Mithat SANCAR
Suç ve şiddet yüklü bir geçmiş, bireyler ve toplumlar üzerinde etkileri uzun zamana yayılan sonuçlar yaratır. Bu etkileri tanımlamak, tanımak ve bertaraf etmek için yapılan çalışmalarda “travma” kavramı önemli yer tutar.
1915’in Ermeniler açısından bir travma olduğu açıktır. Bu travmanın, “Ermeni kimliği”nin kurucu unsurları arasında yer aldığı da açıktır. Ancak bu tür “büyük şiddet ve kitlesel kıyım” olayları, sadece “mağdur grubu” travmatize etmezler. Başta “fail” olarak adlandırılan grup olmak üzere toplumun tümü bu travmadan payını alır.
Elbette şiddete ve zulme doğrudan maruz kalanlar (kurbanlar/mağdurlar) ile şiddeti uygulayanlar (failler) ve destekleyenler (işbirlikçiler) arasında bu travmadan etkilenme şekli ve derecesi bakımından derin farklılıklar vardır. Ancak bu “olay”ın iki taraf için de bir hareket veya referans noktası haline gelmesi kaçınılmazdır. Bu duruma, “travmada karşıt ortaklık” denir.
Travmanın karşıt ortaklarının, geçmişte yaşanan korkunç olaylar karşısındaki tutumları da genellikle birbirine “karşıt” olur. “Mağdur grup”, olayların hatırlanmasını ve acının telafisi için kamusal edimlerde bulunulmasını talep ederken; “fail grup” çoğu zaman savunma refleksleri geliştirir. Bu refleksler; esas itibariyle soğuk veya öfkeli inkâr, geçmişi bastırma, suçu masumlaştırma ve giderek meşrulaştırma, kendini mağdur olarak sunma biçimlerinde ortaya çıkarlar. Bu son durumda, suçu mağdurlara yıkma, böylece sorumluluktan kurtulma girişimleriyle de sık karşılaşılır.
Psikanaliz alanındaki çalışmalar, suç yüklü geçmişe sahip bir öznenin, suçu ahlâken kabul etmeye kolay kolay yanaşmadığını gösteriyor. Suçun vahameti arttıkça onu yüklenme ve üstlenme yeteneği de sınırlanır.
Ancak suçu reddetme, onunla yüzleşmekten kaçma ve hesaplaşmaktan kaçınma, demokratik bir kişilikle çelişen ve çatışan tutumların gelişmesine elverişli bir zemin sunar, bunu teşvik eder. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal düzlemde yeni bakış açıları edinmenin önünde bir engel, buna bir tehdit oluşturur. Bastırılmış suçluluk duyguları ve hesaplaşılmamış suç yüklü geçmiş, öznenin öz değer duygusunu tahrip eder, tutarsızlıklara sevk eder. Böyle bir öznede vicdanın körelmesi ve empati kapasitesinin düşmesi neredeyse mukadderdir.
1915’te Ermenilere “yapılanlar” nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, ortada “korkunç bir zulüm”, en yumuşak ifadeyle “büyük bir insanlık suçu” bulunduğunu inkâr etmek giderek zorlaşıyor. Buna rağmen inkârda ısrar edenler, o suça vücut veren mantığı savunma noktasına savruluyorlar, farkında olarak ya da olmayarak.
İnkâr politikasının bir sonucu da, suçu kolektif hale getirmesidir. İnkâr adına söylenen her söz ve yapılan her faaliyet, bir dönem belli bir kadronun karar verip uyguladığı zulüm politikalarını, sanki doğal mirasmış gibi sahiplenme sonucunu doğuruyor. “Atalarımız böyle bir şey yapmazlar” tezinde inat etmek, “bu şey”in yapıldığı yönündeki bilgi ve algı yaygınlaştıkça, “ben atalarımı ne yapmış olurlarsa olsunlar sahiplenirim” demekten başka bir anlam taşımaz. Bu ise, savuşturulmak için bunca çaba harcanan “kolektif suç” ithamını güçlendirmekten başka bir işe yaramaz.
Bütün bunlar, 1915’in Türkiye toplumu ve “Türk kimliği” üzerindeki travmatik etkilerinin giderek belirgin hale geldiğinin göstergeleridir. Bu travmayla baş etmenin yolu, geçmişteki “günahlar”ı inkâr etmek ve bastırmak değil, onlarla yüzleşmek ve hesaplaşmaktır.
Not: Bu yazı, 1 Aralık 2010 tarihli Taraf gazetesindeki köşemde yayınlanan yazımın biraz kısaltılmış halidir. (BasHaber Gazetesi) / (r.s)
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014