Çetin Altan’ı 88 yaşında kaybettik ve 23 Ekim 2015 Tarihinde de İstanbul’da yağmurlu bir havada Teşvikiye camisinden okurları ve sevenleri tarafından ebedi yolculuğa uğurladık. Bana da tabutuna omuz vermek kısmet oldu.
Çetin Altan 71 yıllık yazı serüveninde bu ülkenin kütüphanesine tam 22 cilt vermiş bir düşünürdü.
Aynı zamanda Altan yazı ile hayatını idame etti ve kendini de yazı işçisi olarak tanımlarken;daktilo makinasına verdiği isimden de ‘Pancar Motorundan’ bahsetmeden de geçmezdi.
Çetin Altan ile yıllar önce tarihini hatırlamıyorum, İzmit halk eğitim salonun da yazdığı piyesini izlemek için geldiği davetinde karşılaşmış, piyese verilen arada ayak üstü kısa bir merhabalığımız olmuştu.
Çetin Altan’la kitap ve gazete okurlarının, edebiyat vesanatla içiçe olanın mutlaka bir anısı vardır bende de olduğu gibi.
Doksanlı yılların ortasında Çetin Altan’ın telefonunu oğlu dostum Mehmet Altan’dan almış ve bir gece saat on sularında evinden aramıştım, kendimi tanıtıp hal hatır sorduktan sonra sohbetimiz başlamıştı.
Konuşmamızın bir yerinde ben herhalde ukalalık yapmış olmalıyım ki,birden bana Çetin Altan sen ‘benim yazılarımı okuyor musun’ dedi?
“okuyorum dedim”
“O zaman anlamıyorsun” dediğini hiç unutmam.
Aradan zaman geçtikçe sık olmamakla birlikte ayda bir kere olsun geceleri evinden telefonla görüşürdük,konu ise genel de yazdığı makaleler olurdu çok uzun olmazdı görüşmelerimiz.
2003 yılında ilk kitabım “küreselleşen dünyada özgür birey zengin toplum” piyasaya çıkınca kitabımı imzalayıp Çetin Altan’a göndermiştim;hatırladığım kadarıyla şöyle bir söz düşmüştüm “bir yazar olarak okurunuzun karşınıza yazar olarak çıkması nasıl bir duygu” diye de bir şeyler karalamıştım.
Telefon görüşmelerimizin birinde beni onura eden bir davette bulundu Çetin Altan,bir gün İstanbul’a gel de yemek yiyelim sohbet ederiz dedi,bende memnuiyetle kabul edip bir hafta sonu buluşmaya karar verip,birbirimize iyi geceler deyip telefonu kapattık.
Beni bir heyecan sardı görüşme gününü iple çekiyorum ama bir yerde de Çetin Altan’dan çekiniyorum yalan yok.Çekinmeme neden olan ise bir gazetecinin Çetin Altan’la ilgili görüşlerini okumuştum şöyle diyordu gazeteci: Çetin Altan ile röportaj yapmanınzorluğundan bahsediyor, Çetin Altan ile söyleşi yapacak gazeteci dersine iyi çalışmalı ona soru soracak ama yönlendirmeyegitmeyecek,hele ukalalık yaparsa paparayı yer vekendine gelemez bir daha diyordu.
Ben röportaj yapmayacaktım ama nasıl bir yol izlemem gerektiği konusunda beyin jimnastiği yapıyordum.
Ben de hafta sonu yemeğe gitmeden şöyle bir karar almıştım kendimce; sadece soru soracağım ve dinleyeceğim. Ama birinci sorum Marksizmle Leninizm arasındaki farkı çok güzel anlatırdı ,bu farkın detaylarını çok merak ediyordum.
Buluşma tarihimizden bir gün önce Çetin Altan’ı aradım yarın buluşmamızda bir sıkıntı var mı diye;bana çok nazik bir dille Mehmetçiğim çok iyi ettin aradığına bende sana ulaşmayı düşünüyordum, kusura bakma beklenmedik bir davet aldım yurt dışından, yarın öğleden sonra Portekiz’e gideceğim, başka bir tarihte buluşuruz dedi. Ben de önemli değil deyip, iyi yolculuklar diledim.
Ondan sonra telefonla görüştük ama buluşamadık ve kısmet olmadı.
Böylesi bir derya olan düşünce adamının ardından herkes bir şey yazdı ama dikkat ettim sevmeyeni bile Çetin Altan’ın büyük bir düşünür edebiyatçı,tiyatroyazarı,şair ve gazeteciliğinin hakkını teslim etmekten gocunmadı,birkaç sözde gazeteci geçinen güruh ve havuzun tetikçileri dışında.
Ölümüyle öğrendik ki Çetin Altan dünyanın en fazla köşe yazsı yazmış,bir gazetecisiymiş ama bizim haberimiz yokmuş.
Çetin Altan insanların yaptıkları işiniyeryüzüyle kıyaslayanı çok önemserdi.
Çoğunluk üstünden konuşup ta mesleğinden bahsetmeyenleri, mesleksiz kul yığınları diye tanımlardı.
Uluslararası başarılarda edebiyat ve sanatın taçlandırılmasını şöyle anlatırdı; “bayrak direğini ne kadar yükseltirseniz yükseltin Nobel ödülünden daha yüksekte görünemez derdi.”
Türk toplumunun demokrasi anlayışını cami-kışla metaforuyla anlatırdı.
Cami ve kışla üstünden siyaset yapanların demokrasiyi ve evrensel bir hukuku yaşam biçimi olarak seçmeyeceklerini, bireyi de özgürleştiremeyeceklerini yılmadan yazardı.
Çağ dönüşümlerini üretim biçimi üstünden,ortaya çıkan argümanlarıylaolayları ve sorunları analiz ederdi.
Bilgi çağı için;Türkler bu çağı kavrayıp buna ayak uydurabilecekler mi, yoksa savrulacaklar mı, diye düşündürenbir makalesini okumuştum.
İnsanlığın yaşadığı negatif ve pozitif bir sorunu Marksın bir teziyle yorumlardı:tarihte ne olmuşsa olması gerektiği için olmuştur derdi.
Meslek kavramını çok güzel bir örnekle adeta beyinlere burgu gibi işlerdi:Vali olmak için uğraşma Vali olabilirsin ama seni valilikten alırlarsa Londra’ya vali yapmazlar, iyi bir marangoz isen Londra’da marangozluk yapabilirsin derdi.
Böylesi bir filozof,yeri doldurulamayacak insan tam üç yüz davadan ağır cezada yargılandı,parlamentoda linç edilmeye kalkıldı ve iki yıla yakın hapis yattı.
Bu kadar çilekeş bir hayatı olan büyük düşünür, siyaset adamı topluma bir de umut aşılardı medyada klasikleşen sözüyle ‘enseyi karartmayın’ diye.
TİP’te birlikte siyaset yaptığı mücadele arkadaşıparlamenter TİP Diyarbakır milletvekili Tarık ziya Ekinci’den Çetin Altan’ın siyasetteki ağırlığını dinleyelim:TİP’inmitinglerindeilk önce Genel başkan Mehmet Ali Aybar konuşur en son konuşmayı Çetin Altan yapardı,gerekçesi de şuydu;Çetin Altan önceden konuşursa meydan boşalırdı. Çetin konuşmadıysa mitinge gelenler onun konuşmasını sonuna kadar bekler ve dinlerdi.Çetin çok cesur ve ezber bozan konuşmalar yapardı yazılarında olduğu gibi.
Sen ülkende demokrasiyi göremedin ama tabirinle enseyi karartmadan özgürlük mücadelesine devam edeceğiz, sana söz!.
Karşımıza zart-zurt edenler çıksa da..
Değerli ve önemli olanları tarih ayrıştırıyor.
Güle güle Çetin Altan selam söyle demokrasi mücadelesi verenlere.
Işıklar içinde yat toprağın bol olsun.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İSRAİL İRAN SAVAŞI “YAPAY ZEK” SİLAHI…
18.06.2025 - THOMAS MANN 150 YAŞINDA…
16.06.2025 - “ALTIN KAÇAKÇISI VEKİLLER…”
9.06.2025 - DEMOKRATİKLEŞME YOK İSE,ÇOK ZOR…
2.06.2025 - ERDOĞAN “İMAMOĞLU”NUN SAVUNMASINI OKUDU MU?
26.05.2025 - “YAPAY ZEKÂYI” NASIL BİLİRSİNİZ?
19.05.2025 - “ANAN GURBAN SEN MİSİN?”
16.05.2025 - TOPLUMSAL CANAVARLAŞMA VE KADIN CİNAYETLERİ!...
12.05.2025 - DEŞİFRE…
5.05.2025 - YOZGAT MİTİNGİ MİLAT MI OLACAK?
28.04.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
attila tuygan
"ortada bir zulüm olduğunda tarafsızlık alçaklıktır" demiş c. meriç; alçaklığına ama öyleydi de, ama kuyrukluydu da deyip kılıf bulmaya çalışmanın bir anlamı yok kanaltürkün kendini dev aynasında görmeye bayılan müdürü ufuk efendi. iki cepheyle aynı anda mücadele etmek çok mu zor?