Mehmet Y. Yılmaz
Bu sene Davos’a ilgi düşükmüş, bu Reis’in “daha da gelmem” çıkışından kaynaklanmıyor.
Fakat bu Davos’un önemine halel getirmiyor, çünkü ekonomi dünyasının parlayan güneşi sayılması lazım gelen Berat Albayrak, Davos’taydı!
Berat Albayrak, Davos’ta konuşmalar yaptı, CEO’lara Türkiye’yi övdü, yatırım çağrısında bulundu filan falan.
Bunlar geleneksel Türk gazete başlıkları.
Her ay en az bir kere böyle haberlerin yayınlanması gerekiyor ki millet “yaşasın, dolarlar geliyor, marketten biber de satın alabileceğiz” diye sevinsin.
Ben Davos’a her yıl olduğu gibi bu yıl da gitmedim, zaten beni bekleyen de olmuyor sanırım.
Ama Albayrak’ın konuşmasını dikkatle okudum ki bir şey kaçırmayayım, iktisat teorisindeki son gelişmelerden haberdar olayım.
Nitekim yanılmamışım.
Berat Albayrak, öyle bir cümle kurdu ki dünyanın bütün iktisatçıları birleşse bunun altındaki gizli anlamı çözebilmeleri zor.
Kim bilir, belki de böyle konuşup, anlaşılmaz olduğunda daha büyük etki yaptığını da düşünüyor olabilir!
Bilim böyle ilerler arkadaşlar: Ne kadar karmaşık bir cümle kurarsanız, o anlaşılmayan cümlenin altında gizli bir hikmet yattığına inananların sayısı artar.
Anlaşılır cümle kurarsanız insanlar şöyle düşünür: “Bunu ben bile anladığıma göre, önemsiz bir şeyler söylüyor!”
Onun için anlaşılmaz olmak, siyasette ilerlemeye başlamanın da ilk adımı sayılmalıdır.
Nitekim Berat Bey’in söylediklerini Cumhurbaşkanı kolayca anlayabiliyor olsaydı, onu bakan da yapmazdı.
Mahdum Bey’i tercih etmedi çünkü Bilal Bey Kardeşimizin temel sorunu, söylediklerini kolayca anlayabiliyor olmamız.
İşte Berat Albayrak’ın iktisat teorisinde devrim yaratacak cümlesi şöyle:
“Birçok kişide şunu gördük ki, süreçlerden Türkiye'nin çok güçlü bir refleks göstererek başarılı bir şekilde bu politikalar doğrultusunda ne kadar olumlu, başarılı bir setiyle karşı karşıya kaldık ve övgü aldık.”
Hadi bakalım, anlayın anlayabilirseniz! Çözerseniz bana da anlatın tabii.
Bir de medya notu: Bu sözler, belli ki kötü bir tercümenin ürünü ve ajanstan bu şekilde gelmiş. Ajansta bu haberi yayına koyan editör okumamış. Yandaş medyada bu haberi sayfalarına koyan editörler de okumamış. Memleketin en gözde müteahhitleri havuzlara paralar akıttılar ki millet, Reis’in gazetelerinden başkasını okumasın. Şimdi bu sizin yaptığınız iş mi? Satılabilecek gazete yapamıyorsunuz, onu anladık. Bari satılmayanı düzgün yapmaya çalışın.
***
Müslümanlık yolsuzluklara kılıf olunca
Uluslararası Şeffaflık Örgütü, 2018 Yolsuzluk Algı Endeksi'ni açıkladı.
Bu endeks 180 ülkeyi kapsıyor. Değerlendirmeler 100 üzerinden yapılıyor. Ve 180 ülkenin üçte ikisi, 50 puanın altında kalarak “yolsuz ülkeler” arasında yer aldı.
Şunu hemen müjdelemeliyim ki Türkiye’nin bu konuda da bileğinin bükülmesinin artık hayli zor olduğu anlaşılmış bulunuyor.
Türkiye, Dünya Lideri’nin yönetiminde, “en yolsuz ülkeler” klasmanında Avrupa çapında başarı sağlamış durumda!
Olur olmaz her vesileyle Türkiye’nin iç işlerine karışan Kuzey Avrupa ülkeleri ise “kendi temizlikleri içinde boğulacaklar!”
Yandaş köşe yazarlarından birisi, bu haberi böyle yorumlamayı akıl eder mi, dersiniz?
Akıl eden olmadıysa da üzülmesinler, seneye bu konudaki liderliğimiz daha da pekişeceği için gelecek yıl yazabilirler.
Yolsuzluk Endeksi de gösteriyor ki bir ülkede hukuk devleti ilkeleri uygulanmıyorsa, basın özgür değilse, sivil toplum kuruluşları güçlü değilse, yargı bağımsızlığından söz edilemiyorsa yolsuzluklar önlenemiyor.
Bu endekse bakınca Kamu İhale Kanunu’nun, neden en çok değişikliğe uğraya kanunumuz olduğunu da açıklamaya gerek kalmıyor.
Bu kanun, Türkiye tarihinin en sık değiştirilen kanunu unvanını taşıyor, çünkü “yolsuzluk yapma ihtiyacı” bunu zorunlu kılıyor.
Endeksin Türkiye ile ilgili yorumunu gözünüzden kaçmış olabileceği düşüncesiyle kısaca aktarayım:
“Güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve liyakat ilkelerine yönelik ihlaller, Kamu İhale Kanunu’nun lafzına ve ruhuna aykırı uygulamalar, Kamu Özel İşbirliği projelerinde ve özelleştirme süreçlerinde kamu çıkarına aykırı ihale süreçleri ve uygulamalar öne çıkan sorunlar arasında görülmektedir. Demokrasinin vazgeçilmez kurumlarının gitgide zayıflaması ile Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye, demokrasi geleneği bulunmayan ülkelerle aynı kategoride anılmaktadır.”
Müslümanlar için bir not:
Listeye baktığınızda en üst sırada İskandinav ülkeleri ile Yeni Zelanda var. Asya’dan da Singapur girmiş.
Alt sıralarda ise ezici çoğunluk Müslümanların yaşadığı ülkelerde.
Kendi kimliğini “Müslümanlık” üzerinden tarif edenlerin bir durup düşünmelerinde yarar var.
Kuşkusuz ki Müslümanlık, yolsuzluklara zemin hazırlıyor demek mümkün değil.
Ama belli ki siyasi iktidarın dini duyguları sömürmesi, eylemlerini dindarlık perdesinin arkasına saklamaları, yolsuzlukları örtmek için iyi bir kılıf oluyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
26.06.2025
23.06.2025
12.05.2025
4.04.2025
2.04.2025
6.03.2025
4.03.2025
28.02.2025
20.02.2025